Dolar (USD)
32.58
Euro (EUR)
34.71
Gram Altın
2508.98
BIST 100
9693.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE


İnsan insana şifadır

“Aziz dost! Sen, tek bir kişi değilsin; sen, bir âlemsin! Sen derin ve çok büyük bir denizsin. Ey insan – ı kâmil! O senin muazzam varlığın, belki dokuz yüz kattır; dibi, kıyısı olmayan bir denizdir. Yüzlerce âlem, o denizde gark olup gitmiştir!” (Mesnevi, cilt 3 – 4, s.94, çev.Ş.C ,Mevlana Celalettin Rumi)

İnsan insana şifadır.

İnsan insana cennettir.

İnsan insana dermandır dostlar…

Sonbahar bu sene nazlı gelse de artık soğuklar başlamıştır, sararan yapraklar dökülüyor, sert rüzgarlar esiyor durmaksızın ve sicim gibi güz yağmurları yağıyor.

Salgın günlerinin ikinci kışına adım alıyoruz. İnsanlık olarak zorlu bir sürece girdik. Artık karantinalar başladı, yasaklar, hastanelerdeki yoğun bakımların kalabalığı, salgının an an aramızdan aldığı canlar, içimizde hissettiğimiz korku ve panik…

Hafv ve recaÜmit ve korku… İnsan ümit ve korku arasında, yaşadığı dünyadaki konumunu belirleyerek, Rabbiyle, kendisiyle, başka insanlarla ve muhatap olduğu eşya ile ilişkilerini bu minval üzere kurmalı diye düşünüyorum; hafv ve reca: ümit ve korku

“Aziz dost! Sen, tek bir kişi değilsin; sen, bir âlemsin! Sen derin ve çok büyük bir denizsin. Ey insan – ı kâmil! O senin muazzam varlığın, belki dokuz yüz kattır; dibi, kıyısı olmayan bir denizdir. Yüzlerce âlem, o denizde gark olup gitmiştir!” (Mesnevi, cilt 3 – 4, s.94, çev.Ş.C) Mevlana Celalettin Rumi asırlar öncesinden böylesine anlamlı seslenir.

Katman katman içimize doğru yürüdüğümüzde, “insanın içi en uzun yoldur” diyen şair gibi ulaşabileceğimiz menzil de aslında kendimizin derûnudur…

Şimdi yaşadığımız zorlu zamanlarda insan insana şifadır diyerek içsel bir yolculuğa başlayalım dostlar.

Bu derûni yolculukta önce Rabbimizle aramızın iyi olması gerekiyor ki sonrasında saydığımız; kendimizle, başkalarıyla ve muhatap ve sahip olduğumuz eşya ile ilişkimiz sağlıklı bir halde olsun…

Çember daraldı diyoruz haberleri izlerken, üst kattaki komşumuzun ölüm haberini aldığımızda ve derin bir iç geçirerek, ölümün ne kadar yakınımızda olduğunu hissediyoruz derin ürpermelerle. Oysa biliyoruz nefes alırken dirildiğimizi, nefes verirken öldüğümüzü…

Nefeslerin sayılı olduğu dünyanın göçebeleri olarak, hiçbir şeyin sahibi olmadığımızı bile bile bağlarımız güçleniyor, sevdiklerimizle, sahip olduğumuz eşya ile içinde yaşadığımız dünya ile daha sıkı ve güçlü derin bağlar kurarak yaşamaya çalışıyoruz. Oysa ölüm ensemizde soluyor, çok yakın, her an olabilir sayılı nefesler son bulabilir. Aslında bu her zaman böyleydi ama şimdi yaşadığımız büyük salgın bu hali daha bir hızlandırdı diyebiliriz dostlar.

Şimdi dostlar insan insana şifadır diyerek bu salgın günlerinin zorlu zamanlarını aşmaya çalışmalıyız. Evlerimizde olduğumuz, eşimizle, çocuklarımızla bulunduğumuz yaşam alanımız olan ve vaktimizin çoğunun beton duvarlar arasında geçen bu zamanda evlerimizi rahatlatmamız, huzur ve sürûr mekânları haline getirmemiz gerekiyor.

Bizim ruh halimiz sakin, sekinet kuşanmış olursa evimizin havasına da bu hal yansıyacaktır. Değil mi ki insan insana şifadır.

İnsan insana dosttur, insan insana yarendir, insan insana duadır.

Sayılı nefeslerimiz var dostlar, bir gün bu dünya yolculuğu son bulacak… Şimdi onarma zamanlarındayız. Şimdi şükür zamanlarındayız. Şimdi gönülleri imar etme zamanlarındayız. Şimdi Rabbimizle aramızı düzeltme zamanlarındayız, O’ndan gelen hayat rehberimiz olan Yüce kitabımız Kur’an - ı Kerim’i duyumsayarak okuma, “Akletmez misiniz?” diye seslenişiyle muhatap olup bu uyarıyı derinden duyumsayarak tefekkür etme zamanlarındayız.

“Kitab’ı okuduğunuz hâlde insanlara iyiliği emredip kendinizi unutuyor musunuz? Akletmez misiniz?” (Bakara, 44)

İnsan insana şifadır diyerek ahvalimizi düzeltelim… Kendimize doğru derin, kıldan ince kılıçtan keskince bir yolculuğa çıkalım… Kendimize doğru bakarak, kendi kusurlarımızı, hatalarımızı görmeye çalışalım.

Çocuklarımızın, gençlerimizin gözlerine yüreklerimizle bakalım… Onlara merhametli, dualı, şefkatli olalım. Salgın günleri onlar için zorlu zamanlar dostlar. Sosyal medya ağıyla kuşatıldıkları zamanlarda bizim şefkatli dokunuşumuz ve seslenişimizle nefes almalarını sağlayalım. Evimizi yaşam alanı olarak atölye haline getirelim, rahat ortamlarda üretmelerine, dağıtmalarına izin verelim. Evlerimizi cennet eyleyelim dostlar.

İnsan insana şifadır diyerek içsel yolculuklara çıkalım. Rabbimize iltica edelim, O’na yürüyelim, Rabbimize derinden teslim olalım, İslam olalım. Gerçek iman edenlerden olarak güvenelim Rabbimize. Bilelim ki dostlar, Rabbimiz bizlere güvenebileceğimiz bir kader vermiştir.

Karantina günlerinde yoksulu, yolda kalmışı, zorlu zamanlarda kepenk kapatan esnafı düşünelim. Haftada bir gün de olsa yasaklara uymak zorunda olan gıda sektöründen ürünler almaya çalışalım ki onların da bu zorlu zamanlarda çarkları dönsün.

İnsan insana şifadır dostlar bunu hiç unutmayalım…

Rabbimizle bağımızı güçlendirelim, yüreklerimize yaslanarak her daim merhameti, şefkati, teslimiyeti kuşanarak insanlığa faydalı olmaya çalışalım.

Haydi dostlar zorlu zamanlarda şimdi şifa olma zamanlarına, şimdi yürekleri inşirahlara taşıma zamanlarına, kardeşlik, dostlukla umutlu yarınlara adım almaya, haydi dostlar…