"İneklere Tuvalet Eğitimi!.."
Uzun yıllar önce…
Hukukçu-Yazar Selami Çekmegil
Ağabey’in Oğlu Merhum Peyami Çekmegil, “Allah
aşkına, ineklere sahip çıkalım!” diyerek karşılamıştı bizi.
“Hayırdır,
Peyami Bey, bu inek muhabbeti de nereden çıktı?” diye sormamız üzerine de şunları
söylemişti:
“Görmüşsündür, sokakta süt
satışı yasaklanıyor!..
Bu büyük bir ‘hata’dır!..
Biz, sokakta satılan süt ile
büyüdük.
Annelerimiz sütü kaynatırdı, mis
gibi içerdik.
Şimdilerde, bu ‘pastörize kutu’
baskısıyla, kamyonla, kamyonetle süt satışını yasaklıyorlar.
Bilirsin, şehirlerin etrafında ‘hâlâ’
hayvancılık yapılıyor.
Sokakta süt satanlar,
hayvancılık yapanların sütlerini toplayarak kapımıza getiriyor.
Sokakta süt satışının
yasaklanınca, sütünü satma imkânı kalmayan vatandaş baktığı inekleri keser.
İnek kesilince nesil kurur!..
Doğurgan bir canlının kesilmesi,
neslin kurutulması anlamına gelir! Bir vakit gelecek, hayvancılık bitecek!
Kültür bitecek!
Aile bitecek!
Bunu yazmalısın!”
*
Konu önce fazla ilgimi çekmedi.
Sonra, baktım, hakikaten de “pastörize lobisi”nin de etkisi ile
böyle adımlar atılıyor.
“İneklere
sahip çıkalım!”
diye yazdım.
Bazı vatandaşlar, “Kutu ile süt daha sağlıklı, adamın ne
getirdiğini nereden bileceksin?” yollu ifadelerle, “hijyen” tarafından itiraz ettiler.
Ben de…
“Benim
çocukluğumda her hafta süt aldığımız bir amca vardı. Arabasıyla getirirdi ve
biz de sütümüzü alıp kaynatırdık. Hiç de sıkıntı olmazdı. Esasında, tabiatı
bozulmuş sütlerden endişe etmek lâzım!” muhtevalı karşılıklar verdim ama ne fayda.
Yasak geldi.
Sonrasında, “Orta ve büyük çaplı
işletmeler çiğ süt satacak elbet!” filan dendi.
Orta ve büyük balıklar, küçük
balıkların çoğunu ham yaptı!..
Birkaç küçük balık, kayaların
altına saklanıp hayatta kalmayı başardı!
*
Bizi “ineklerimizi bekleyen tehlikelere karşı” uyaran Rahmetli Peyami Çekmegil
bugün hayatta olsaydı, önümüze düşen “acayip”
haberler hakkında ne derdi acaba?
Malûm, gündemde bir “küresel
ısınma muhabbeti” var.
İşin “ineklere” bakan tarafına dair haberlerden birine Euronews’te
rastladım.
Haberin başlığı çok dikkat
çekici:
“İneklere
tuvalet eğitimi vermek, çevre kirliliği ile mücadeleye katkı sağlayabilir mi?”
Buyur burdan yak!..
Yok, yakma!..
Sakın!..
Habere bak:
“İneklere
tuvalet eğitimi!..”
Okumaya devam edelim hele:
“Almanya’da
küresel ısınmayla ilgili bir araştırma projesi kapsamında ineklere tuvalet
eğitimi...
Eğitim
kapsamında ödül ve ceza kuralı uygulanarak ineklere idrarlarını belli bir
bölgede yapma talimatı verildi. Bu bölgede ineklere dışkılamaları yasaklandı!”
Haberde, çok iddialı ifadeler
var.
Asit yağmuruna bile sebep
oluyormuş, bizim inekler!..
Biz, “Saçma sapan mevzular!”
diyoruz da…
Bazıları,
“Ne
var yani, inekler de tuvaletlerini nereye yapacaklarını öğrensinler! Kediler
öğrenmiyor mu yani? Küremiz bu ineklerin ineklikleri yüzünden ısınsın mı?” diyerek karşı çıkabilir.
Büyük insan, saygın aşıcı, mümtaz
şahsiyet Bill Gates ne demişti?
“Küresel
ısınmadaki paylarından dolayı ineklerin çıkarttığı gazlar dünyanın en önemli
sorunlarından biridir!”
İnekler, geğirirken ve af
edersiniz gaz çıkartırken küresel ısınmaya sebep oluyorlarmış!
Bill Gates, bizim için endişe
ediyor!
İnsanlık için endişe ediyor!
Onun için de…
Eşi Melinda Gates ile birlikte
yazdığı ve geğiren, gaz çıkartan inekleri
“küresel ısınma”dan sorumlu
tuttuğu mektupta, “tarımsal faaliyetler”
tamamını hedef alıyor!.
Hesaplamalarına göre, sera
gazlarının yüzde 24’ünü tarımsal faaliyetlerin oluşturuyormuş!..
İnce hesaplar!
*
Yaaa, Merhum Peyami Çekmegil Kardeşim’in aziz
hatırası…
Bir vakitler ne
çok gariban tavuk itlaf edilmişti değil mi?..
Bir de “deli dana” mevzuu vardı.
“Domuz gribi” de dengeleyici unsur!..
*
Rahmetli Peyami Çekmegil yaşasaydı,
“Bu ‘plandemi’yi
kurgulayan ‘Global Resetçiler’ günün birinde kurban kesmeyi yasaklamaya,
yasaklatmaya kalkışır!” diyebilirdi..
“Birden bire olmaz tabii bu işler!” kaydını düştükten
sonra şöyle devam edebilirdi:
“Bakmışsınız, yeni bir ‘Wuhan’ bulunmuş!..
İneklerden bir hastalık yayılır olmuş!..
Bizler de, ‘Eeee, sağlık işi bu, inekleri itlaf edelim’
türküsünü söylemeye başlamışız!..”
*
Unutmadan…
“Yabancı
isimli” yerli (!) kanallarımızdan birinde, çarpıcı bir “inek karşıtı, yapay et yandaşı”
habere rastladım.
O haberi, Rahmetli Peyami Çekmegil Kardeşimiz de
seyretseydi, mutlaka “Var bu işin içinde
bir iş!” derdi.
Ben de…
“Kedidir Peyami Kardeşim, Kedi!” derdim.
Bacanak Filmi’ndeki
gibi…
“Kedidir kedi!”