İnancın düşüncede metafizikleşmesi
İnanç hem bir motivasyon sağlama hem de fenomenal dünyanın metafiziğini sağlama bağlamında anlamlı ve önemlidir. Modernite çağının başından bu yana yaşadığımız temel sorun, inancın ya da din veya Tanrı’nın konumuna dairdir.
Modernlik Ortaçağ kilise
düzeninin içinden sancılı bir şekilde çıktığından yeni dünyayı inşa ederken
kiliseye ciddi eleştiriler getirerek yükseldi. Belki ilk başlarda (kilisenin
hakimiyeti bir müddet daha devam ettiği için belki) Tanrı ya da inanç ile
direkt bağını koparmadı. Fakat sonraki süreçte modernite kurumsallaştığı oranda
dine yönelik rezervlerini artırdı. Özellikle 20. Yüzyıl boyunca bu rezervlerin
gündelik hayatta olumsuz karşılıkları tecrübe edilmiştir.
Modernlik burada iki
önemli şeyi gerçekleştirmiştir. Birincisi, fenomenal dünyanın bilgisini elde
üzere metafizik spekülasyonlardan uzaklaşılması gerektiğini söylemiştir. Bu
bağlamda bilgide kesinlik arayışı hızlanmıştı. Nitekim Kant’tan Comte’a kadar
bilgide kesinlik bütün bilim alanlarında temel arayışların odak noktasını
oluşturmuştur. Bu arayış neticede fenomenal dünyanın bilgisini elde etme
noktasında başarılar yakalarken, bugün gelinen noktada giderek hegemonyacı,
sömürgeci, tüketimci ve geride kalanların borçlanması üzerine dayalı bir dünya
yaratmıştır.
Müslümanlar en başından
itibaren modernite karşısında ikircikli bir tavra sahip oldular. İlkin,
modernite karşısında yenilmeleri ve daha önce “küffar” dedikleri ülkeler
tarafından gerçekleştirildiği için karşıt bir tavır aldılar. Bu karşıt
tavırlarını büyüten ise, modernliğin totaliter vasfı çerçevesinde müslüman
toplumlara yaptığı baskı, sömürü ve işgallerdi. İkinci tavır ise, modernliğin
inşa ettiği bu dünya karşısında duyulan hayranlık. Aslında müslümanların karşıt
söylemlerinin arkasında da işleyen hayranlık, bir müddet sonra batılılar gibi
yaşamak talebinin gerçekliğe dönüştüğü bugünlerde daha da netleşmiştir.
Doğrusu modernlikle
karşılaşan Osmanlı döneminde aydınlar, buna dair ciddi tartışmalar yapmaya
başlamışlardır. O günlerdeki gazete ve dergiler tarandığında, modernlik
tartışmalarının bugünden çok daha ciddi olarak yapıldığını söylemek mümkündür.
Hatta tartışılan konuların içeriği itibarıyla bugün fazla bir mesafe
alınamadığını da esefle müşahede etmekteyiz. En azından gerçeklerden kopmadan
yapılan tartışmalar önemliydi.
Dolayısıyla şu anda
fenomenal dünyadaki (fizik ve sosyal bilimler) başarısızlığını, metafizik ve
inanç alanındaki argümanlarla kapatmaya çalışmaktadır. İşin ilginç tarafı,
metafizik ve inanç söylemleri bir kere devreye girdiği zaman, metafiziğin
rasyonel karşılıklarına bakılmadığı için bu söylemlerin kendilerini doğrulama
kapasiteleri yüksektir. Çünkü meselenin hem tersi hem de yüzünü
kullanmaktadırlar. Böyle olunca rasyonel tartışmalar gerçekleştirilmeden
metafizik söylemlerin dışlayıcı kavramsallaştırmaları devreye girmektedir.
Dolayısıyla metafiziğin üzerimize çökme tehlikesiyle karşı karşıyayız.