Dolar (USD)
32.52
Euro (EUR)
34.54
Gram Altın
2494.06
BIST 100
9548.09
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

04 Eylül 2022

İnsan hakları vazgeçilemez evrensel bir değerdir

İnsanlık tarihi boyunca devam etmiş zayıf ile güçlü arasındaki savaşın amacı ve konusu, her zaman için insan hakları, bireyin temel hak ve özgürlükleri davası olmuştur.

Modern insan hakları düşüncesi, birey-devlet ilişkilerinde bireyi öncelikli olarak tercih eden ve devleti bireyin haklarını korumaya yönelik yaklaşıma dayanmaktadır.

Toplumsal yaşam içinde hiçbir olgu kendiliğinden ortaya çıkmamıştır. İnsan hakları gibi siyasal yönü bulunan ve ideolojik değerleri yoğun olarak barındıran kavramların ortaya çıkışı da uzun bir tarihsel sürece dayanmaktadır. Bu süreçte kavramlar ve olgular önce insanın düşünce dünyasında ortaya çıkmış sonra da ilke ve kurumlar halinde toplumda yer almıştır.

Bir hakkın insan hakkı olabilmesi için mutlaka hukuksal bir düzenlemeye konu olması gerekli değildir. İnsan hakları kavramı gerek ulusal gerekse uluslararası hukukta pozitif hukuka taşınamamış olan hakları da içermektedir. Varlıkları pozitif hukuktan bağımsız olup, geçerliliklerini, üstün bir ahlâki ilkeden almaktadır.

İnsan hakları, artık insan olmanın en temel şartı olarak kabul edilmektedir. Bu haklara sahip olmayan bir kişi, insan olma niteliği bakımından eksiktir. Düşünce özgürlüğü olmadığı için düşüncelerini açıklayamayan; inanç özgürlüğü olmadığı için istediği dine inanıp gereklerini yerine getiremeyen; mülkiyet hakkı olmadığı için çalışarak kazandıklarına sahip olamayan ve diğer birçok hakkı kullanamayan bir kişi, insan olma niteliğinden yoksundur. Bu yönüyle insan hakları, herkesin sahip olduğu, daha doğrusu sahip olması gereken bir değerdir

Benzer kavramlar olan ve öğretide kullanılan, “kamu hürriyetleri”, “temel hak ve özgürlükler”, “medenî haklar”, “vatandaş hakları” gibi kavramlardan, onları da içine alan daha geniş bir anlama sahiptir ve insan değerini korumayı, insanın maddî ve manevî varlığının bir bütün olarak geliştirilmesini, hayata geçmesini amaçlayan kurallar bütünü.

İnsan hakları çeşitli şekillerde sınıflandırılsa da aslında hep aynı amaca yönelmişlerdir ki o da insan onurunun korunmasıdır.

Aynı zamanda, insan hakları için düşünsel anlamda bir başlangıç noktası olduğu da kabul edilen insan onuru, insan kişiliğinin içeriğini oluşturmaktadır.

İnsan hakları; dil, din, ırk, cinsiyet vb. hiçbir ayrım gözetilmeksizin, bütün bireylerin yalnızca insan olmalarından dolayı, insanlık onurunun gereği olarak sahip olmaları gereken hakları ifade ederken, İşte bu noktada insan onurunun anlamının ve insan hakları ile ilgisinin ortaya konup belirlenmesi gerekmektedir.

İnsan hakları, insanın değerini koruyan haklardır. Buradaki “insanın değeri” kavramı, her şartta saygıyı hak eden bir insanî özü ifade etmektedir. İnsan onurundan söz etmek insanın en yüksek aklî ve ahlâkî değerlerin, dokunulmaz, kaybedilmez bir öz değerin sahibi olduğu demek değil midir? Bu bağlamda insan onuru, insanın, özü, öz değeri, doğasıdır. İnsanı diğer canlılardan ayıran, insanı tür olarak diğer varlıklar arasında özel bir yerinin olmasını sağlayan en önemli özelliktir bu.

Evet, Bir hakkın insan hakkı olabilmesi için mutlaka hukuksal bir düzenlemeye konu olması gerekli değildir. İnsan hakları kavramı gerek ulusal gerekse uluslararası hukukta pozitif hukuka taşınamamış olan hakları da içermektedir. Varlıkları pozitif hukuktan bağımsız olup, geçerliliklerini, üstün bir ahlâki ilkeden almaktadırlar.

Zira; Devletin varlık nedeni bireyin temel hak ve özgürlüklerini korumaktır. Bu yönüyle insan hakları bağlamında insan onurunun korunması Anayasa Hukuku’nun konusunu oluştururken diğer yönleriyle aynı zamanda bir uluslararası hukuk konusudur da.