Dolar (USD)
35.14
Euro (EUR)
36.75
Gram Altın
2965.76
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

İnsan Kodeksi

Giderek bir kontrol toplumu olmanın bütün gerekleri sanki yerine gelmiş gibi görünüyor ve açıkçası dünya ölçeğinde insanın kontrol edilmesi oldukça sistematik bir şekilde gerçekleşiyor.

Kontrol toplumu meselesinin konuşulması gerektiren temel sorunlardan birisi giderek artan kodeksleşmedir. Bilindiği üzere kodeksler hayatın farklı alanlarında standartlar ve içerimler belirlemektedir. Esasen bu tür belirlemeler hayata dair bir standart getirme şeklinde görüldüğünde insanların çoğu için bir problem teşkil etmez. Elbette insan hayatı için her bakımdan belirli düzeyde kalitelerin bir alt sınır olarak tespiti önemli ve gereklidir. Fakat bunun giderek emtiadan insana doğru getirilmesi çeşitliliğin tekdüzeliğe döndürülmesi gibi bir riski de beraberinde taşımaktadır.

Bunu sorun etmem Hollanda’da çiftçilerin geçen Haziran ayında yaptıkları grevin içeriği ile ilintili. Hollanda’da çiftçiler azot emisyon hacminde yeni belirlemelerle inek sayılarının azaltılması kararına tepkilerini ifade ettiler. Bunu sadece Hollanda ile sınırlı bir durum olarak görmemek gerekir. Çünkü küresel dünyanın yapay ete geçiş yapma istekleri zaten pandemi sürecinde de okunan bir haberdi.

Kontrol toplumu bağlamında geleceğe doğru projeksiyonda üzerinde durulması gereken bileşenleri kısaca gözden geçirebiliriz. Bunlardan ilki hiç şüphesiz özgürlüktür. Kanaatimizce özgürlük çağların içinden süzülüp gelen kişinin en temel insani ve toplumsal ihtiyacıdır. Esasen kendisi olabilmenin ya da kendisini tanıyabilmenin de yegane yoludur.

İçinde yaşadığımız dönemde özgürlük yükümlülükten azade bir şekilde konumlandırılmasının yanında bir arzu patlamasını ve çeşitliliğini tanımlar hale gelmiştir. Görünüşte özgürlük taleplerinin yerine getirildiği izlenimini veren bu durum, ancak kapitalizmin sürekli insan arzularını kışkırtarak tüketme işlevini yerine getirdiği oranda olumlanmaktadır. Dikkat edilirse insan yaşamı için belirlenen kodekslerin dışında davranma ya da dünya sisteminin dışına çıkma taleplerinin hiçbiri özgürlük kapsamında değerlendirilmediği gibi tam tersi şekilde yorumlanmaktadır.

İkinci olarak toplumlar için neredeyse yaşamın rotası küresel ölçekte belirlenmiş görünmektedir. Hangi tür yiyecekler, ne tür içecekler ve aynı zamanda içeceklerin içeriği, giyim şekilleri, zevkler, yükselen trendlere dikkatle bakıldığında bunların hepsinin çeşitlilik arzeder göründüğü halde son derece yeknesak biçimde işlediği anlaşılacaktır. Gerçekte daha mekanikleşmiş bir insan üretilmektedir ki, bu durum insanların da kodekslendiğini söylemeyi haklı kılacak içeriklerle tebellür etmektedir.

Özellikle dijitalleşmenin, sanallaşmanın, teknolojinin yoğunlaştığı ve egemenliğini iyiden iyiye belli ettiği bu dönemde insana sunulan imkanlar mevcuttur. Nitekim gelecekte kimi teknolojik uygulamalarla hastalıkların önceden tespit edileceği söylenmektedir. Dijitalleşme birçok işleri daha da kolaylaştırmaktadır. Fakat bunların aynı zamanda insan üzerindeki kontrol mekanizmalarını artırması söz konusudur ki, bu kontroller en azından bana endişe vermektedir.

Modernliğin başlangıcında temel istek ve beklentilerden birisi de, insanın tabiat kurallarına hakim olmakla evrene egemen olacağı idi. Bu daha sonra sosyal bilimler üzerinden insana doğru da teşmil edildi. Açıkçası insan üzerindeki bu egemenlik giderek pekişiyor görünmektedir. Şimdi bunlar daha da ileri götürülerek hem insanların ve toplumların kontrolü hem de değiştirilmesi kurumsallaştırılmaya çalışılmaktadır.

Doğrusu insan böyle bir durumda özgürlüğünün elinden gittiğini anlayabilmiş değildir. Eline verilmiş ışık saçan oyuncaklarla avunup durmaktadır. Farkında olmadan insanın içinden boşaltılan özgürlük ise yeniden aslına irca ile farkedilmeyi beklemektedir.