İnsan, doğasız felaha erebilirmi?
Dünyanın en önemli sorunu iklim ve çevre sorunudur. Dünyanın
ekolojik dengesinin bozulması, küresel ısınmanın
artması, tarım ve orman alanlarının azalması, dünyanın insanlık için yaşanacak
yer olmaktan çıkması anlamına gelmektedir. Doğanın korunması, insanlık için
sahici anlamda bir beka sorunudur. Rant uğruna doğanın hoyratça ve barbarca
talan edilmesi, insanlığı yok oluşa doğru
sürüklemektedir.
Ağacı, canlıları ve ormanı korumak, günümüzün en önemli görevi haline gelmiştir.
Karbon emisyonunu ancak mevcut orman
alanlarımızı koruyarak ve yeni orman alanları
oluşturarak dengeleyebiliriz. Sadece ağaç dikme kampanyaları
yaparak, iklim kriziyle mücadele etmek
ve ekolojik tahribatı önlemek artık
mümkün değildir. Tarım ve orman alanlarımızı korumak, bizim en önemli kırmızı çizgimiz olmalıdır. Gerekçesi
ne olursa olsun hiçbir şekilde orman ve tarım arazilerinin bozulmaması ve tahrip edilmesi gerekmektedir.
Ağacı ve toprağı korumadığımız
sürece, ülkemiz her geçen gün yaşanmaz bir yer haline gelecektir. İklim değişikliği
ve ekolojik tahribat, herkesin
önemsemesi ve öncelik vermesi
gereken hayati bir sorun haline
gelmiştir.
***
İklim değişikliği ve ekoloji, inanç ve maneviyat boyutumuzun ana konusudur. İnsanoğlu, olağanüstü
güzel, verimli ve çeşitli olan
gezegenimizin doğal yapısını korumadığı gibi, tahrip etmiştir. Doğanın
tahrip edilmesi, kaçınılmaz bir şekilde
insanlığın geleceğini tehlikeye sokan
bir sonuç doğurmaktadır. Doğanın korunması ve gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak, inancın,
ahlakın ve maneviyatın en asli özüdür.
Doğa, iklim, ağaç ve orman konusunda hepimizin birbirini uyarmaya, birbirimizin duyarlılığını arttırmaya
ihtiyaç vardır. Ekolojik dengesini bozduğumuz
dünyayı koruma görevimiz konusunda
kendimizi kökten değiştirmeliyiz. Doğa, iklim ve ormanı koruyacak yeni
bir hayat tarzını oluşturmadığımız sürece doğa ve iklim, canlıların nefes almasına imkan vermeyecek
noktaya doğru gidecektir. Doğayı ve ormanı tahrip ederek kalkınmayı, tüketmeyi
ve kazanmayı esas alan bütün uygulamalardan ve politikalardan vazgeçilmesi
gerekmektedir. Bir politika ve proje uygulamaya sokulmadan önce
doğanın tepkisinin ne olacağı
sorusu üzerinde ciddiyetle ve derinlikli bir şekilde düşünülmelidir.
***
Ekolojik krizi ve iklim değişikliğini ciddiye
almak, tüketim alışkanlıklarımızı, politik yapımızı ve ekonomik modellerimizi
radikal bir şekilde sorgulamak ve değiştirmek anlamına gelmektedir. Diğer
canlılarla birlikte yaşayabilmek için
dünyayı yaşanabilir halde korumak
şeklindeki ahlaki ve manevi sorumluluğunu insan yerine getirmedi. PR Düzeyinde
kampanyalarla, insanın sanki sorumluluğunu
yerine getiriyormuş gibi yapması, sorumsuzluk, ahlaksızlık ve maneviyatsızlıktan
başka bir anlama gelmemektedir. Ekolojik sistemde bütün canlılar, insanlar,
bitkiler, hayvanlar, su kaynakları, kısacası her şey ve herkes birbiriyle bağlantılı
bir şekilde yaşıyordu. Ancak günümüzde
insanın doğal sistemle bağı kopmuş,
kendi çıkarları uğruna sorumsuzca doğayı
yağmalamakta ve iklim dahil her şeyin
bozulmasına yol açmaktadır. İnsanın
doğayı, dünyayı ve hayatı koruma sorumluluğunun farkına yeniden varması gerekmektedir.
***
Bütün canlıların hayatına saygı, dinin, felsefenin, bilimin, ahlakın ve siyasetin temel değeridir. Dünyanın, hayatın ve doğanın mükemmelliğini ve güzelliğini, insanın canlılar alemi karşısında şefkatli ve sorumlu olarak yaşaması gerekliliğini ve diğer insanlarla yardımlaşarak hayatını dengeli, adil, ahlaki ve akli olarak yaşamasını yeniden idrak etmesi lazımdır. Doğanın tahrip olduğu bir durumda insanın mutlu olması, huzuru, barışı ve özgürlüğü bulması mümkün değildir. Doğa tahrip edildiği için bugün hayatımızdan adaletsizlikler, yıkımlar, çatışmalar, yoksulluk ve baskılar eksik olmamaktadır. Her türlü hukuksuzluk, keyfilik ve ahlaksızlık, doğayı tahrip ettiği gibi, doğayı tahrip eden her adımda hayatımızda hukuksuzluğun, esaretin, eşitsizliğin, sefaletin, cehaletin ve çatışmanın artmasına neden olmaktadır. Doğanın felahı, insanın felahıdır. Doğa olmadan insanın huzura ve esenliğe varacağı şeklindeki tehlikeli yanılsamadan ve yanılgıdan kurtulmalıyız.