#inkilaptarihidersikaldirilsin
Okullarda zorunlu olarak okutulan İnkılap Tarihi derslerinin muhtevası, amaçları ve dersin işleniş biçimiyle ilgili olarak yine bu köşede bir yazı kaleme almıştım. Yazımı, bu dersle ilgili bir kampanya başlatmayı planlıyoruz diyerek bitirmiştim. Geçenlerde Liberal Türkiye adına bu dersin kaldırılması için bahsettiğim imza kampanyasını başlattık. İmzacılar arasında Atilla Yayla, Gülay Göktürk, Berat Özipek, Ekrem Saltık, Ceren Kenar, Murat Yılmaz, Cennet Uslu, Bengül Güngörmez, Adnan Küçük, Mehmet Ali İlkaya, Hasan Yücel Başdemir, Özlem Çağlar Yılmaz, Güldalı Coşkun, Nihat Kaya, Harun Kaban, Mine Atafırat, Hüsamettin Aslan, Ekin Gün, Mustafa Yaşar, Ahmet Duvarcı ve Ercüment Yıldırım gibi ülkenin saygın fikir adamları, yazarları, aktivistleri ve akademisyenleri yer almakta. Kampanyamız devam ediyor. İmzacı olarak kampanyamıza destek olmak isteyen tüm vicdanlı ve özgürlükçü insanlara açığız.
Neredeyse son on yıldır zihnimi Türkiye'deki eğitim sorunlarıyla meşgul ediyorum. Bilenler bilir, Milli Güvenlik Bilgisi ders kitabını bir TV Kanalında bölüm bölüm okumuş dönemin Taraf Gazetesi'nde de hem bu ders hakkında hem de andımızla ilgili ilaveten yazılar kaleme almıştım. O dönem andımızla ilgili bir de kampanya başlatmıştık. Çok şükür sesimizi duyan oldu da eğitim adına bu iki vahim sorundan kurtulmuş olduk. Bana göre eğitim sorunu denilince akla "çocukların bu yıl okula alışması için veliye düşen görevler" gelmiyor. Yüz binlerce eğitimcinin müdürlük makamı için koşuşturmaları da ilgi alanıma girmiyor. Çocukların ideolojik eğitim kıskacı altında ömürlerinin heba edilmesine gönlüm razı gelmediğinden sorunu bizzat eğitimin sahip olduğu zihniyette görüyorum. Bu yüzden bana göre eğitim sorunu; bir özgürlük ve demokrasi sorunudur. Çünkü ben bu ülkenin ayrımsız tüm çocuklarını seviyorum.
Milyonlarca öğrencinin yolunun zorunlu olarak eğitim kurumlarından geçtiği bir ülkede eğitimi finanse eden vergi mükellefleri olarak ideolojik eğitim sistemini eleştirmemiz ve eğitimin çoğulcu bir anlayışla işlev görmesini talep etmemiz kadar doğal bir şey olamaz. Ne yazık ki Türkiye'deki mevcut eğitim sistemi eski usul, tekçi bir anlayışla işlev görmektedir. Dolayısıyla eğitim sadece Kemalistlerin işine yaramaktadır. İnkılap Tarihi dersleri bunlardan sadece biri... Bu ders CHP'ye özel tahsis edilmiş bir ders gibi durmaktadır. Tek parti dönemini asr-ı saadet devriymiş gibi sunan bu dersin hem muhtevası hem de yanlı aktarılması pedagojik açıdan da birçok olumsuz sonuçlar doğurmaktadır.
CHP'nin 15.yıl dönümü vesilesiyle hazırlanan Şeref Kitabı'nda yazılanlar o tarihlerde bir liderin öğrencilerin zihin dünyasında nasıl algılandığını göstermesi açısından ibretliktir.Bakınız o dönemde öğrenciler duygu ve düşüncelerini hangi cümlelerle ifade etmişler.. "Ey Türkün yaratıcısı, Cümhuriyetin yapıcısı, kurucu ve koruyucusu! Sana yan bakacak bir göz, uzanacak bir el şunu bilsin kiu2026 Ey Büyük Ata! Ey Tanrının oğlu. On yedi milyon yetiştirdiğin, yokken varettiğin Türk gençliği senin ve yurdum için her vakit isteyerek canını vermiye hazırdır. Bir milleti şerefe, erkinliğe, saadete kavuşturan sade sevilmez ona tapılır. Biz de Atamıza öyle bağlıyız ve tapıyoruz. Vaktile Padişahlar varmış, UIusu onlar sözde idare edermiş. Halbuki onlar yüz yıllarca Türk Ulusunu esir gibi kullanmışlar, bilgisiz bırakmışlar, soymuşlar, parasız aç ve sefil koymuşlar. Ey gökteki melekler, siz de göklerden inin, Yılda bir borcumuzdur, Cümhuriyete tapmak.."Görüldüğü gibi bir hayli abartılı, milliyetçilik dozu yüksek ayrıca lideri kutsayan hatta tapınmaya vardıran duygu ve düşünceler.. Öğrencilerin bu tür ifadeler sarf etmesi, kendi varlıklarını liderlerine ve Türklüğe armağan etmeleri o dönem eğitim sisteminin temel amaçlarından biriydi. Şeref Kitabı'nda yazılanlar kadar olmasa da benzer örnekleri günümüz Türkiye'sinde de rastlamıyor muyuz?
Tek partili dönem, ideolojik yönlendirme ve güdümleme politikasının ders kitapları aracılığıyla yapıldığı bir dönem olmuştur. O dönem ders kitaplarının ulus devletçi bir anlayışla yazıldığını, katı bir milliyetçilik anlayışının kitaplar aracılığıyla verilerek tek bir renkten, ırktan, dinden, dilden ve mezhepten yeni bir ulusun inşası hedefleniyordu. Dolayısıyla farklı unsurlar dışlanmış ve ciddi bir asimilasyona tabi tutulmuşlardı. Ne var ki bu zihniyet elbette o dönem kadar olmasa da varlığını günümüz ders kitaplarında da devam ettirmektedir. Çünkü ders kitapların yazımında geçen hafta köşemde değindiğim MEB Temel Kanunu'nun genel amaçları hedeflenmektedir. Bu bakımdan hemen tüm ders kitaplarında hala resmi ideolojinin varlığını hissetmekteyiz. Bakınız İnkılap Tarihi ders kitabından size sadece iki örnek göstereyim.Biri Harf İnkılabı diğeri de Şapka İnkılabı ile ilgili.."Gazeteler, harf inkılabını destekleyerek eski harflerle yeni harfleri yan yana basmaya başladılar. Türk milleti bu yeni alfabeyi kısa zamanda benimsedi. Millet Mekteplerinin uygulaması Türk basınında cehaletle savaş ve tarihin ilk bilgi kültür seferberliği olarak nitelendirildi" şapka kanunundan ise "bölge halkı büyük bir içtenlikle Atatürk'ün yapmak istediği kılık kıyafet inkılabını benimsedi. Atatürk'ün Kastamonu'da verdiği mesajı iyi değerlendiren Türk milleti kısa sürede fes, sarık ve diğer başlıkları terk ederek kendiliğinden şapka giymeye başladı" Kitap o dönemde yapılan hemen tüm düzenlemeleri bu perspektifle ele alıyor.
Ancak tarihçiler bu tür inkılapların çok çetin geçtiğini de yazmaktadır. Bunun en acı örneği İskilipli Atıf Hoca'dır. Ne var ki bu isme ders kitaplarında rastlayamıyoruz. Ayrıca 60 darbesinin anlatıldığı kitaplarda da Adnan Menderes ismini göremiyoruz ve elbette rastlayamadığımız çok sayıda bilgi bulunmaktadır. Bakınız sağlıklı bir nesil, özgür bir toplum için bu mesele gerçekten mühim. Ayrıca "Yeni Türkiye" öyle sıradan basit bir slogan değil. Bu işin şakası yok. Sadece bu kitap üzerinden değil eğitim tüm unsurlarıyla özgürleştirilmeden yeni bir ülke inşa etmek zor.. Benden hatırlatması..
Kampanyamıza destek vermek isteyenler için link: http://inkilaptarihidersikaldirilsin.com/
twitter.com/sivildemokrat