İnsan hüsrandadır!
Hayat insana daima iki seçenek sunar: Şeytan ya da Adem olmak. Herkes insan doğar ama insan ölmez. İnsan ölmek insan kalma yarışında Adem olmak isteyenler içindir. Her zaman zordur ve zorlukları vardır. İnsanlık serüveni yaratılıştan beri aynı devam etmektedir.
Adem olmayı seçenler Adem gibi hareket etmelidirler. Hata bizler içindir. Hata yapmayanın doğruya ulaşması zordur. Hatalar, zorluklar, mücadeleler, hastalıklar, sıkıntılar, musibetler insanın olgunlaşması içindir. Kendisini yücelerde görmemesi, Allah'ı unutmaması, nefsini ilahlaştırmaması içindir.
İnsan kendini üstün görürse hayatın kendine sunduğu imkanlardan şeytan mantığıyla faydalanacak ve sonunda bu bilginin, servetin, makamın, sağlığın, güzelliğin vs. kendisindeki özelliklerinden, bilgilerinden dolayı verildiği düşüncesine kapılacaktır.
Aslında ölümlü dünyada ölümsüz gibi yaşamak ancak filmlerde olur. Film mantığı ile yaşanan ömürler tüketilmekte, bir çok acılar yaşanmakta, göz yaşları dökülmekte lakin ibret alınılmamaktadır. İkinci şansı olmayan hayat çok çabuk israf edilmektedir.
Her şeyin sahibi olma ve ebedi yaşama arzusu içine yerleştirilen insan, bunu filmlerine de konu yapmıştır. " İn Time" başlığıyla yapılan film, bu istekleri en güzel yansıtan filmlerden biridir. İnsanın ölümsüzlük ve her şeye sahip olma isteğini anlatan film oldukça başarılıdır. Kollarında saat şeklinde para gibi kullandıkları zamanları, hayatın ne kadar da çabuk geçtiğini simgeler niteliktedir. Az bir zaman diliminde insanın yapabilecekleri gerçekten çok sınırlıdır.
Filmde; bir tarafta çok hızlı geçen zamanda, bütün işlerini hızla yapan, zor şartlarda yaşayan, yaşamak yani zaman için çalışan ve zamanla yarışan zaman fakiri insanlar, diğer tarafta da zamanla derdi olmayan, bir milyon yıla varıncaya kadar zamanı olan, ekonomiyi ellerinde tutan zaman zenginleri vardır. Yedikleri yemeklerini, yaptıkları tatillerini, oturdukları evlerini, bindikleri arabalarını, kullandıkları telefonlarını hasılı her şeyi kollarındaki zamanlarıyla ödeyen zaman zenginleri ya da zaman fakirleri zamanları kalmayınca hemen ölüverirler. Zaman hırsızlarına küçük bir dokunuş yeter. Ve çalınan zaman insan hayatını sonlandırır.
Hayatta da bu film misali zamanlarını, paralarını ve bilgilerini iyi kullanmayanlara acı sonuçlar vardır. Boş zamanında zamanın kıymetini bilmeyenler; meşguliyetleri arttığında da sorumlulukların altından kalkamayanlardır.
Parasının, malının kıymetini bilmeyenler, har vurup harman savuranlar, zor günler için biriktirmeyenler, sevdikleri için harcamayanlardır. İnfak etmeyenler, isteyeni geri çevirenler Rabbe sırt çevirenlerdir.
Bilgisini, ilmini değerlendiremeyenler; emredildiği gibi dosdoğru olup, doğrularla beraber olma gayretinde olmayanlar, düşenler ve kalkamayanlardır. Yaptıkları hatalara her zaman suçlu arayanlar, şeytanın mantığını kullananlardır.
Şeytan mantığı iflas etmiştir. Bu düşüncenin sonu bu dünyada da ateş ve acıdır. Bunca örnekler ve yaşanmışlıklar, yalan vaatlerle bir yere varılmayacağı gerçeğini görenler içindir. Bize düşen; görmek, yaşanan olumsuzluklardan ibret almak ve bir daha hata yapmama gayretinde olmaktır. Hatalarımızı kabul etmektir. Zerre kadar iyiliğin ve kötülüğün karşılığının görüleceği, borçluların borcunu ödeyeceği o günden korkarak yaşamaktır. İman etmek, salih amel yapmak, hakkı ve sabrı tavsiye etmektir. Hayatı güzel yaşamak, güzelliklerle anılanlardan, iyiliklerde çığır açanlardan olmaktır.
Hasılı kelam, Adem olma gayretinde olmak ve hayatı tüketmeden sonlandırmaktır...
"Baharı yaz uğruna tükettik, aşkı naz uğruna
Ve papatyaları seviyor sevmiyor uğruna.
Derken ömrü tükettik bir hiç uğrunau2026 "
(Sezai Karakoç)