İnsan özgürlükle yaşar!
Özgürlük, insanın doğal özelliğidir, ihtiyacıdır ve
hayatıdır. Toplum, kimlik, kültür, tarih, sınıf, inanç ve ideoloji adına
insandan özgürlüğünü alan ve özgürlüğü insan hayatı içinde minimuma veya hiç
derecesine indirgeyen yaklaşımlar, kurumlar ve güçler hiç eksik olmamıştır.
Özgürlükten mahrum bir insan icat etmek için bütün kolektivist, totaliter ve
otoriter güçler seferber olurlar. İnsanı özgürlükten mahrum etmek için korku ve
güvensizlik ortamının yaratılması yeterlidir. İnsanın fikir, düşünce, felsefe,
bilim, din, ahlak, inanç, sanat, eğitim ve kültür açılarından özgürce
faaliyette bulunmasını sağlayan her açıdan insani bir ortamın oluşturulması,
insan hayatındaki en büyük meydan okumadır. Özgürlüğü yok etmek kolaydır.
Özgürlüğü, korumak, beslemek, büyütmek ve geliştirmek ise çok zordur.
İnsanın özgür olabilmesi için bilim, felsefe, inanç, ahlak
ve eğitim alanlarında tam aktör olması lazımdır. İnsan, kendi hayatını her
açıdan belirleme hakkına sahip olmalıdır. Kişi, neye inanacağına, neyi
düşüneceğine, nasıl bir eğitim göreceğine, nasıl bir hayat yaşayacağına kendisi
karar vermelidir. Başkalarının hayatlarını yanlış ve sapkın şeklinde okuyarak
doğru ve iyi olarak görülen bir inancı, ahlakı, eğitimi veya ideolojiyi
dayatmak, hiç kimsenin hakkı değildir. İnsan, hiçbir çerçeveye ve kalıba sığmayacak
kadar engin bir varlıktır. İnsanın enginliğini ve zenginliğini dışarıdan bir
kalıbı dayatmak suretiyle insanı sığlaştırmak, yoksullaştırmak ve özgürlüğünü
elinden almak demektir. İnsan, özgür olduğu sürece enginliğini ve zenginliğini
koruyabilir ve sürdürebilir.
Engin ve zengin insanın dili, beyni, bilimi, evi, kalbi,
inancı, umudu, aşkı, felsefesi ve maneviyatı özgürdür. Kişinin sahip çıkması
gereken şey, özgür dil, özgür beyin, özgür toplum, özgür kalp ve özgür
düşüncedir. İnsan, hiçbir davanın, idealin ve ideolojinin kölesi olmamalıdır.
Kişinin, farklı fikirlere, düşüncelere ve sözlere düşmanlık duyması ve nefret
etmesi, onu dışarıdan kontrol edilen ve yönlendirilen bir nefret, şiddet ve cehalet
makinasına dönüştürmektedir. İnsanın enginliğini ve zenginliğini nefret, şiddet
ve cehalet ortadan kaldırmaktadır. İnsanı nefrete, şiddete ve cehalete karşı
koruyacak tek güç, özgürlüktür. Özgürlüğün varlığı, cehaletin, nefretin ve şiddetin
yokluğunu gerektirmektedir.
Her insan, kendisini özgür olarak yetiştirmekle sorumludur.
Hiç kimsenin bir diğerini, doğru ve iyi yetiştirmek şeklinde bir görevi yoktur.
Özgürlük, bireylerin, grupların ve devletlerin insanların hayatına doğru adına
müdahale etmemesini gerektirmektedir. Herkes kendisi için doğru ve iyi olan
hayat stiline aklı, ihtiyaçları ve idealleri doğrultusunda karar vermelidir.
Eğitim ve okul yoluyla, insanları tek tipleştirmeye kalkmak, insan
gerçekliğini, özgünlüğünü, biricikliğini ve özgürlüğünü ortadan kaldırmaktır. Özgürlük
ve eşitlik, birbirini tamamlayan değerlerdir. Eşitlik, insanların tek
tipleştirilmesi, aynılaştırılması veya benzeştirilmesi demek değildir. Hiç
kimsenin insanları birbirine benzeştirme şeklinde bir görevi bulunmamaktadır.
Herkes, köyde veya kentte, evde veya sokakta, birbirinin özgürlüğüne saygı
duyarak, birbirinin hayatına katkıda bulunarak insani gelişime, refaha ve
kalkınmaya katkıda bulunmayı bir görev bilmelidir. Kalkınma, ahlak ve barış,
özgürlüğün meyveleridirler.
Özgür insan, hiçbir saplantıya, sapkınlığa, cehalete,
ideolojiye, şiddete, nefrete ve fanatizme mahkum olmayandır. Özgürce aklını
kullanmak, özgürce bilmek için bilim yapmak, özgürce kendini eğitmek suretiyle
insan, özgür olmayı ve kalmayı gerçekleştirebilir. Dışarıdan kurumların ve
güçlerin yapacağı müdahaleler yoluyla insanın özgürleşmesi mümkün değildir.
Bilim, felsefe, din, dil ve kimlik alanları, tamamen dış müdahalelere
kapalıdırlar. İnsanın özgürlüğünün korunması için devlet, insan hayatına dair
söz söyleme ve karar verme konumunda değildir. Kişi, bilim, felsefe, sanat,
ahlak ve maneviyat gibi alanlarda kendi özgür aklıyla karar vermelidir.
Özgürlük sayesinde sevmekte, umutlanmakta, yazmakta ve
üretmekteyiz. Özgür insanın kim olduğunu İspanyol şair Federico Garcia Lorca (5
Haziran 1898-19 Ağustos 1936), faşistler tarafından kurşuna dizilmeden önce
yazdığı son şiirinde şöyle ifade etmektedir: “Özgür olmayan insan nedir?/Söyle
bana, Mariana../Söyle seni nasıl sevebilirim/Özgür olmazsam./Sana kalbimi nasıl
açabilirim/Bu yürek benim değilse..”