Dolar (USD)
32.56
Euro (EUR)
34.70
Gram Altın
2486.55
BIST 100
9524.59
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

22 Ağustos 2018

İmarın, imha ile imtihanı

Türk-ABD ilişkileri ciddi dönüşümler ve değişimler geçirmektedir. Aslında dünyanın siyasi tarihini incelediğimizde, tarihin ana eksenini sürekli değişim oluşturmuştur. Bir an oturduğumuz koltukta geriye yaslanıp düşündüğümüzde, dünyadaki gelişmelerin günlük yaşantımız üzerinde bile değişimler yarattığını fark ederiz.

Meseleye bu çerçevede baktığımızda, bugün ABD ile yarın başka bir ülkeyle yaşayacağımız değişimler, bizim için daha az şaşırtıcı olacaktır. Burada üzerinde ciddiyetle durmamız gereken konu: a) Değişimin arkasındaki sebepleri bulmak b) Değişimin hangi yönde ilerlediğini görmek c) Bu değişimin sonuçlarını lehimize çevirecek araçları bulmak olmalıdır.

Türk-ABD ilişkilerinin değişimin arkasındaki en önemli sebep, Başkan Erdoğan'ın güçlü liderliğine halkın güçlü destek vermesi sonucu milli politikaların uygulama şansı bulmasıdır. Haksızlık yapmamak lazım rahmetli olmuş diğer liderler de zaman zaman milli politikalar uygulamak istemişlerdir. Ancak ABD, içimizdeki uzantılarını kullanarak, kimi zaman sert, kimi zaman yumuşak, kimi zaman ekonomik, kimi zaman siyasal, kimi zaman darbelerle, kimi zaman terör örgütleriyle hep Türkiye'yi kontrol altında tutmak istemişlerdir. Bu durumun yavaş yavaş değişmeye başlaması, ABD'yi daha saldırgan bir tutum takınmasına sebep olmuştur.

Değişimin hangi yönde ilerlediğine baktığımızda, ABD tarafının tutumu, diplomatik teamüllere uymayan ilişkileri imha eden tehdit ve propaganda içerdiğini görüyoruz. ABD'nin Türkiye'yle ilgili rahatsız olduğu konuları özetlersek: ''Suriye'deki PKK uzantılarına karışılması, Rusya'dan S-400 savunma sisteminin alınması, İsrail'in eleştirilmesi, hakkında suç iddia edilen ABD vatandaşlarının yargı tarafından serbest bırakılması, İran'la ticaret yapılması'' gibi daha pek çok konuyu görürüz. Dikkat edilirse ABD'nin bu talepleri, Türkiye'nin egemenliği ve güvenliğiyle ilgili konulardır.

Değişimin Türkiye tarafı ise, edilgen bir konumdan daha etkin bir konuma doğru evrildiğini görüyoruz. Türkiye'nin bu değişimi başkalarını imha ederek değil, aksine imar ederek saygınlık kazanıyor. ABD'yi kızdıran da budur zaten. Türkiye, egemenlik hakkını koruyarak iki ülkenin ilişkilerini normalleştirmek isterken, ABD tarafı ise, Türkiye'yi tehdit ederek eskide olduğu gibi kontrol altında tutmak istiyor. Aslında bütün hikayenin özeti budur.

Türkiye'nin edilgen bir konumdan etkin bir konuma değişmesini ABD hazmedemiyor. Bu değişimin sonuçlarını Türkiye, lehine çevirebilmesi için içte ve dışta yapması gerekenler vardır. İçte, toplumsal dayanışmasını daha da güçlendirmeli, dışta ise, diplomatik ilişkilerini daha da yoğunlaştırmalıdır. ABD'nin bu saldırgan ve imha politikalarına dünyanın birçok ülkesinin tepki göstermesi, Türkiye'ye önemli fırsatlar sunuyor.

Türk-ABD ilişkilerini ABD'deki yazarlar ''Nasıl değerlendiriyor?'' diye baktığımızda, Trump yönetimini eleştiriyorlar ama bu eleştiriler, Türkiye'nin egemenlik hakkı ihlal edildiği için değil, Trump'ın acemiliği için eleştiriliyor.

Yaşamın sürekli akışı içinde Türk-ABD ilişkilerinin geleceği hakkında kesin bir şey söylemek zor olsa da, görünen bir gerçek var ki, Türk-ABD ilişkileri ciddi bir değişim geçiriyor olmasıdır. Değişimin Türkiye tarafı, ilişkileri karşılıklı saygıya dayalı, iyileştirmeyi yani ''İmar'' etmeyi esas alırken, değişimin ABD tarafı ise, tehdit ederek ilişkileri ''İmha'' etmeyi esas alıyor.

Türkiye'nin ''imar''edici politikalarıyla ABD'nin ''İmha'' edici politikaları imtihan oluyor. Direnen kazanacaktır.

Herkesin kurban bayramını tebrik eder, muhabbetle selamlıyorum.