Dolar (USD)
34.75
Euro (EUR)
36.55
Gram Altın
2949.05
BIST 100
9880.41
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
14 Mart 2024

​İnanç meselesi

RAMAZAN-I ŞERİF’in, 2024’ü onurlandırdığı günlere kavuştuk çok şükür. Nefsimizi az yiyerek, az uyuyarak ve az konuşarak dizginleme dönemindeyiz. Gözlerimizi haramdan koruyarak, ellerimizi harama uzatmayarak, kulaklarımızı harama tıkayarak ve ayaklarımızı harama gitmeyerek, orucu HER AZAMIZLA tutma babındayız bir bakıma. Yani buna her an Rabbimizin huzurunda olduğunu hissetmek, mağdurların acısını paylaşmak, hak uğruna mücadele etmek, hırs, kıskaçlık, kötü söz ve yalandan kurtulmak için, “BÜYÜK BİR FIRSAT” demek de mümkün. İşte bu yönüyle düşündüğümüzde, BAĞIMSIZLIĞIMIZIN SEMBOLÜ OLAN ORUÇLARIMIZIN; “Allah’tan (CC) başka ilah olmadığını, bizlerinde ancak O’na kulluk edeceğimizi, Hz. Muhammed’in (SAV) de O’nun kulu ve son elçisi olduğunu”, tüm cihana ilan etmek manasına geldiğini de hatırlatmakta yarar var. O yüzden İyi insan, iyi birer Müslüman olmak adına, Ramazan ayını bir “MANEVİ TATBİKAT “şeklinde değerlendirmek hiçte ütopik sayılmaz. Çünkü bu aydaki manevi kazanımlarımızın, bir sonraki Ramazan’a kadar bizleri MENZİLDE TUTMASI elzemdir. Keza sevgili Peygamberimizin; “Kim yalan konuşmayı ve yalan/dolanla iş yapmayı terk etmezse, Allah o kimsenin yemesini, içmesini bırakmasına kıymet vermez." hadisi üzerine fazla söze hacet kalmıyor.

Tabi ki bu ulvi yolda bizleri baltalamaya çalışacak yahut saygı göstermeyecek, bir takım abukluklarla karşılaşmamız gayet doğaldır. Mesela kimisi "aman oruç tutma, şöyle olursun!” derken, kimisi de “sakın paranı verme, fakir düşersin!” telkininde bulunabilir umarsızca. Lakin buna karşın İslâm’ın mealen; "sadaka ver, zekât ver, hayır yap, Allah kat be kat fazlasını verir" yaklaşımı sır olmaktan çıkıştır. Diğer yandan birçok hastalığın şifasında, oruç olduğu bilimsel normlarla ispatlandığı üzere, Peygamberimizin; “ORUÇ TUTUNUZ, SIHHAT BULUNUZ” müjdesini de kesinlikle yadsıyamayız. Peki, Siyonistlerin nispet edercesine Gazze katliamını sürdürmesine ve gözümüzün içine baka baka yiyip içen, hatta utanmazca “rakı resmi paylaşan” ahlak budalalarını ne yapacağız? “ALLAH ISLAH ETSİN” demekten başka, bir şey diyemeyeceğimiz kesin. Öyle ki onlar, kendi NASİPSİZLİKLERİNE yansınlar yeter. Fakat Gazze’de insana yaşama hakkı tanımıysan zalimlerle, her platformda mücadele etmenin, her MÜSLÜMANIN ŞİARI olduğunu unutmamak şart. Bunun içinse gerek boykot konusunun, gerek protesto hususunun, gerekse de yardım gönderme gayretlerinin, öncelikli vazifelerimiz arasında biçimlendiğini bilmemiz gerekiyor.

Hülasa bu Ramazan, kendimizi tekrar “çek edeceğimiz” bir tefekkür imkânı var önümüzde. Ve İnanın hiç de zor değil. Yalnızca biraz İSTEMEK ve O İSTİKAMETTE İLERLEMEK kâfi. Böylelikle aldanmamak, kanmamak, algısal operasyonlara yem olmamak şöyle dursun, üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir şeyin kalmayacağı da şüphesiz. O nedenle sakın “seçim öncesi afilli sözlerle camiden çıkmayanların, seçimi kazanınca rakı balık kutlamasına” aldanmayın… Baraj, santral yapmayın ama elektrik ucuz olsun; uçağa binelim ama havaalanı olmasın; trafikte rahatça araba sürelim ama yollar yapılmasın; kiralar ucuzlasın ama ev yapılmasın; maden çıkarmayalım ama ülkemiz zengin olsun; depremde evler yıkılmasın ama kentsel dönüşüm olmasın; SİHA/İHA yapmayalım ama güçlü olalım; terörle mücadele etmeyelim ama ülkede bomba patlamasın zihniyetindekileri de düşünüp kafanızı yormayın! Kaldı ki bizler MİLLİ ve MANEVİ değerlerimizi kuşanıp bu uğurda geleceğimizi inşa ettikçe, dünyanın GİDİŞATINI DEĞİŞTİRECEĞİMİZ muhakkaktır. Elbette o nispette de AHİRETTE KAZANACAĞIMIZ açık. Nitekim dört gün sonra yıldönümünü idrak edeceğimiz Çanakkale Destanı, bunun en bariz ispatı konumunda seyrediyor. Yoksa Seyit Onbaşı’ya tonlarca ağırlıktaki mermiyi taşıtan, Mehmet Çavuş’a bir kürek ile düşmana meydan okutan ve Onbeş’lileri gözünü kırpmadan vatan savunmasına gönderen şeyin, bu İNANÇ olduğunu kim inkâr edebilir ki?