İnsan haklarını anlamak
HER birey, insan
olarak onur ve değer sahibidir. İnsan onurunu ve değerini tanımanın ve
korumanın yolu, insan haklarını tanımaktan ve saygı göstermekten geçmektedir.
İnsan, haklarıyla insandır. İnsan hakları,
insanın özgürlük, eşitlik ve adaletle yaklaşılmasını gerektirmektedir. İnsan
hakları, insanın hayatında özgürce tercihler yapmasını ve potansiyelini
geliştirmesini mümkün kılmaktadır. İnsan hayatında gelişimin, özgürlüğün ve yenilenmenin
imkânlarını insan hakları oluşturmaktadır. İnsan hakları sayesinde, korkudan,
baskıdan ve ayırımcılıktan uzak bir hayat sürmek mümkündür. İnsan hakları,
güvenlik, özgürlük ve eşitlik içinde insan olarak hayatlarımızı yaşamanın
imkanlarını ve yollarını göstermektedir.
İnsan hakları,
insanın doğal olarak sahip olduğu devredilemez haklardır. Hiçbir insan, insan
haklarından yoksun bırakılamaz. Hayat hakkı, mülkiyet hakkı, adil yargılanma
hakkı, ifade özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğü, işkence ve ayrımcılığa maruz
kalmama hakkı, sağlık hakkı, eğitim hakkı ve beslenme ve barınma hakkı temel
insan haklarıdır. İnsan hakları,
dünyanın her tarafında geçerli haklardır. İnsan hakları, sadece bir grubun sahip olduğu imtiyazlar
değildir. İnsan hakları, kadın-erkek, eğitimli-eğitimsiz, suçlu-suçsuz,
genç-yaşlı, Afrikalı-Avrupalı, kısacası
bütün insanların sahip olduğu haklardır. İnsan haklarında hiçbir şekilde
istisna yapılamaz. İnsan hakları, evrensel haklardır. İnsan hakları, yerel ve
kültürel bir ürün değildir. İnsan haklarında, kültürel görecelilik olmaz. İnsan
hakları, insan olduğumuzdan dolayı sahib olduğumuz evrensel ve doğal haklardır. İnsan hakları
perspektifi, ahlak, akıl ve insanlık
dışı bütün kültürlere, inançlara ve pratiklere karşı büyük bir meydan okumadır.
İnsan haklarını,
hukuk, ahlak ve akıl dışı bir şekilde değiştirecek bir güç yoktur. İnsan
haklarının kaynağı, insandır. İnsan hakları, keyfi bir şekilde yorumlanacak bir
değer değildir. İnsan hakları, insanın her şeyidir. İnsan haklarına, mutlak şekilde saygı göstermek herkesin
sorumluluğudur.
Bütün insanlar,
eşittirler. Eşit olduklarından dolayı bütün insanlar, insan haklarına eşit
olarak sahiptirler. Erkeğin, kadından daha fazla insan hakkına sahip olması
mümkün değildir. Kadın ve erkek, insan haklarına sahip olmak açısından
eşittirler. Kadın ve erkek, hiçbir şekilde insan haklarına
yabancılaştırılamazlar. Bütün kadınlar
ve erkekler, hayat, mülkiyet ve
mutluluğu arama hakkına sahiptirler.
İnsan hakları bilincine
sahip olmak, bir olgunlaşma hâlidir. İnsan hakları bilinci ve zihniyetinden
yoksun kişiler ve gruplar, her türlü hukuksuzluğu, ahlaksızlığı ve ahmaklığı
yapabilirler. Altı yaşındaki kızını evlendirecek kadar cehaletin, ahlaksızlığın
ve ahmaklığın dibinde debelenen kişilerin, grupların ve yapıların varlığı, insan
hakları bilincinden yoksun olmanın neden olacağı korkunç sonuçları
göstermektedir. İnsan hakları, insanı
esas alan ve akla dayanan bir aydınlanma tecrübesi sonucunda sahip olunabilecek
bir bilinci gerektirmektedir. Akıl ve ahlak yoksa, insan hakları da yoktur.
İnsan hakları, en
yüksek insani erdemlerdir. İnsan hakları ve insani erdemler birbirinden
kopartılamazlar. İnsan hakları, bir kurgu değildir. İnsan hakları, insanlığın
binlerce yıllık tecrübesi sonucunda kendisine dair keşfetmiş haklar manzumesidir.
İnsan hakları, insanın gerçeklikleridir. İnsan haklarını, bir kurguya veya
hayale indirgeyen yaklaşımlar, insanı ve insan haklarını birlikte
zayıflatmaktadırlar. İnsan haklarını güçlendirmek, insanı sahici anlamda
güçlendirmek demektir.
İnsan hakları,
evrensel bir insani perspektife dayanmaktadır. İnsan haklarını, belirli bir kültürel
perspektifin ürünü olarak görmek mümkün değildir. Otoriter, totaliter ve
fanatik ideolojiler ve inançlar, ahlaktan ve akıldan yoksun bir şekilde insan
haklarına saldırmakta ve ortadan kaldırmaktadırlar. Otoriteryanizmin ve
totaliteryanizmin bütün versiyonları, insan haklarına karşıdırlar. İnsanın
aklını kullanmaya ve kendini tanımaya başladığı modern dönemden itibaren insan,
hak, onur ve özgürlük sahibi bir varlık olduğunun farkına varmıştır. İnsan
hakları, insanlığın modern dönemde elde ettiği en büyük kazanımıdır. İnsan
haklarının korunması ve geliştirilmesi için insanlığın sürekli bir uyanıklık
hali içinde olması gerekmektedir.