İnadına İslam kardeşliği
Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Mısır ve İngiltere yapımı bir dizi film yayımlanmaya başladı. Dizinin tek bir maksadı var. Osmanlı’yı kötülemek, tarihini karalamak.
Neden?
Cevap çok basit Türklerin uyanışını engellemek. Osmanlı’nın tarihteki misyonuna günümüz Türkiye’sinin sahip çıkmasına mani olmak.
Zannımca CHP merkezli kumpas dedikodularını bırakıp birazda dünyadaki gelişmeler üzerinde dursak çok isabetli bir davranış sergilemiş oluruz. Hele hele İslami hassasiyeti olanların gündelik siyasetin karanlık dehlizlerinde bu denli boğulması hiçte hayra alamet değil.
BAE, Suudi Arabistan ve Mısır; üçü de dünyanın en alçak, en rezil, en ahlaksız en ikiyüzlü rejimi… İngiltere’nin ise ilk Cihan Harbi öncesinden beri “Hilafet” kurumu hakkında ne düşündüğü herkesin bildiği sır. Amaç Müslümanların birliğini engellemek.
İşbirlikçileri ile birlikte yine Osmanlı’ya cephe açarak saldırıyor.
Kendi elçiliğinde cinayet işleyen Suudi rejimi, halkını meydanlarda kurşunlayarak katleden Sisi diktatörü… Batı bunları hiç eleştiriyor mu? Aksine, onlarla iş tutarken helvadan putlarını pişkince yemekle meşgul.
Özgürlükler, insan hakları, hukukun üstünlüğü, demokrasi… Bizdeki ağzı açıkların geçmişlerinden nefret etmesi için kullanışlı birer aparat. İşbirlikçileri söz konusu olunca kürenin etrafında dans ile geçiştirilen, Batının basit geçimlikleri.
Sakın ha! Bu değerleri küçümseyelim demiyorum. Sadece taklit etmeyelim, inşa edelim diyorum. Çünkü bir asırlık taklit bizde zaten yeterince kişilik zedelenmesi hâsıl etti. Ziyadesine gerek yok.
Evet, neden Osmanlı? Osmanlı’nın neden bu kadar çok düşmanı var? Hem yurt içinde hem de dışında.
Çok basit! Osmanlı Batı’nın sömürüsüne karşı doğuda dikilmiş bir kale idi de ondan. Osmanlı yıkılmalı, Müslümanlar parçalanmalı, aralarına yapay sınırlar çizilmeli, birbirlerine düşman edilmeli, bir taraftan zenginliklerini götürürken bıraktıkları küçük payı da silah satarak Batı geri almalıydı.
Oh ne güzel çark!
Daha acısı bu coğrafyanın halkları dünya üzerinde dönen dolapların farkına varmamalı idi. Onlar bambaşka gündemler ile oyalanmalı idi.
Bir gün Ankara ziyaretimde Kızılay’da Kurtuba kitap- kahve evinde dostlar Ramazan Topraklı, Ömür Çelikdönmez, Şükrü Küçüköner ve Musa Öztürk ile sohbet ederken o gün tanıdığım hemşerim Oğuz Şenel bana bir kitap hediye etmişti. Petrol Savaşının Gizli Tarihi. Yazarı Antoine Zıschka. Maalesef ben bu kitabı henüz okumadan Oğuz Şenel Bey’in rahmetli olduğu haberini aldım.
Kitabı okuyunca anladım ki geçen yüzyılda çok acımasız petrol savaşları yaşanmış. Kirli savaşın iki cephesi var: İlki Batı- Batı dışı ülkeler; ikincisi ise Batının içerisindeki çıkar savaşları.
Maalesef bizler, uzunluk ve ağırlık ölçüleri birimleri, takvim ve şapka devrimi gibi işlerle meşgulken Batılı güçler “petrol” uğruna her türlü kozu oynuyormuş. Mesela Orta Amerika’nın petrol çıkan bütün ülkelerinde ihtilaller çıkarılmış. Hatta Meksika’da ki çıkar çatışması nedeni ile 1921’de İngiltere ile Amerika arasında savaş çıkmasına ramak kalmış. Mazlum ülkelerde çıkarılan iç savaşlarda silah getiren gemiler petrol yükleyip İngiltere ve Amerika’ya dönüyorlarmış.
İşte Batı budur! Silah getirir, zenginliğini götürür. Medeniyetinin, endüstrisinin ve dünya hâkimiyetinin altında yatan “çirkin surat” budur. Biraz da kendi eksiğimizden söz edelim; yakın tarihimizde yaşanan gelişmeleri sadece ülke düzeyinde düşünüyor, tartışıyoruz. Yaptığımızı dünyanın geneli üzerinde düşünüp mukayese etmiyor, resmin bütününden mahrum kalarak gerçekçi bir bilanço çıkartamıyoruz.
Cihan savaşının şartları artık anlamsız kaldı. Amerika birkaç on yıllık petrol kaynağı kaldığını biliyor. Avrupa için de enerji çok önemli. Enerji nerede? Orta doğuda, önemlisi Orta Asya’da yani Türk Cumhuriyetlerinde.
Yani İslam Coğrafyasında.
Hayati soru: Batı yeni bir Osmanlı ister mi? Elbette istemez.
Diğer bir soru: Bizler İkinci bir kez aynı delikten sokulacak mıyız? Müminsek hayır!
O zaman Batı ve İslam Coğrafyasındaki bütün işbirlikçilerine rağmen inadına İslam Kardeşliği demek zorundayız. Çünkü akıl bunu gerektiriyor.
Dahası “akıl” dan da önce asıl “yasa” bunu gerektiriyor.. “Müslümanlar ancak kardeştir” şeklinde emrederek.