İmtihan halleri…
Başa geleni kabullenmek ya da kabullenmemek… Her şeye hâkim olma çabası ve doyumsuzluk mutluluk arayışının tutkuya dönüşmesi dünya imtihanıdır. Kuşkusuz ölçüsüz yaşamak da hayatın ölçüsünü bozuyor. Alınan her nefes bir fırsattır. Yaşamı iyi bitirmeli…
Yaşadığından tat almamak
kalp ve ruh yükünü artırıyor. Hayatı anlamsız, tatsız tuzsuz ve çekilmez görmek hayatın
kıyısına gelme duygusunu tetikliyor. Bunalımı artırıyor. Karşılaşılan ilk
zorlukta pes etmek dağı aşmayı göze alamayanları düzlüğe çıkarmadığı gibi
aksine zora sokup yarı yolda bırakıyor.
Bugün yaşanan toplumsal
bunalımların çoğunun kökeninde bu boş vermişlik tavrın yanında her şeye sahip
olma tutkusu küresel bunalımın sebebidir. Külli iradeye teslim olmayan zihin ve
akıl, mutlu ve umutlu bir hayatın öznesi olamıyor.
Teslim olan kalp, toprağı
tırnağı ile kazıp beklenilen olmayınca da, “Kısmetten ötesi yok, her şey
Allah’ın takdirindedir.” Bu teslimiyet fırtınalı hayatta ruhun sükûn bulmasıdır.
Çünkü teslim olmuş bir kalp, her
zorluğun bir nimeti olduğuna inanmıştır. Bu hal insanı zorluklara karşı
güçlendiriyor. Üstat Necip Fazıl Kısakürek’in bir sözüdür. “Allah, ıstırabını çektirmediği şeyin nimetini vermez.”
Bugünün insanı bu
anlayışta değil, zora ve zorluğa gelmiyor ve çabucak pes ediyor. Yenilgiyi
kabullenmeyince de ruhen çöküyor! İlaç kadar etkili sözlerimiz vardı. Muhabbet
ehli vardı. Sayıları azalınca dünyaya hüzün yağıyor. Türkiye’de depresyon ilaç
tüketiminin neredeyse bir Batı ülkesini sollayacak cinsten olması sizce de
düşündürücü değil mi?
Evet, bir toplum
değerlerinin sarsılmasıyla ruhen ve manen sarsılıyor. Sarsıntılar gittikçe
depreme dönüşüyor. Aile bunların en önemlisidir. Aile sarsılınca toplum da sarsılıyor.
Allah ile sevdiğinden gönül bağın koptuğunda kopuyorsun. Özetle, dünya en güçlü
yerlerinden sarsılıyor!
“Niye benim başıma geldi, neden başkasının
değil” Bir hastalık veya imtihan durumunda bu isyanlar neyin habercisidir?
İnanç zayıflığıdır,
yozlaşmanın sonucunda bu noktaya gelinmiştir. Bazı cenazelerde mevtanın
arkasından “ölümü sana yakıştıramadım” cümlesi bir isyandır. Bil ki sadece
Allah’ın mülkü ebedidir. Allah’a teslim olmak acıyı hafifletiyor.
Ümidini Allah’a
bağlayanların yıkıldığı görülmemiştir.
Acılı kalbine söyle,
Allah var.
“Sabret!
İşleri zora çeviren de Allah, zordan çeviren de.
Sen umudunu yitirme...”
Tuhaftır…
Ölüm döşeğindeki biriyle
ve cenazelerden öz çekim (selfie) yapmak, sosyal medyada paylaşmak nasıl bir
ruhun halidir. Bu davranış acı ve ıstırap duyma, acıyı paylaşma mıdır? Bence
bir tuhaflık hali, zihin ve akıl karışıklığıdır. Bir acı sanal paylaşımlarla
hafiflemiyor ki? Fıtratımızda Allah’a teslimiyet var, teslimiyet her şeyin
ilacıdır.
Evet, bugünün insanı acıyla
ve ölümle yüzleşmek istemiyor. Bir tek tuşla her sorunun çözülmesini istiyor. Olmayınca
da varoluş gerekçesi sorgulanıyor. İnsanlık yanların kusur kabul edilmesi
ruhsal hastalıkları tetikliyor.
Tekrar hatırlatalım, Allah’a
teslimiyet huzurdur.
Teslim ol, teskin ol,
huzur bul.