Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
22 Temmuz 2024

​İngiliz ortadoğusu

Bölgemizde ne kadar acılı, kanlı, katliamlı sorun varsa hepsinin İngiliz ürünü olduğundan şüpheniz olmasın. Tıpkı Kıbrıs’ta Türkleri, Filistin’de Filistinlileri ikinci sınıf vatandaş yayıp Türkleri Rumların zulmüne, Filistinlileri de Siyonist apartehit, soykırımcı İsrail’in zulmüne teslim etmek gibi. Güney Afrika Mandela önderliğinde onlarca yıl süren İngiliz ırkçı ve soykırımcı rejimine karşı yürüttüğü mücadeleden sonra özgürlüğüne kavuşabilmişti.

İkinci dünya savaşı sonrasında çıkarlarını ABD üzerinden sürdüren Britanya Krallığı Kızıldeniz’de çıkarlarına halel gelmeye başladığında oyunu yeniden kurmak için harekete geçti. İsrail’in Gazze saldırıları bitmeden Kızıldeniz’de güvenlik olmak diyen Husilerin üzerine yine beslemeleri İsrail’i saldılar. İsrail’in bu saldırılarında Suudi Arabistan ve Mısır Hava Sahalarının kullanılması işi Müslüman-Yahudi veya Müslüman-Hristiyan, Müslüman-Gavur savaşı algısından çıkartarak güya ticaret yollarının güvenliği savaşı imajı oluşturuyor. Yani işgal savaşı değil ticaret savaşı yapıyoruz diyor.

İsrail’in Gazze’de bataklığa saplandığını gören Evangelistler (Hristiyan Siyonistler) ABD’de Soros destekli Biden’in daha fazla iktidarda kalamayacağını gördükleri için adım atmaya başladılar. Bu adım İngiltere’de hükümet değişikliği ile geldi. Yeni İngiliz hükümeti Brexit’te koptuğu Avrupa ile ilişkilerini sıfırlayarak yeniden yapılandırmak için hareket ederken bir yandan da BAE üzerinden Ortadoğu ve eski sömürgelerinde hakimiyetini perçinlemek için adımlar atmaya başladı. Dışişleri Bakanlığı’na David Lammy’in getirilmesi İngiltere’nin bölgede yeni bir hinlik peşinde olduğunun net bir göstergesi. Daha önce Kıbrıslılarla birlikte büyüdüğünü söyleyen Lammy aynı zamanda sıkı bir İsrail dostu.

Bugüne kadar olanları yok sayarak yeniden bağlan ve yeniden inşa et politikası güdeceğini belirten Lammy, Muhammed bin Zayed ve Mahmud Abbas hatta Gazze Kasabı Benyamin Netanyahu ile sıcak temasa geçmede gecikmedi. Lammy, egemen bir Filistin devletinin yanı sıra emniyetli bir İsrail’e ihtiyaç olduğundan dem vurarak, Gazze’de aylardır soykırım yapan İsrail’i sözüm ona insancıl hukuka uyma konusunda ikna ettiğini bunu da güçlü İngiliz diplomasisiyle yaptığını dünyaya anlatacak.

Yıllardır Husilere el altından destek veren İngiltere’nin Gazze savaşıyla kapanan Kızıldeniz’i güvenli kılabilmek için ABD’lilerle uyumlu olarak pozisyon değiştiriverdi. Husilere daha önce gerilla diyen İngiliz literatürü artık ‘İran destekli’ olarak tarif etmeye başladı.

Tam bu sırada Kral Charles’tan iki devletli çözüm açıklaması geldi.

İngiltere Kralı, "Hükümetim, Orta Doğu'da uzun vadeli barış ve güvenliğin sağlanması için üzerine düşeni yapacaktır. (Hükümetim) Uygulanabilir ve egemen Filistin devletinin yanı sıra güvenli ve emniyetli İsrail'i içeren iki devletli çözüme bağlıdır." Açıklamasını yaptı.

Dışişleri Bakanı David Lammy, Birleşmiş Milletler Filistinli Mülteciler Ajansı'na (UNRWA) sağlanan fonların yeniden sağlanacağını duyurdu. Lammy, , İngiltere'nin ajansa 21 milyon sterlin (27,1 milyon dolar) tutarında yeni fon sağlayacağını söyledi. İsrail’in Gazze saldırılarına başlamasıyla kesilen bu yardımların yeniden başlatılmasının sebebi acaba İsrail’i kurtaracak başka bir formül arayışımı?

Dün Bangladeş’in Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanımasını ABD tehdidiyle durduranların bugün Netanyahu’yu terörist ilan eden Pakistan’a neler yapmaya çalıştıklarını hesap edin. Netanyahu kendini terörist yaftasından kurtarmak için bir ABD Gezisi ayarladı. Salı Günü, Bunak başkan Biden ile görüşecek, görüşme suyu ısınan bir katille, başkanlıktan çekilen katil destekçisinin soykırıma ne kadar daha devam edeceklerini de gösterecek. ABD Kongresi soykırımcı, teröristi ayakta alkışladığında aklanmış olacak.

Sadece İngiltere değil bütün Avrupa, Trump’a hazırlanıyor. Trump’ın başkanlık kapıları MOSSAD suikastinin başarısız olmasıyla sonuna kadar açıldı. Avrupa’da güçlü bir lider olma hayalleri suya düşen Macron, Müslümanlarla mücadele ederek ayakta kalmaya çalışıyor. Öyle bir mücadele ki, İsraillilerin bile 7 Ekim saldırılarında MOSSAD’ın sivilleri öldürdüğünü bildikleri için soruşturma açılmasını engellerken, Macron, 7 Ekim’de İsrailliler Sivilleri öldürdü diyenleri hapse tıkmakla tehdit ediyor. Aynı Macron, Olimpiyatların açılışında 1942 Olimpiyatlarına dem vurarak, bugünkü Gazze soykırımının haklılığını anlatmaya çalışacak. Rusya’dan gelen boru hattına sabotaja bile ses çıkartamayan Almanya ise İngilizler gibi erken davranamasa bile, Trump sonrasında ne kadar ütüleceğinin hesabını yapıyor.

Bir yerde iki kişi kavga ediyorsa mutlaka ordan bir İngiliz geçmiştir deyişini göz önüne alarak, Suriye’de, Irak’ta, Kafkaslarda, Ortadoğu’da, Kıbrıs’ta oluşacak yeni gelişmelere karşı dikkatli olmamız gerekiyor vesselam….