İnsan kaynakları yönetimi ile güçlü Türkiye
Ahlaklı bir siyasetçi, ister iktidar olsun ister muhalefet olsun, makam ve mevkisi ne olursa olsun ülkesinin çıkarlarını kendi çıkarlarından önce kabul eder. Ve güçlü ülke Türkiye için yasalar çıkarır, yasalar çıkarılmasına itiraz etmez. Ahlaklı bir bürokrat ve memur, makam ve mevkisi ne olursa olsun güçlü ülke Türkiye için yasalara uyar, yasaların gereğini yapar.
Ülkede Anayasa ve yasalar, insan fıtratına uygun
yapılırken beraberinde kurumlar ile ilgilenilmesi gerekmektedir. Çünkü güçlü
bir ülke olabilmek, insan kaynaklarını iyi yöneten kurumlarıyla belli
olacaktır. Ülkenizin ve insanınızın kalitesi kurumlarınızın kalitesi kadardır,
ürettikleri kadardır. Kurumlar, o ülkeyi daha ilmi, daha akıllı ve daha iyi bir
ülke yapabilir.
Üretmeyen
bir üniversitenin, üretmeyen bir bakanlığın, üretmeyen bir hava kurumunun,
vesaire ülke hayatında ne işi olabilir ki? Her bir kurum, herhangi bir sorunu
çözmek için vardır. Bir sorun çözemeyen herhangi bir kurum, zaten kendisi bir
sorun olmuş demektir. Ve işlevini yitirmiş bir kurumun akıbeti elbette ki
kapatılmak olmalıdır. O kurumu tamir etmek için harcanacak değil onun yerine yeni
bir kurum kurmak için harcanacak enerji ideal olandır.
Kurumların en önemli özelliği, başta insana ve çevreye
dair olan hayatın yüksek ahlak ve kalitede devamlılığı için bir sorun çözmesi,
toplum ve ülkeye hayırlı ve yararlı işler üretmesidir. Fikir üreten, yeniyi
üreten, insan kaynakları seçimi ve yönetimini başaran ve çağa ayak uyduran
kurumlar ülkenin güçlenmesinin en başarılı unsurları olacaktır.
Bilgi ve
kaliteyi arttıracak olan, fikri ve fikir sahibi insanları ortaya çıkaracak en
iyi kurum yükseköğretim kurumlarıdır. Güçlü ülke, insan kaynakları yönetimi ve
geleceğin inşası üniversitelerden başlar. Güçlü ülke ve gelecek, akıllı araba
ve telefon kullanıp epistemik bilgisi ise ortaçağda kalanlarda değil çağı,
insanı ve insani olanı anlayan akademisyenlerin elinden olacaktır. Tembel
tembel yatan ideolojik kafalılarda değil özgün üreten ve özgür düşünen
akademisyenlerin sayesinde olacaktır.
Doğru ve tutarlı bir insan kaynakları çalışması,
ortaöğretimden itibaren başlatılır ve o insan ölene kadar sürdürülür. Ülkede
okuyanların sayısı da bellidir, okul sayısı da bellidir. Bu gençlerin ne kadarı
lisede ne kadarı üniversitede okuyacaktır? Üniversite okumayacak olanların kaçı
ara eleman, kaçı çiftçi, kaçı turizmci olacaktır? Bu ve buna benzer binlerce
sorunun cevapları da başka kurumlar tarafından belli edilmelidir. Bunu
belirleyemeyen ve buna göre işletemeyen sistem, akıllı bir sistem değildir.
Almanya eğer bir endüstri devi olabilmişse bu soruların cevaplarını verecek
kurumlara sahip olduğu içindir. Tüm Batının Amerika dâhil bunları öğrendiği yer
de yine Osmanlı’dır.
Kurumlar öncelikle, insanların yeteneklerini ve
başarabileceklerini keşfetmelidir. Bu keşfin ilk yapılacağı yer ise ortaöğretim
kademesidir. Ortaöğretime bu bilgiyi kazandırabilecek yer ise yükseköğretimdir.
Yükseköğretim kurumlarımızın ortaöğretimi yönetenlerin istifade edebileceği
şekilde tüm bilgilerini açması lazım olandır.
Gerçek bir talim ve terbiye sistemini kuramadan, insan
kaynakları yönetimini yaşatmadan ülkeyi nasıl güçlü hale getirebiliriz? Güçlü ülke Türkiye söylemini
anlamayanlara üzülüyoruz. Güçlü ülke
Türkiye idealinin önündeki en büyük engel, ideal insan kaynakları
yönetiminin önündeki en büyük engel olan öğretilmiş çaresizliği öğreten
sistemin varlığına üzülmemiz gerekmez mi?
Teknofest:
Büyük fikir
Almanya’yı Almanya yapan fikre, Amerika’yı Amerika
yapan fikre inanan insan sayısı kitlelere göre çok azdı. Osmanlı’yı Osmanlı
yapan fikre inananlar da çok azdı. Bugün, Güçlü ülke Türkiye fikrine inanan da
az. Konstantinapol’ün fethi fikrine de inanan bir elin parmakları kadardı.
Beyliği devlet yapma fikrine inananlar da bir el kadardı.
Davaların, hayallerin ve ülkelerin büyük olmasını
sağlayan en büyük unsur, başta inananları az olan kurucu büyük fikirlerdir.
Kurucu fikirlere inananlar her zaman azınlıkta olmuştur. Ancak sonradan öyle
bir takipçi çığı oluşturmuşlardır ki kitlelere yayılmıştır.
Davaları, hayalleri, ülkeleri büyük yapan büyük
fikirlerdir. Fikirleri ile dünyaya kattıkları, insanlık için başardıklarıdır. Bu manada ülkemiz için büyük bir fikir
olan T3 Vakfı ve onun organizasyonu
olan hem teknolojik ürünler hem de Teknofest için başta Özdemir Bayraktar
abi ve onun rahmetli hocasına, evlatları ve ekibine ülke ve millet adına
teşekkür etmek boynumuzun borcudur. Bizi birleştirdikleri, insan kaynakları
yönetimine kattıkları ve düşmanın silahı ile silahlandırdıkları için her birine
ayrı ayrı teşekkür ediyoruz. Bu millet, hocanıza ve sizlere duacıdır.