İnanç terapisi
İnançlı olmak ve ibadet etmenin endişe ve sıkıntıyla baş etmeye, alkol ve uyuşturucu bağımlılığın-dan korunmaya yarayan güçlü birer dayanak olduğu anlaşıldı.
Allah inancı olan kişilerin stres ve yalnızlıkları
hafiflemekte, psikiyatrik yakınmaları azalmaktadır. İnançlı olan kendini yalnız hissetmez,
dünyada bulunmasının bir hikmeti olduğunu bilir ve yaptığı zerre kadar iyiliğin
de kötülüğün de karşılıksız kalmayacağına inanır.
Dua etmekle kişi Yaradan’la iletişime girmektedir.
Böylelikle problemlerini ve isteklerini bildirmekte, bu da kişiyi rahatlatmakta
ve terapi etkisi yapmaktadır. Bir hastam “Dua etmeyi terapistle konuşma-ya
benzetiyorum, özellikle yüreğimin ve ruhumun derinliklerindeki şeyleri, en dibe
itip inkâr ettiğim konuları ifşa ettiğim zamanlar bunu daha yoğun olarak
hissediyorum.” demişti.
Yeni evli bir çiftin vefat eden tek çocukları için
kederlerini de Allah inancı hafifletiyordu.“Onu bize veren Rabbim, alan da
Rabbim. Sığınacak başka kimimiz var? Ne
diyebiliriz ki?” diye durumlarını izah ediyorlardı. “O yavrumuz direkt cennete
gidecektir. İnşallah iyi bir kul olur, biz de onun yanına gider ve yavrumuzla cennette
buluşuruz” diye ekliyorlardı.
İnançlı olan ve ibadet edenler; uyuşturucu ve alkol
kullanmaktan uzak oluyor, psikiyatrik hastalıklara daha az yakalanıyorlar.
İbadetle birlikte sosyalleşme de artıyor, Alzheimer riski düşüyor. ABD’de
yapılan bir başka araştırma ise ibadet edenlerin kendilerini etmeyenlere oranla
daha iyi hissettikleri-ni gösterdi.
İnanma ve ibadet elbette ahirette karşılığını bulacaktır.
Ancak yaşadığımız dünyada da bize sağlık ve mutluluk verecektir.