İnsan kendini değiştirebilir mi?
Kişiler, çoğu zaman hayatlarında ve dünyada olup bitenlerden çok rahatsızdırlar. Dünyada bütün problemlerin nasıl çözülebileceği konusunda kendilerini tek otorite vehmeden kişilerin ve grupların, hemen her konuda söyleyecek lafları vardır. Bu tarz kişi ve gruplar, fikir, düşünce, akıl, hikmet ve tefekkür yerine, büyük ve ucuz laflarla en doğruyu bildiklerine birçok kişiyi inandırmayı başarmaktadırlar.
Her şeyi bildiğini vehmeden, sadece kendisini kusursuz ve sorumsuz zanneden kişiler ve gruplar, yaşadıkları toplumlarda büyük bir akıl tutulmasının, keyfiliğin ve zorbalığın hakim olmasına neden olmaktan başka bir şey yapmamaktadırlar. Aklın, sorumluluğun ve zulmün yaygınlaşması, insanın insanlığına dair her şeyi yitirmesi anlamına gelmektedir.
Zulüm, şiddet ve cehaletin yaygınlaştığı zamanlarda aslında kişinin yapması gereken en önemli görev, kişinin kendisine dönmesi ve kendisini değiştirmesidir. Kendisini değiştirme gibi çetin bir meydan okumaya etkin, işlevsel ve sahih bir karşılık üretemeyenler, kendileriyle beraber, toplumun ve dünyanın helakına zemin hazırlamaktadırlar. İnsanın felaha ulaşmasının yolu, kişinin kendisini değiştirme kapasitesini ve potansiyelini geliştirmesinden ve derinleştirmesinden geçmektedir.
Dünyaya ve aleme nizam vermeye kalkanlar, aslında kendilerine nizam vermeyi unutanlar, nefislerini ıslah etmeyi gereksiz sayanlar, başka bir ifade ile kendileriyle uğraşma sorumluluğundan ve olgunluğundan uzak olanlar anlamına gelmektedir. İnsanın, aleme nizam vermek gibi bir görevi yoktur. İnsanın en asli sorumluluğu, kendi nefsine ahlak, akıl ve adalet ölçüleri içinde nizam vermek için çabalamasıdır. Dünyaya nizam vermek yoktur. Nefse nizam vermek vardır. İnsanın hayattaki asli görevi Allah’a kul olmak için nizam-ı nefs amacını gerçekleştirmeye çalışmaktır.
Ramazan ayı, nefse nizam vermek için kişinin bütün imkanlarını ve araçlarını seferber ettiği bir zamanı temsil etmektedir. Oruç ibadeti başta olmak üzere gerçekleştirilen bütün ibadetlerin amacı, nefse nizam verecek bir ahlak ve maneviyat nizamının oluşması içindir. Kişi, kendisi için bir ahlak ve maneviyat nizamı oluşturmadan insanlığa karşı olan ahlaki ve manevi sorumluluğunu yerine getiremez.
Her soruya verilecek bir cevabı olduğunu vehmeden, sahici anlamda soru ve sorunlar üzerinde düşünme yeteneğinden mahrum olmak, aynı zamanda kişinin kendi nefsine doğru bir yol ve yön üzere istikamet vermemesi anlamına gelmektedir. Kişinin, kendi nefsine istikamet vermesi, onu bir yöne ve yola koyması için, zihin dünyasında gerçek sorularının olması lazımdır. Soruları olmayan insanlar, atalet, ümitsizlik, verimsizlik, yozluk ve kokuşmuş bir hayata kendilerini mahkum etmektedirler. Başkalarına ait sorulara ve sorunlara cevap vermek yerine, kişinin, bireysel, toplumsal ve küresel ölçekte insani durumu okuması, anlaması, sorgulaması ve değerlendrmeler yapmasına ihtiyaç vardır.
Ramazan ayı, hayata dönüş ayıdır. Kişinin silkinmesi, dirilmesi, tazelenmesi, normalleşmesi ve yenilenmesi için Ramazan ayı, insanın önüne büyük imkanlar çıkarmaktadır. İnsanın yenilenebilmesi, canlanması ve tazelenmesi, başka bir ifade ile ihya olması için, kişinin kendisini değiştirebileceğine, geliştirebileceğine ve olgunlaştırabileceğine ikna etmesi lazımdır. Kamil insan, kendisinde nefsini değiştirme ve yenileme iradesi ve gücü bulandır.
Kişinin kendisini değiştirme iradesi ortaya koyabilmesi için, ilişkilerini dört boyutta yenilemesi, sahihleştirmesi, canlandırması ve tazelemesi gerekmektedir. İlk olarak kişi, Allah’la olan ilişkisinin sürekli olarak muhasebesini yapmalıdır. Bütün ilişkilerde ölçü, Allah’la olan ilişkidir. Kişinin Allah’la ilişkisi ahlak, adalet ve akıl ölçüsünde olduğu sürece, diğer bütün ilişkileri sahih bir şekilde gerçekleşecektir. İnsanın Allah’la ilişkisi sahih değilse, diğer bütün ilişkileri de bozuk, yoz ve çürümüş olacaktır
İkinci olarak kişi, kendisiyle olan ilişkisini gözden geçirmeli ve yenilemelidir. Üçüncü olarak kişi, diğer insanlarla olan ilişkisinin ahlaki ve adil nitelikte olup olmadığı konusunda kendisini sorgulamalıdır. Dördüncü olarak kişi, diğer canlılara karşı olan ilişkilerinin merhamet, şefkat, sevgi ve sorumluluk içinde olup olmadığı konusunda kendisini hesaba çekmelidir. İlişkilerini sorgulayan ve yenileyen insan, kendisini değiştirme cesaretine sahp olan insan demektir.