Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
04 Aralık 2020

İnsan onuru ve din

İnsan, onur ve özgürlük sahibi bir varlıktır. İnsan onuru, insana dair her şeyin temelini oluşturan ana değerdir. Hukuk, siyaset, ekonomi, din, diplomasi, ticaret, felsefe, bilim, sanat, kısacası bütün insani tecrübe alanları, insan onurunu ölçü almak zorundadırlar. İnsan onurunu ölçü almayan hiçbir faaliyet, sahici ve sahih anlamda insani, ahlaki ve adil olmayı nitelenmeyi hak etmemektedir.

İnsan, doğası gereği onura sahiptir. Onur, insana sonradan atfedilen yapay bir özellik değildir. Teolojik açıdan insanın varoluşunda ilahi bir öz bulunmaktadır. İnsanın, ilahi özü taşıması onu özel, özgür ve onurlu kılmaktadır. Kur’an, insanın onurlu varlık olduğunu şu şekilde ifade etmektedir: “Gerçek şu ki, Biz Ademoğullarını üstün ve onurlu kıldık.” (Kur’an, İsra, 70) İnsanın onur sahibi olması gerçeği, soyut ve içi boş bir kurgu olarak değerlendirilemez. İnsanın onur sahibi olduğu değeri, en asli hakikattir. Allah’ın insanı onur sahibi kıldığı hakikatine dayanmayan hiçbir din, ideoloji, siyaset ve yaklaşım ahlaki ve adil olarak nitelenemez. Çıkarlarına ve güçlerine tapan kişiler, gruplar ve güçler, insan onurunu çiğnemekte ve insanları eşya gibi kullanıp atmaktadırlar. Dünyadaki en büyük problem, insanın insan tarafından kullanılıp atılmasıdır. İnsanın insan tarafından kullanılması ve atılması, dini açıdan Tevhit hakikatinin ihlali olduğu gibi, ilahi özü taşıyan insana karşı işlenen en büyük suç ve günahtır.

Allah, insan onurunun ihlal edilmesini her türlü durumda yasaklamıştır. Yasağı ihlal etmelerinden dolayı cennetten dünyaya atıldıktan sonra bile Allah, Adem ve eşine insan onuruna uygun şekilde davranmıştır. Allah, insanlığı hiçbir şekilde düşkünlüğe ve günahkarlığa mahkum etmemiştir. İslam, hiçbir şekilde insanlığın dünyadaki hayatını bir düşüş ve asli günah kavramlarıyla yorumlamamaktadır. İnsanlığın başlangıcı, insan onuruna aykırı bir şekilde düşüş, günahkarlık ve vahşet olarak nitelenemez. İnsan onuru, insanlığın başlangıcını olgunluk, saflık ve gelişme olarak değerlendirmeyi gerekli kılmaktadır.

İnsanın onur sahibi olarak yaratıldığı, ilahi bir hakikattir. İlahi hakikat olarak insan onuru gerçeğini tanımak önemlidir, ancak yeterli değildir. İnsan onurunun ilahi hakikat olarak tanınması, insana büyük sorumluluk yüklemektedir. İnsanın sorumluluğu, insan onurunu her türlü şart altında korumaktır. İnsanın başarısı, şehirler kurması, uzaya gitmesi, teknolojik keşifler yapması değildir. İnsanın gerçek başarısı, insan onurunu koruma ve geliştirme konusundaki sorumluluğunu yerine getirmesidir. İnsan onuru ve insani sorumluluk kavramları birbirinden kopartılamaz. İnsani sorumluluk bilinci zayıfladığı ve önemsizleştiği için insan onuru, dünyanın her tarafında kolaylıkla çiğnenmekte ve ihlal edilmektedir.

İnsan onuru kavramı, ahlakla ve adaletle ilişkilidir. Ahlak ve adalet, insanın somut durumuyla ilgilidir. Ahlaksız ve adaletsiz her türlü durum, insanın onurunun ihlal edildiği halleri ifade etmektedir. İnsani durum içinde insan onuruna uygun adil ve ahlaki olan ile olmayan arasındaki ayırımın iyi yapılması gerekmektedir. İnsan onuru bizi ahlaki ve adil bir hayat yaşamaya yönelttiği sürece, sahih anlamda ruhumuzu tezkiye etmek ve olgunlaştırmak mümkün olacaktır. İnsan onurunu esas almadan ruhumuzun derinliklerinde sahici bir arınmayı ve olgunlaşmayı tecrübe etmek mümkün değildir.