Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
08 Eylül 2021

İnat ve sanat

İnat hakta kullanılırsa iyidir, insana azim ve gayret katar. İnadı nerede kullanabiliriz? Söyleyeyim: Kötülüğe inat iyilik. Şeytana inat rahmet. Yabancılaşmaya inat öze dönüş. Bozulmaya inat yerli ve millî bakış. Küfre inat iman. Kaosa inat huzur. Karanlığa inat aydınlık. Cehalete inat bilim. İhanete inat sadakat. Cehalete inat marifet. Zulme inat direniş. Yalana inat hakikat. Vesayete inat demokrasi. Darbeye inat hürriyet. Nifaka inat dayanışma. Gaflete inat uyanış. Tembelliğe inat çalışma. Cimriliğe inat cömertlik. Husumete inat muhabbet. Kine inat af. Öfkeye inat tebessüm. Nefse inat ibadet. Bunalıma inat ezan. Emperyalizme inat birlik. Irkçılığa inat kardeşlik. Sömürüye inat paylaşım. Savaşa inat barış. Düşmanlığa inat merhamet. Bedduaya inat dua.

Sorulabilir: “Nerden geldik bu ‘inat’ kelimesine?” Söyleyeyim:İtiraf ederim ki, ‘inat’ kavramı üzerinde düşünmeme, son günlerde yaptığı parlak konuşma ile gündeme oturan ve medyanın biricik malzemesi olan Cihat Tamer vesile oldu. Bu yazımı ona borçluyum. Aslında sosyal medya hesabımda kendisine mektup yazmış ve teşekkürümü iletmiştim. Ama sanırım görmedi. Salgın dolayısıyla, etraf toz duman olduğu için fark etmemiştir. Yoksa mektubuma ‘inadına’ cevap verirdi. Tahminim o da benim gibi gazeteyi bayiden almayı sevenlerdendir. Onun için hesabımdan yazdığım satırları, burada paylaşıyorum. Umulur ki, görür, okur ve düşünür. Gelelim mektuba:

“Bay Cihat Tamer, duydum ki ‘Bu ülkeyi 70 senedir din bağımlısı hükümetler yönetiyor. Ama ona rağmen 70 senedir inadına tiyatro yapıyoruz biz.’demişsin. Bravo! Çok doğru. Olağanüstü, keskin bir duruş sergiliyorsun, kutluyorum. Zaten bütün sağcı, milliyetçi, muhafazakâr hükümetlerin 1950’den beri tek derdi şuydu: ‘Nasıl olur da tiyatrocuları işsiz bırakırız.’ Ama başaramadılar! O hükümetler fabrika açmadı, baraj kurmadı; yol, köprü, havaalanı yapmadı. Hep tiyatrolarla uğraştılar. Buna rağmen sizi susturamadılar. Ne büyük bir direnç ve başarı! Aslında bu hükümetleri seçenleri de cezalandırmak gerek değil mi? Hatta oy kullandırtmamak lazım. Çünkü hep yanlış siyasetçileri destekliyorlar sana göre.Aklıma şöyle bir fikir geldi. Bence seçime, sandığa, demokrasiye gerek yok artık. Herkes sana danışsın, ‘Oyumu, kime vereyim?’ diye sorsun. Sen onlara yol yordam göster lütfen, olur mu? Böylece seçim masrafına da gerek kalmaz. Ülke büyük bir gaileden kurtulur. Ben 2023 seçimlerinde sana danışmayı düşünüyorum, umarım yardımcı olursun Bay Cihat Tamer! Müthiş açıklamalarının ikinci bölümünde baltayı biraz taşa vurmuşsun. Önce şunu merak ettim. Hayrola artık öbür taraftan haberler mi almaya başladın? Baksana ahirette neler olup bittiğini görüyor, seziyormuşsun. Maşallah! Bana bunun ince sırrını söylersen sevinirim, aramızda kalacak söz! Öbür tarafta kurulacak çilingir sofrasında kafayı çekenler arasına rahmetli Münir Özkul’u da eklemişsin. Çok ayıp! İşte bunu sana yakıştıramadım. Merhum ‘Mahmut Hoca’ile evinde son görüşen gazetecilerden biri benim. Ahir ömründe içkiye tövbe etmişti ve tasavvuf yoluna girmişti. Öbür tarafta tövbesini bozduğunu nasıl öğrendin? Merakımı çeken husus bu! Öte yandan dün seni yakından tanıyan birisi şöyle dedi: ‘Cihat aslında solcu, sosyalist falan değil. Geçenlerde muhafazakâr bir televizyona, eski Ramazanları çok özlediğini, çocukken oruç tutmayı sevdiğini açıklamıştı. Galiba sanat çalışmalarındaki düşüşünü fark etti. Bu tip sivri açıklamalarda gündeme gelmek istedi.’ Tabii bunu söyleyen kişi, kıskanç ve kötü niyetli biri olmalı! Sanatının nesi var canım? Bu arada bir tavsiyem şu: Adın çok ‘dinci’ olmasa da biraz ‘dinî’ bir hava taşıyor. Yerinde olsam onu hemen değiştirir şöyle ‘çağdaş’, ‘lâdinî’ bir isim alırım. Tabii bu benim görüşüm, takdir senin. Yaşasın sanat! İnadına tiyatro!”

Mektup büyük ilgi gördü. Dördüncü mizah kitabı Tebessüm Hakkımız’ı yazmış bir emekli muharrir olarak olaya biraz nükteli bakmak istedim. Edebiyat ve tiyatro kardeş sanatlar değil mi? Bir edebiyatçıdan bir tiyatrocuya şöyle neşeli ve iğneli birkaç satır karaladım. Cereyan eden hadiseye biraz da esprili tarafıyla bakmak gerekiyor. Yoksa hayat çekilmez olur.Şaka bir yana, başta tiyatro camiası olmak üzere toplum, Tamer’den ‘özür’ bekliyor. Bunu yapmak zor değil. Darülbedayi’ dengelen güzel bir gelenek var. Oyun biter, sanatçılar sahnede seyirciyi selamlarken, “Sürç-ü lisan ettikse affola!”derler. Tamer’in bu sözü, şöyle kullanması umulur: “Sürç-ü lisan ettim ey halkım,affola!”