Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
08 Kasım 2021

İnsan hakları, hukuktur, hakikattır!

İnsan hakları, insan olmamızdan dolayı doğal olarak sahip olduğumuz haklarımızdır. İnsan, haklarıyla insandır. Milliyet, etnisite, cinsiyet, ırk, kültür, din, mezhep, sınıf, renk, coğrafya ve kültür farklarının ötesinde bütün insanlar, doğal olarak insan haklarına sahiptirler. İnsan haklarını insana devlet, din, kimlik veya kültür gibi hiçbir otorite veya entite vermemiştir. İnsan doğal olarak insan haklarına sahip olduğu için, hiçbir otoritenin veya gücün insanı insan haklarından mahrum etmesi meşru değildir. İnsanın yaşam, mülkiyet, hürriyet, beslenme, çalışma, eğitim, sağlık, barınma, barış ve kalkınma hakkı vardır. İnsan hakları hayattır, hukuktur ve hakikattir. İnsan hakları, insana dair her şeyin idrak edilmesini, çalışılmasını ve geliştirilmesini gerekli kılmaktadır.

İnsan hakları, salt bir siyasal konu değildir. İnsan hakları, insan için teferruat değildir. İnsan için insan hakları, varoluşsal ve değersel nitelikte önemlidir. İnsan hakları alanında kapsayıcı ve klasik nitelikte bir çalışmanın sahibi olan Nezir Akyeşilmen, insan haklarının merkezinde ve çevresinde ahlak olduğunu veciz bir şekilde ortaya koymaktadır: “İnsan haklarının sivil, siyasi, ekonomik, sosyal, hukuki, tarihi ve dini boyutları vardır. Yani insan haklarının en ağır basan özelliği ahlaki/etik bir takım ilkeler olmasıdır. 10 Aralık 1948’de BM Genel Kurulu’nda kabul edilen Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi, kendi ifadesiyle, insanlığın ortak bir başarısıdır. Bu başarıyı sürdürebilmek ve bu evrensel ilkeleri bütün insanlara ve dünyanın her tarafına ulaştırabilmek insanlığın ortak ideali olmalıdır. Aksi takdirde insanlar, dünya savaşlarından çok daha büyük felaketlere tanıklık edebilirler. Zira, insan hakları ve adaletten yoksun bir dünya, insanın cehennemi olabilir ancak.” (N.Akyeşilmen, İnsan Hakları: Hukuku, Siyaseti ve Felsefesi, Ankara: Orion, 2021, s. 6). “İnsan hakları, siyasi, sivil, ekonomik, sosyal ve kültürel boyutları olan, ahlaki, doğal, hukuki ve manevi özellikler taşıyan ve insan onurunu korumayı hedefleyen haklardır” (Akyeşilmen, İnsan Hakları, s. 232). İnsan hakları, insanın aklı, adaleti ve ahlakıdır. İnsan hakları yoksa, insan yoktur diyebiliriz.

İnsan hakları, insanların özgür ve eşit bireyler olmalarını gerektirmektedir. İnsan, temel haklarıyla, ekonomik ve sosyal haklarıyla eşit ve özgür olmalıdır. Akyeşilmen, özgürlüğün ve eşitliğin yaşanması sayesinde insan haklarının bir realiteye dönüşebileceğinin altını çizmektedir (Akyeşilmen, İnsan Hakları, ss. 34-35). İnsan hakları paradigmasında özgürlük ve eşitliği birbirinden ayırmanın veya onları birbirine karşıt konumlandırmanın insan haklarının içini boşaltmak ve zayıflatmak anlamına geldiğini Akyeşilmen’in zikrettiğimiz çalışmasında öne çıkan önemli bir fikirdir.

Sahici anlamda insani nitelikte birey ve toplum olmanın yolu, insan haklarına saygı göstermekten, insan haklarını korumaktan ve insan haklarını uygulamaktan geçmektedir. Akyeşilmen, insan hakları sayesinde, hayatın, hukukun ve hakikatin hazzının yaşanabileceğini ifade etmektedir: “İnsan haklarından yoksun bir toplumun ve o toplumun bireylerinin, insan olmanın lezzetini, ve özgür olmanın değerini ve onurlu olmanın yüceliğini anlaması oldukça zordur. İnsanca ve insanlık onuruna yakışır bir yaşam için kendi haklarımız kadar diğer insanların da haklarını kutsal görmeli ve gerekli saygıyı göstermeliyiz. (Akyeşilmen, İnsan Hakları, s. 48)

Devletin ana görevi insan haklarını korumaktır. Despotizm ve zorbalığın olduğu yerde hukuksuzluk, keyfilik ve insan hakları ihlalleri ortaya çıkmaktadır. Direnme hakkının temel bir insan hakkı olduğunu formüle eden John Locke’un ilham kaynağının İbni Sina olduğunu ifade eden Akyeşilmen, İbni Sina’nın şu sözüne atıfta bulunmaktadır: “Zalim hükümdara karşı mücadele etmek lazımdır. Bu bir görevdir. Bunu yapmayan Müslüman’ın cezalandırılması gerekir. Zalim yöneticiye karşı mücadele etmek Allah’ın rızasını kazandırır” (Akyeşilmen, İnsan Hakları, s. 85).

İnsan hakları, insanın insanlığının ölçüsüdür. İnsan haklarına sahip çıkmak, insanlığın evrensel sorumluluğudur. İnsan haklarını “benimseme, özümseme ve uygulama noktasında nerde olduğumuzun” asıl mesele olduğunu ifade eden Akyeşilmen, “kimseden destek ve öncülük beklemeden insan olarak kendimizin insan haklarına sahip çıkmamız gerektiğinin” (Akyeşilmen, İnsan Hakları, s. 113) altını çizmektedir. İnsan haklarına sahip çıkmamız için insan haklarını sahici anlamda idrak etmeliyiz. Akyeşilmen’in çalışması, insan hakları konusunda ufkumuzu ve zihnimizi açan kapsamlı, nitelikli ve derinlikli bir eser olarak bize insan haklarını idrak etmenin imkanlarını sunmaktadır.