Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
13 Kasım 2020

İnsan, doğasız felaha erebilirmi?

Dünyanın en önemli sorunu iklim ve çevre sorunudur. Dünyanın ekolojik dengesinin bozulması, küresel ısınmanın artması, tarım ve orman alanlarının azalması, dünyanın insanlık için yaşanacak yer olmaktan çıkması anlamına gelmektedir. Doğanın korunması, insanlık için sahici anlamda bir beka sorunudur. Rant uğruna doğanın hoyratça ve barbarca talan edilmesi, insanlığı yok oluşa doğru sürüklemektedir.

Ağacı, canlıları ve ormanı korumak, günümüzün en önemli görevi haline gelmiştir. Karbon emisyonunu ancak mevcut orman alanlarımızı koruyarak ve yeni orman alanları oluşturarak dengeleyebiliriz. Sadece ağaç dikme kampanyaları yaparak, iklim kriziyle mücadele etmek ve ekolojik tahribatı önlemek artık mümkün değildir. Tarım ve orman alanlarımızı korumak, bizim en önemli kırmızı çizgimiz olmalıdır. Gerekçesi ne olursa olsun hiçbir şekilde orman ve tarım arazilerinin bozulmaması ve tahrip edilmesi gerekmektedir. Ağacı ve toprağı korumadığımız sürece, ülkemiz her geçen gün yaşanmaz bir yer haline gelecektir. İklim değişikliği ve ekolojik tahribat, herkesin önemsemesi ve öncelik vermesi gereken hayati bir sorun haline gelmiştir.

***

İklim değişikliği ve ekoloji, inanç ve maneviyat boyutumuzun ana konusudur. İnsanoğlu, olağanüstü güzel, verimli ve çeşitli olan gezegenimizin doğal yapısını korumadığı gibi, tahrip etmiştir. Doğanın tahrip edilmesi, kaçınılmaz bir şekilde insanlığın geleceğini tehlikeye sokan bir sonuç doğurmaktadır. Doğanın korunması ve gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak, inancın, ahlakın ve maneviyatın en asli özüdür.

Doğa, iklim, ağaç ve orman konusunda hepimizin birbirini uyarmaya, birbirimizin duyarlılığını arttırmaya ihtiyaç vardır. Ekolojik dengesini bozduğumuz dünyayı koruma görevimiz konusunda kendimizi kökten değiştirmeliyiz. Doğa, iklim ve ormanı koruyacak yeni bir hayat tarzını oluşturmadığımız sürece doğa ve iklim, canlıların nefes almasına imkan vermeyecek noktaya doğru gidecektir. Doğayı ve ormanı tahrip ederek kalkınmayı, tüketmeyi ve kazanmayı esas alan bütün uygulamalardan ve politikalardan vazgeçilmesi gerekmektedir. Bir politika ve proje uygulamaya sokulmadan önce doğanın tepkisinin ne olacağı sorusu üzerinde ciddiyetle ve derinlikli bir şekilde düşünülmelidir.

***

Ekolojik krizi ve iklim değişikliğini ciddiye almak, tüketim alışkanlıklarımızı, politik yapımızı ve ekonomik modellerimizi radikal bir şekilde sorgulamak ve değiştirmek anlamına gelmektedir. Diğer canlılarla birlikte yaşayabilmek için dünyayı yaşanabilir halde korumak şeklindeki ahlaki ve manevi sorumluluğunu insan yerine getirmedi. PR Düzeyinde kampanyalarla, insanın sanki sorumluluğunu yerine getiriyormuş gibi yapması, sorumsuzluk, ahlaksızlık ve maneviyatsızlıktan başka bir anlama gelmemektedir. Ekolojik sistemde bütün canlılar, insanlar, bitkiler, hayvanlar, su kaynakları, kısacası her şey ve herkes birbiriyle bağlantılı bir şekilde yaşıyordu. Ancak günümüzde insanın doğal sistemle bağı kopmuş, kendi çıkarları uğruna sorumsuzca doğayı yağmalamakta ve iklim dahil her şeyin bozulmasına yol açmaktadır. İnsanın doğayı, dünyayı ve hayatı koruma sorumluluğunun farkına yeniden varması gerekmektedir.

***

Bütün canlıların hayatına saygı, dinin, felsefenin, bilimin, ahlakın ve siyasetin temel değeridir. Dünyanın, hayatın ve doğanın mükemmelliğini ve güzelliğini, insanın canlılar alemi karşısında şefkatli ve sorumlu olarak yaşaması gerekliliğini ve diğer insanlarla yardımlaşarak hayatını dengeli, adil, ahlaki ve akli olarak yaşamasını yeniden idrak etmesi lazımdır. Doğanın tahrip olduğu bir durumda insanın mutlu olması, huzuru, barışı ve özgürlüğü bulması mümkün değildir. Doğa tahrip edildiği için bugün hayatımızdan adaletsizlikler, yıkımlar, çatışmalar, yoksulluk ve baskılar eksik olmamaktadır. Her türlü hukuksuzluk, keyfilik ve ahlaksızlık, doğayı tahrip ettiği gibi, doğayı tahrip eden her adımda hayatımızda hukuksuzluğun, esaretin, eşitsizliğin, sefaletin, cehaletin ve çatışmanın artmasına neden olmaktadır. Doğanın felahı, insanın felahıdır. Doğa olmadan insanın huzura ve esenliğe varacağı şeklindeki tehlikeli yanılsamadan ve yanılgıdan kurtulmalıyız.