İnsan kalitesi niçin önemlidir?
Çünkü birliğin kalitesi, gücü, insanın kalitesiyle
eşdeğerdir. Ülkenin büyüklüğü de, ulusal ve uluslararası alandaki gücü de insan
kalitesiyle eşdeğerdir.
İlkel Afrika topluluklarını alalım ve bir araya
toplayalım. Sonrasında dünyanın en zengin ülkelerinin başında gelen Japonya’ya
yerleştirelim.
Japon milletlerini de alalım ve toplayalım. Yine
sonrasında da ilkel Afrika toplumlarının yaşadığı yerlere yerleştirelim. 5 yıl
sonra gidip sonuçları yerinde görelim.
İnsan hariç her türlü zenginliğin olduğu Japonya’da
insanların çoğu açlıktan ölecektir. Çünkü Japonya yer altı ve yer üstü
kaynakları bakımından yeryüzünün en fakir bölgelerinden biridir.
Maddeleri, aletleri kullanma becerisi yüzyıllar içinde
kazanılır, beş yılda değil. Buna karşılık Japonlar, beş yıl sonra Afrika’da en
zengin bölgelerden birini kuracaklardır.
Siyasetçiler
ve din adamları:
Siyasetçiler
ve din adamları da bu toplumun, bu milletin arasından çıkan insanlardır. Siyasetçiler
ve din adamları yeryüzünde en dikkatli seçmemiz gereken iki sınıf insandır. Ne
yaparsak yapalım, aklını siyasetçiye ve/veya din adamına teslim etmiş kişi,
bizi asla dinlemeyecektir. İyi, doğru, faydalı, akıllı ve adil olana kulağını
kapayacaktır.
Siyasetçi,
sadece kendini mahvetmekle kalmaz, kendisine inananları da Cehenneme sürükleyebilir.
Özellikle 2. Dünya Savaşı ve birkaç Alman lider buna açık bir örnektir.
1930’larda
Avrupa’nın her bakımdan en gelişmiş ülkesi olan Almanya ve Alman halkı bir
çılgının peşinden gitti ve 40 milyon insanın ölümü, 100 milyondan fazla insanın
yaralanmasına neden olan cehennemi göz göre göre yaşadılar. Bu çılgınlığa hayır
diyecek olanları da belki ezdiler, susturdular.
Dünya
üzerinde yüzlerce sapık tarikat lideri, kendisine inananları sorgusuz, sualsiz doğrudan
ölüme götürdü. Yüzlerce insan, aynı anda intihar etti. Gerekçeleri gayet
basitti. “Cennet kendilerini çağırıyor.”
2014-2015
yıllarında bir cemaat liderinin (bu makale yazıldığında kendisi daha elebaşı ve
cemaati de örgüt değildi) ağzından
yapılan bir çağrıyla “yedi Kurban parasını önceden (avans şeklinde) verenin
Cennette yerinin hazır olduğu” bildirildi ve birçok insan, tereddütsüz Kurban
paralarını ilgili adreslere postaladılar.
İnsanların bu kadar akıl dışı
davranabilmesini, Yüce Mevla’nın en büyük nimeti aklı kullanmanın
gerekliliğini, bütün insanlara sindire sindire anlatmadıkça hiçbir birlik
sağlanamayacağı gibi ülkenin en güçlü halinde dahi bir ya da birkaç çılgın
ülkeyi yok edecek akıldışı yollara sürükleyebilecektir.
İnsan ve toplum sağlığına, niçin akıl sağlığı ile başlamamız gerektiğini bu örnekler bize yeterince göstermektedir. Bir insan, bir toplum ancak nefs terbiyesi kadar aklını kullanabilir. Bir ülke, ancak toplumunun akıl sağlığı kadar kaliteli olabilir. Bir insan, bir toplum, bir ülke; insanlarının ancak nefs terbiyesi ve Yüce Mevla’nın emrindeki doğru aklıyla yanıltıcı akıllardan kendini kurtarabilir.