Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
26 May 2018

İnfak ve açlığı ibadet sayan medeniyet

Tevhid Medeniyeti serlevhası ile maruf ve medar-ı iftiharımız olan İslam medeniyeti (civilisation değil, medeniyet) Resullerin (as) önderliğinde insanoğlunun binlerce yıllık yürüyüşünün yeku00fbnudur.

Yerleşik hayata geçen ilk muvahhidun, insanlığın ortak mirasını inancına uygun şekilde taşıyarak sonraki nesillere emanet etmiştir. Bizim sahip olduğumuz medeniyetin menbaı bura(da)dır.

Dini başka, dili farklı, meşrebi değişik, rengi ve ırkı ayrı ayrı olan milletleri, toplumları bir arada, sulh içinde tutan Tevhid Medeniyetinin son temsilcisi Osmanlı Devleti idi. Kimi araştırmacılar bu medeniyeti Selçuklu, Emevi ve son kertede Abbasilere kadar götürebilse de, doğrusu bu tespit sadece Kur'an ile müşerref Müslümanların geçmişten gelen mirasla yoğrularak kurdukları ilk medeniyettir.

Bu yazımızda medeniyet tarihini anlatacak değilim, lakin erdemli bir medeniyet inşa eden Osmanlı İmparatorluğu'nun Tevhid Medeniyetinin son temsilcisi olduğunu zikretmeden yazacaklarımı yeterince anlaşılır kılacağımı sanmıyorum.

Medeniyetler Çatışması dedikleri şeyin aslında İslam Medeniyeti ile Batı Uygarlığı (civilisation) arasındaki "denksizlik"ten kaynaklandığını söylememiz abartı sayılmamalıdır. Zira, Hristiyan Batı profanlaşan, teknoloji esiri ve bireyselleşmiş toplumu ile bir "uygarlık" sahibidir. Batı uygarlığı talan ve imhayı esas aldığı için güçlünün haklı olduğunu dayatır ve herkesi güçlünün iradesine teslim olmaya zorlar, Tevhid Medeniyetinde adalet ve merhamet esas alınır ve haklının güçlü olduğuna, dolayısıyla hakka teslim olmanın mecburiyetine inanılır. İşte adına "Medeniyetler Çatışması" dedikleri şey aslında hakkı üstün tutan Kadim Medeniyet ile gücü kutsayan Sömürgeci Uygarlık mücadelesidir.

Düşünebiliyor musunuz?

Sömürgeci, mandacı Batı'ya teslim olmayan Tevhid Medeniyetinin güçlü ülkesi Türkiye'ye 24 Haziran seçimleri öncesi yapacakları alçaklıklarla ekonomi üzerinden diz çöktürmek istiyorlar.

Peki, bu ilk saldırıları mı?

Hayır.

17/25 Aralık 2013'te FETÖ'nün yargı ve emniyet içindeki elemanları ile saldırdılar, başaramayınca, 15 Temmuz'da yine FETÖ'nün ordu içindeki hain elemanları ile saldırdılar. FETÖ, bu iki saldırıyla bu ülkeye yüz milyarlarca dolar zarar vermişti, lakin yine de FETÖ'nün ağababaları istediklerini alamamışlardı. Şimdi ise;

Ekonomik dengelerle oynayıp, Türk Lirasının değerini düşürerek vatandaşı zor durumda bırakmak istiyorlar. Böylece vatandaş da alım gücüm düşer diye endişe edecek ve yıllardır Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan'a verdiği desteği geri çekecek.

Öyle mi olacak?

Bilmedikleri ve asla anlayamayacakları bir gerçek var:

Bu millet sahip olduğu dünya malının en iyisinden infak etmeyi ibadet telakki eder,

Bu millet ihtiyacı olduğu halde infak etmeyi ibadet kabul eder,

Bu millet kazandığı malını bölüşmek suretiyle ibadet eder.

Keza, bu millet aç kalmayı yani orucu ibadet sayar; aç kalır, susuz kalır, 30 gün boyunca en sıcak günlerde seve seve kabul ettiği susuzluğu, açlığı ibadet sayıyor bu millet. Bu yüzden bu milleti açlıkla terbiye etmek mümkün değil.

Bakıyoruz, 24 Haziran için start verilir verilmez gece yarısı operasyonlarıyla ekonomimizde kırılganlıklar oluşturmaya çalışıyorlar. %7,4 ile dünyada en yüksek büyümenin yaşandığı ülkenin notları kredi derecelendirme kuruluşları tarafından olumsuz olarak açıklanıyor. İflas eden Yunanistan'ın notu olumlu, krizdeki İspanya, İtalya gibi ülkelerin kredi notları olumlu, ama her yıl daha çok büyüyen Türkiye'nin notu olumsuz oluyor.

Bakınız, savaşlardan sonra dağılan bir devlet olduğumuz halde kimsenin üzerimizde alacağı kalmamıştı. Kimseye borcumuzu silin dememiştik, kuruşuna kadar ödemelerimizi yaptığımızı bilen Haçlı kafanın şimdiki hedefi, (geçtiğimiz yıl %7,4 ile büyüyen Türkiye'nin kredi notlarını eksiye düşürmek suretiyle) Ak Parti ve Sayın Erdoğan'dır.

Bu millet bu oyunları biliyor,

Bu millet bu operasyonların geleceğini 2 yıldır bekliyordu. Gezi süreci ile başlayan operasyonların hedefinde ekonomimizin olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla bu milletin açlıkla terbiye edilmesinin imkanı yoktur.