İmitasyon feyizler
Ülkemizin yaşadığı kırılmanın boyutu öyle böyle değil.
Deprem, düşündüğümüzden çok daha
fazlasını etkileyecek!
Afet bölgesinde durumu bütün çıplaklığıyla
ortaya koyan o çok konuşulan valinin söyledikleri aslında önemli
bir gerçeğin kelimelere kısmen dökülmüş hâliydi.
Bundan sonra olacakların sadece bir kısmını
tahayyül edebiliyoruz.
Hâlbuki, olacak olanlar düşünülenden hatta hesap
edilenden çok daha fazlasını değiştirecek, emin olun!..
Doların bütçe üzerindeki baskısını izlerken dış
pazarlardaki daralmanın içerideki aktörleri zora soktuğunu göreceğiz.
Çin modeli sevdalılarının imitasyon rüyalardan
uyanacağı ve saf tutma yarışlarından köşe kapma
yarışına koşturacağını izleyeceğiz.
Bu süreçte tahtalar üzerinden köşe
olanların eş, dost akranlar aracılığıyla hesap vermemek için
ödeyecekleri diyetler ile uykuya yatarak feyizli
günlere kadar kendilerini unutturacağına şahit olacağız.
İktidarın erken seçim gündemini rafa
kaldırıp zamanında seçim gündemine girip süreci hızla
toparlayacak adımlara öncelik vereceği ihtimallerinin hepimizce iyiden iyiye
arttığına kanaat getirilirken karar vericilerin de bizimle aynı noktada
buluşacağını gözlemleyeceğiz.
Makulün, zamanı tahakkümü altında
aldığını ve gerçekleşecek senaryoların ancak ve ancak yenileşmeden
yana olacağı dar vakitlerin tik tok diyerek işleyeceği anlar kapıda...
Çünkü karar vericiler sonucu olmasa da şu anki tabloyu
net olarak görüyor.
Yitip giden canlara dünyadaki hiçbir canlı çözüm
bulamaz.
Ama yıkıntılara ve bunların getirdiği yoksunluğa çözüm
bulunabilir.
20 yıldır en iyi yapılan işlerden biri olan inşa
etme kabiliyetinden kimsenin şüphe etmemesi toplum tarafından da bu
yetinin kabulü yine bu meziyete dört elle sarılmayı zorunlu tutuyor.
Zira kimse Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir
yılda şehirleri yapacağı söylemine karşı çıkmadı.
“Hadi oradan, nasıl olacak bu iş!..” demedi.
Muhalefetin yapılan açıklamaları yalanlamak için “Hazır
ol!”daki bekleyişinin bu çıkış karşısında hareketsiz kalması iki karşı
cenahın en azından bir konuda uzlaştığını gösterdi.
Çünkü onlar da biliyor ki Erdoğan bunu
yapar...
Ama betonun yerine beton koymaktan daha büyük
önceliklerimiz olmalı...
On binlerce kişinin can verdiği o büyük afet, aynı
zamanda onlarca yıllık tecrübeyi toprağın altına gömerken yüz binlercesinin de
yerlerinden yurtlarından göçmesine neden oldu.
Kaybolan tecrübeyi ikame etmek için yollar
belli...
Ya eğitim ile zamana yayılan bir
sürede kaybın telafisini öngörürsünüz ya da imitasyonuna başvuracağınız
göçmen seçeneğine sarılırsınız.
Bu kapsamda muhalefetin deprem bölgelerindeki toprak
satışına yasak çıkarılması talebi bugünün değil aslında geleceğin
düşünüldüğünü gösteriyor.
Çünkü imitasyon işgücü bereketli bir
ekonomi kurmanın hızlı olan tek çaresi...
Uzun vadeli çıkarımlar yapmak güç olsa da daha
yapılacak çok iş var.
Filizlenecek startuplardan kurulacak tezgâhlara,
yeniden yeşertilecek hizmet sektöründen sınır ticaretinin tekrar
ayağa kaldırılmasına kadar yapılacak çok şey var...
Tüm bu hedeflere ulaşmak için atılacak adımlar planlamadan
hayata geçirilirse ulaşılmak istenen verimlilik amacından çok başka soruların
ortaya çıkmasına neden olabilir.
Planlı bir ekonomik yaklaşım kriz dönemlerinin
vazgeçilmez çözümüdür.
Bu nedenle hızlı ve çok taraflı çözümlerin
yanında istihbarat seçeneklerinin de yer alacağı doğru
adımları atmanın tam vaktidir.
Seçim süreci bu kadar büyük sorumluluğu zora soksa da
siyasetin de buna göre politik duruşunu şekillendirilmek zorunda olduğu apaçık
ortada...
İktidarın artık meydan siyasetini bitirmekten başka
çaresi yok.
Tabiri caizse; deprem bölgesinde yatılacak, deprem
olma ihtimali olan bölgelerde kalkılacak.
Çünkü afetin sonucu; ekonomik dönüşümü ve ağır
enflasyon koşullarını sıfırladığı bir güce sahip.
Bu nedenle hızlı ve planlı bir çalışmanın kamuoyunun
takdirini alacak boyuta ulaşması ve daha tutucu ekonomik
modellerle bölgesel iş birliklerinin daha da artırılmanın
hedefleneceği yaklaşımları hayata geçirmenin zamanıdır.
Ermenistan, Yunanistan, İran, Irak ve Suriye ile
yeni bir süreç başlatmak için vakit geç olmadan çok yönlü planlar yapılmalı...
Afet yıkıntılarının arasından "ortak
geleceğimiz" çıkarılmaz da, tek taraflılığa devam edilirse
minberde tek kalınacak boş bir stadyum filmi kapalı gişe oynayacak.
Benden söylemesi...