İnsan psikolojisi ve insan hakları
İnsan psikolojisi ve insan hakları, genelde birbirinden ayrı alanlar ve tecrübeler olarak değerlendirilmektedir. Bu yaygın yanılgının aksine, insan psikolojisi ve insan hakları birbirinden ayrılmaz bir bütündürler. İnsan psikolojisine derinliğine işlemeyen ve içselleştirilmeyen insan haklarının sahici anlamda yaşanan tecrübeye dönüşmesi mümkün değildir. İnsan haklarının kökleşmesi gereken yer, sadece kanunlar ve uluslararası dökümanlar değil, insan psikoojisinin duygu, düşünce ve davranış boyutlarıdır.
İnsan hakları ihlalleri, gerçek psikolojik bozukluklardır.
Bir insanın onuruna, bedenine, ruhuna, malına, kazancına, yaşam tarzına,
cinsiyetine, diline, kimliğine zarar vermek, aslında psikolojik anormalliktir.
Anormal davranış, insan haklarını ihlal eden davranışlardır. Anormalliğin en
temel ölçütlerinden birisi, insan
haklarıdır. İnsan hakları, sadece hukukun değil, aynı zamanda psikolojinin de
ölçüsüdür.
Bir bütün olarak psikoloji alanı, bireyin onuruna saygı
göstermeli, temel insan haklarının korunmasını ve geliştirilmesini kendi varlık
nedeni olarak görmelidir. Psikoloji, açık bir özgürlük alanıdır. Kanunlar tek
başlarına insan haklarını koruyamazlar. İnsan haklarının korunması ve
geliştirilmesi, psikoloji disiplininin bilimsel ve ahlaki sorumluluğudur. İnsan
hakları, ahlaki haklardır. Ahlaki haklar olarak insan haklarını, dar anlamda
değil, geniş anlamda anlamak ve anlamlandırmak lazımdır.
İnsan hakları olgusu, kültürlere ve doğmalara göre değişen,
içi belirsizliklerle dolu bir anlayış değildir.
Psikoloji, insan haklarını
evrensel ölçüde sahici gerçek
değerler ve ölçüler seti olarak
anlamalıdır. Zarar vermeme ilkesi, psikoloji alanı içinde faaliyet
gösteren herkesin uymak zorunda olduğu temel ölçüdür. Psikoloji, bütün bireylerin birbiriyle ilişkisini, onurunu, özgürlüğünü,
ve insaniliğini esas alan bir disiplin olmalıdır.
Bireyler, dillerinden, etnik kimliklerinden,
cinsiyetlerinden, mezheplerinden, kültürlerinden, yaşlarından veya
mesleklerinden dolayı
ötekileştirilmektedirler. Ötekileştirme, çoğunluktan farklı olanların
marjinalleştirilmesidir, dışlanmasıdır, mahkumlaştırılmasıdır. Psikoloji,
bireylerin ötekileştirilmesine ve dehümanizasyonuna karşı çıkmalıdır.
Ötekileştirmeye ve dehümanizasyona karşı çıkmanın yolu, büütün insanları
kapsayan ve özgürlüğü koruyan bir yaklaşımın esas alınmasına ihtiyaç vardır.
Psikoloji alanı, insanları dışlamanın ve mahkumlaştırmanın aracı olmamalıdır.
İnsan hakları eğitimine psikoloji disiplini çok ciddi
katkılarda bulunabilir. İnsan haklarının arkasındaki değerlerin ve prensiplerin
ne olduğu, insan haklarını koruma mekanizmalarının ne olduğu konusunda
insanların bilgilendirilmesi önemlidir. Bireylere, insan haklarına nasıl saygı
gösterileceğinin öğretilmesi de gerekmektedir. Bireylerin, kendi haklarını
kullanırken, aynı zamanda başkalarının haklarına da saygılı olmayı
benimsemelerine ve içselleştirmelerine ihtiyaçları vardır. Psikoloji, insan
haklarını esas alan bir duygu, düşünce ve davranış dünyasının oluşumuna çok
ciddi katkılarda bulunabilir. İnsan hakları çalışmalarını, psikolojiden ayırmak
yerine, psikolojik bilgi ışığında yeniden yorumlamak, geliştirmek ve
anlamlandırmak lazımdır.
İnsan haklarına saygılı bireyler olmak için, yanlış yapmayan
bireyler olmak yetmemektedir. İnsan haklarını korumak ve geliştirmek için,
kişilerin doğru işler yapan bireyler olması lazımdır. Yanlış yapmayan ve doğru
işler yapan bireyler olmak için, psikolojik bilgi ışığında kendimizi tanımalı,
sorgulamalı, eleştirmeli ve yüzleşmeliyiz. Kendi karanlık tarafımızla
yüzleşmeyi ve hesaplaşmayı bilmeden insan haklarına saygılı bireyler haline
gelmek mümkün değildir.
İnsan hakları ihlalleri, ekolojik kriz, ırkçılık ve
cinsiyetçilik insanlığımızı ve gezegenimizi tehdit etmektedir. Çevre, doğa ve
dünya hızla ölmektedir. Cinsiyetçilik, fanatizm, ırkçılık ve ayırımcılık
yüzünden insanlığımız kurumaktadır. Ölen bir gezegende ve çürüyen bir insanlıkta
insan haklarından söz etmek mümkün değildir. Çevre krizine ve insanlığın
tükenişine karşı psikolojinin insani bir aksiyonla yeniden kendisini organize
etmesi lazımdır. Psikoloji, doğanın ve insanlığın korunması için insanlığa yol
gösteren yeni bir misyona sahip olmalıdır. İnsan haklarını esas alan yeni bir
psikoloji, insanlık ve doğa durumuna dair yeni sözler söyleyebilir.