Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
04 Mart 2024

​İnsan hayatını neden zorlaştırıyorlar?

Savaşlar, kontrolsüz göç, iklim değişikliği bahanesiyle çiftçilere uygulanan kısıtlamalar, aile değerlerine yönelik saldırılar, bir propaganda ve ayrıştırma aracı olarak medya, sanayinin ve ekonominin istikrarsızlaştırılması( çökertilmesi) ve elbette gün geçtikçe ilerleyen toplumsal çürüme…

Sevgili dostlar, tüm bunların bir tesadüf olduğunu mu düşünüyorsunuz? Elbette değil, kasıtlı olarak yapılıyor.

Küreselci elitler kapitalist devletlerin borç ve para basımı sisteminin sona erdiğini biliyor. Bu yüzden sistemi format atmanın yollarını arıyorlar.

BRICS ülkeleri de bunu bildiği için yani bu kaçınılmaz çöküşünü önlemek için alternatif bir küresel finans sistemi oluşturmaya çalışıyorlar.

Bakınız ülkemizin de özellikle kasıtlı ve bir plan dâhilinde çıkartılan pandemiden sonra ekonomik olarak ayarı bozuldu. Bugün başta emeklilerimizin yaşadığı mağduriyetler ortada. Enflasyon bir türlü dizginlenemiyor.

Bu durum toplumun psikolojisini de doğrudan etkiliyor. İnsanlar gün geçtikçe hissizleşiyor. Ve eski heyecanlarını neredeyse yitirdiler.

Neredeyse tüm ülke insanları aynı durumda. Bir önceki yazımda da ifade ettim. Tüm dünyada insanlığa karşı büyük bir operasyon başlatıldı. Çünkü yeni sistemin inşa edilebilmesi için önce kaotik bir ortamın tesis edilmesi gerekiyor.

Ve bu ortam bilinçli bir şekilde örülüyor.

BM 2030 “Sürdürülebilir Kalkına Hedefleri” arasında yoksulluğu bitirmek, açlığa son vermek ve tarımsal kalkınma gibi kulağa hoş gelen maddeler yer alıyor değil mi?

İyi de son aylarda neden Avrupalı çiftçiler ayaklanıyor? Çünkü BM’nin bir önemli hedefi de sera gazı emisyonunu azaltmak. Bu da doğrudan yaşamın en temel kaynaklarından biri olan karbonu hedef almak anlamına geliyor.

Yani bir taraftan tarımı desteklemeyi vaat ederlerken diğer taraftan çiftçileri hedef haline getiriyorlar.

Şimdi küreselci elitler, başarısız olan sistemlerini yeni bir küresel totaliter kontrol sistemiyle değiştirmek istiyor. Durum budur.

Bu kitle, dijital para birimlerini, paraya erişimi sınırlayan bir sosyal kredi sistemi ile birleştirmeyi planlıyor.

Ne diyordu Gates, “Puana dayalı dijital kimlikle yaşama alışmak gerekecek.” Bu şu demek, istesiniz de istemesiniz de sizi kölemiz yapacağız. Ve siz bunun farkında bile olmayacaksınız!

Yeni kâğıt para olmayacak. Bağımsız dijital para birimleri yasaklanacak. Fatura ödeme ve gıdaya erişim, satın alma ya da seyahatiniz davranışınıza bağlı olacaktır.

Sisteme itaatkâr birer köle gibi davranırsanız puanınız yükselecek. Şayet muhalefet ederseniz hiçbir haktan yararlanamazsınız.

Bu durum, düşünme, tercih yapma ve protesto özgürlüğünün sonu demektir. Yapay zeka ise milyarlarca insanın davranışını kontrol etmek için sisteme dahil edilmek isteniyor.

Şimdilik eğlenceli taraflarını öne çıkarıyorlar oysa bunun bir kontrol mekanizması olarak devreye sokulacağını gayet iyi biliyoruz.

Asıl anlatmak istediğim şu; böylesi korkunç bir sistemin kabul edilebilmesi için önce hayatın kötüye gitmesi gerekiyor. Yani savaşlar, salgın hastalıklar, yoksulluk, yiyecek kıtlığı ve artan suç oranları...

Bu şekilde de yeni sistemi, bu dehşet verici cehennemden çıkmanın en iyi yolu olduğuna inandıracaklar. Bu yüzden dünyadaki cehennemi bilinçli olarak kurguluyorlar.

Pek çok ülke liderinin bu totaliter yeni düzende vazifelendirildiğine inanıyorum. Özellikle Avrupa ülkelerinde liderler toplumsal kaotik ortamın oluşması için var güçleriyle çalışıyor.

Ve bu liderler, mezun oldukları WEF’in insan karşıtı, hain planını gerçekleştiriyor. Demem o ki insanların yoksullaştırılmasının sebebi, büyük sıfırlamanın gerçekleştirilmesi içindir.