Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
04 Nisan 2017

İnsan Odaklı Devlet Anlayışı

Devletin görevlerinden biri ve en önemlisi, zorda olana, darda kalana, fakire fukaraya, garip ve gurebaya ulaşmak, onların eksiklerini gidermek ve hayat şartlarını iyileştirmektir. Bu sadece bir devlet görevinden öte bir inanç şeklidir. Bu, mensubu olduğumuz köklü medeniyetin bize bıraktığı kıymetli bir miras, vicdanı bir vecibedir. Bu anlayış, sosyal devlet olma anlayışı ve insanı merkeze alan yaklaşımın açık bir yansımasıdır. Bu anlayış, köklerini medeniyetimizin "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" felsefesinde bulan "sosyal devlet" anlayışıdır.

Bir devletin sosyal politika anlayışı her şeyden önce insan odaklı olmalıdır. Ekonomik kalkınmayı destekleyen, sosyal adaleti sağlayan, bireyi, aileyi ve toplumu güçlendiren, çoğulcu, bütünleştirici ve katılımcı demokrasiyi esas alan, sürdürülebilir insanca kalkınmaya odaklı, toplumsal dayanışmayı güçlendiren ve toplum kesimleri arasında güven ve birlik tesis eden temellere dayanan bir anlayışla yürütülen hizmetler her zaman millet tarafından makes bulur.

Günümüzün küreselleşen dünyasında toplumsal kalkınma ve gelişme sadece ekonomik gelişmeyle sağlanamaz. Bu, insani gelişme, sürdürülebilir sosyal kalkınma ve insani refah modeli ile sağlanabilir. Devlet ile barışık olmayan toplumlarda gelişme beklemek hayal olur. Aynı zamanda milleti ile bir bütün halinde hareket edemeyen ve milletine güven veremeyen devletlerin bekası da hayalden öte değildir. Milletini düşman belleyen ve devletine güvenilmeyen yılları çok şükür geride bıraktık. Artık vatandaş eksenli sosyal politikaların uygulandığı, milletimizle devletin el ele, omuz omuza yürüdüğü günlere geldik. İnsan merkezli, hak ve adalet eksenli politikalar ile devletimiz de, milletimiz de eskisinden çok daha güçlü ve güvenlidir.

Vizyonsuz siyasetçilerin "Kim ne verirse, benden beş fazlası" politikalarıyla, "süper emeklilik" gibi temelsiz vaatlerle, köhnemiş altyapısıyla ve basiretsiz idarecileriyle sosyal politika kurumlarımızın kurum tuttuğu yılları hatırlamak istemiyoruz bile. Hastalarımızın hastanelerde rehin kaldığı, yaşlılarımızın emekli maaşı kuyruklarında hayatlarını kaybettiği, işsiz vatandaşlarımızın ödenek alamadığı, bir röntgen filmi için bir yıl sonrasına randevu verildiği, dar gelirliye ev almanın hayal olduğu, yoksulun temel ihtiyaçlarının karşılanmadığı, hırsızlığın, arsızlığın zirve yaptığı, eğitimin umutsuz vaka, hayat şartlarının berbat olduğu bir ülke halinden çok kısa zamanda "sosyal devlet" anlayışı ve becerikli siyasiler vasıtası ile kurtulduk.

O dönemlerin yanlışlarından hangi birini sayalım ki? Finansal ve idari açıdan batmış bir ülke. Şişmiş ve suiistimal edilen Yeşil Kart sistemi. Kalitesiz kamu sağlığı hizmetleri. Hasta ve yakınlarının hastanelerde rehin kaldığı bir sağlık sistemi. Birbirinden habersiz, dağınık ve parçalı devlet kurumları. İşlevsiz bir sosyal yardımlaşma sistemi ve bunlarla cebelleşen ve idare edilmeye çalışılan bir ülke.

Yasakları siyasi istikrar ile yolsuzluğu kalkınma ve şeffaflaşma ile yoksulluğu da sosyal politikalar ile aşan hükümetimiz, alt ve orta gelir gurubunun, ihtiyaç sahiplerinin, toplumsal katılım konusunda engeli olan vatandaşlarımızın, yoksul ve fırsat eşitsizliği yaşayan insanımızın talep ve beklentilerine göre sosyal politikalar üretti. Son on beş yılda hizmeti vatandaşın ayağına götüren ve bürokratik engelleri kaldıran bir vizyon ile adeta sessiz devrim niteliğinde reformlar yaşadık. Büyüyen ve güçlenen ekonomisi, güçlü sosyal devlet anlayışı, gelişen insan odaklı sosyal politikaları ile hizmetin temeline insanı koyan bir anlayışla birçok adımlar atıldı. Sosyal yardımlarda hak temelli bir anlayış ile insani gelişimde çağ atladığımız günler gördük. 28 kat artan sosyal yardım ve hizmetleri ile kuyruklardan kurtulmuş dev şehir hastaneleri ile 11 katına çıkan eğitim yatırımları ile sivil toplum politikaları ile sosyal güvenlik reformu ile nüfus ve kalkınması ile sağlıklı yaşlanma politikaları ile hayalini kurduğumuz günlerin refahını yaşar hale geldik.

Bütün bunlar mevcut sistem içerisinde başarıldı. Daha iyi ve güzellerini inşallah "EVET" ile yakalayacağımız yeni Türkiye'de yaşar hale geleceğiz. Gelecek güzel gelecek.

Çocuklarımıza daha güzel bir ülke bırakmak için "EVET"