İMANIN ŞARTLARI TARTIŞMASI -III- Kadere İman
Geçen iki yazımızda İmanın Şartları konusunu tartışmıştık. "İmanın Şartları"nı belirleyen deliller hangileridir? Bu delillerde "İmanın Şartları" nasıl yer almıştır? Ve en son, "İman ve Şartları"nın Kur'an ve Sünenlerde yer alış şeklini tartışmıştık. Sözlerimizin sonuna doğru:
"u2026 asıl "sorun" bizi bekliyor; Kader ve Kader'e İman. Bütün mesele gelip burada düğümleniyoru2026" demiştik.
Evet, halef-selef, dirayet-rivayet ve siyasi-kelami ekoller arasındaki asıl sorun kader ve Kader'e İman anlayışındaki farklı yaklaşımda yatıyor.
Aslında Rahmetli Ercüment Özkan'ın da ifade ettiği gibi "hiç kimsenin Resulullah s'ın gününde değinmediği, ilgilenme gereği duymadığı, daha doğrusu konu ile ilgili bir müşkil bulunmadığı bu konu sonra Müslümanları meşgul eden ana konulardan biri haline gelmiştir."[1] Aslında kader ve kadere iman konusunun en çok tartışıldığı dönemlere baktığımızda asıl meselenin ne olduğu anlaşılabilir. Zira siyasi ihtiras ve çalkantıların yoğun olduğu dönemlerde siyasi aktörlerin sarıldığı en önemli dayanaktı kader.[2]
Bu konuya döneceğiz, ama önce her meselede haklı olarak"acaba Kur'an ne diyor" merakı içinde olan bizler, Kur'an'ın kader ile ilgili ne dediğini biliyor muyuz? Bu bağlamda soralım:
Kur'an'da "kader" ile ilgili Kur'an'i buyruk var mıdır?
Varu2026 "Kader"e yükleyeceğimiz anlamı ifade ettikten sonra, Kur'an bilhassa kimi Ehlisünnet ile Cebriyye ulemasının delil kabul ettiği anlamda ayetler içeriyor.
Üstad Bediüzzaman Said Nursi "u2026 Kur'an-ı Hakim, bütün erkan-ı imaniyeyi vazıh bir surette, pek ciddi bir ifadede ve kasdi bir tarzda tafsil etmiştir"[3]dediğine göre Kur'an'ın bu konuda da sarih buyruğu olsa gerek dedik ve Kur'an'da yer alan ilgili ayetleri yeniden okuduk:
"Şüphe yok ki, her şeyi bir kaderle yaratan Biz'iz."[4]
"u2026her şeyi O yaratmış ve (yarattığı o şeyleri) bir ölçüye göre takdir etmiştir."[5]
"her şey O'nun katında bir miktar (ölçü) iledir."[6]Ayrıca Yasin Suresi/11, Hicr Suresi/21. Ayetleri de aynı minvaldedir. Görüldüğü gibi kader ve (her ne kadar "iman edilsin" türünden bir buyruk değilse de) "Kadere İman" hususu sadece rivayetlerle temellendirilmiyor. Dediğimiz gibi "kadere yükleyeceğimiz anlamı" netleştirebilir isek sorunu en anlaşılabilir duruma getirebilir ve üzerinde mutabakata varılabilir seviyeye getirebiliriz.
Tabi, burada söz konusu ayetlerde geçen "qader/takdir/miktar"a verilecek anlam konu bakımından hayati öneme sahiptir.
Kader Nedir?
Maturidiler: "Hak Teala'nın ezelden ebede kadar olmuş ve olacak şeylerin zaman ve mekanını, sıfatlarını hususiyetlerini ve her türlü özelliklerini bilip, ezelde o suretle tahdid etmesidir."[7]
Eş'ariler: "Cenab-ı Hakk'ın her şeyi, vakti gelince, ezeli ilmine uygun olarak ve irade ettiği şekilde icadetmesidir."[8]Bu farklılıkların arasını bulmak mümkündür.Bunu Ehlisünnetin görüşü en veciz şekliyle şu satırlarda ifade etmiştir:
"Cenab-ı Hakk'ın kainatta olmuş ve olacak her şeyin evsafını ve havassını ve sair geleceğini ve geçmişini ezelden bilip, levh-i mahfuzunda takdiri ve yazması. Takdir-i İlahu00ee.
Ezelu00ee kısmet." Burada aslolanın "ilm/bilme" olduğunu söyleyebiliriz.
Kader ve takdir Allah'ın cc ilim ve kudretinin[9] bileşkesidir. Yani her şeyi bilen Rabbimiz aynı zamanda her şeyi yapmaya da kadirdir.[10] Bu anlamda neyin ne zaman, nasıl, ne ile, ne kadar, hangi evsaflarda olacağını u00c2lemlerin Rabbi olan Allah sonsuz "ilm"iyle ezelde biliyor. Yine, neyin ne zaman, nasıl, ne ile, ne kadar, hangi evsaflarda olması gerektiğinin de yegane takdir mercii sonsuz "kudret"in sahibi alemlerin Rabbi Allah'tır. Dolayısıyla külli manada mahlu00fbkun yaşayacağı her şey O'nun "ilm"i ve "kudret"iylebelirlediği "takdir" ve "miktar" iledir ki bunun adı "kader"dir. Zerreler, oksijen ve hidrojen, bunların ikisinin nasıl birleşip suyu oluşturacakları, taşın sertliği, suyun akışkanlığı, donması, buharlaşması, ağaçların ortam müsait olunca dallanıp yapraklanması, insanların unutma, yeme, içme, uyuma, kızma, sevinme, ölmelerinin takdir edilmesiu2026 Bu takdir mahlu00fbkatın "kaderi"dir. Buna hiçbir mü'minin itiraz etmesi beklenemez.
Şimdi anlattıklarımızdan hareketle diyoruz ki, her mü'min, Allah'ın ezeli ve ebedi ilmi ile olmuş, olacak her şeyi kuşattığına iman eder. Bizim ve kainattaki mahlu00fbkatın karşılaşacağı -en ince ayrıntısına kadar- her şey el-İlme'l-İlahi'dedir.
Burada sorun kulun fiillerini "yaratma" ve "dileme"de düğümlenmiş görünse de "kulun fiilini gerçekleştirmesi" yine "Allah'ın cc kula verdiği, akıl, duyu organları, fiili gerçekleştirme yeteneği, Allah'ın kulunun 'irade etmesini irade etmesi'[11] ile çözülür. Çünkü O cc kulunun irade etmesini irade ettiği için insanları söz ve fiillerinden sorumlu tutmuştur. Yani, külli irade sahibi olan Allah Tebarek ve Teala cüz'i irade sahibi kulunun seçme, tercih, muhakeme, muhasebe etmesini dilemiştir, dilemeseydi biz dileyemez yapamazdık. Ama O cc daima iyi, güzel, hayr içinde olmamızı emretmiştir. Dolayısıyla Allah'tan bağımsız, bigane bir hayat olmadı, olmayacak.
Durum bu minvalde iken kimileri kaderi siyasi ikbal için kullanışlı argüman haline getirdi ve siyasi iradenin emrindeki ekoller de uydurma rivayetlerle[12] bu işi içinden çıkılamaz hale soktular. Bununla en kirli ve zalim iktidarlar temizlenir, milletin- ümmetin malı gasp edilebilir hale getirilir, yine bununla muhaliflerin katline fetva verilirdi.[13] Bunların ayrıntılarını ilgili eserlerde bulmak mümkündür.[14]
Sonuç yerine: Kur'an, "iman edilmesi halinde mükafatlandırılacağını, iman edilmemesi halinde cezalandırılacağını ifade ettiği ayetler arasında 'Kader'e İman' yer almıyor. Lakin kader Allah'ın ilim ve kudreti olduğu için zaten iman dışı olamaz. Ayrı bir başlık olup olmaması önemli değildir. Zaten Allah'ın ilim ve kudretine iman ediyoruz."
Son olarak 30 yıl önce rahmetli Said Çekmegil hocaya sormuştum:
Üstadım imanın şartı kaçtır?
Cevap: "Birdir, Kur'an'a iman etmek. Orada iman etmemizi de inkar etmemizi de gerektiren her şey var" demişti.
Yazı yine uzadı, kısmet olur ise ve gerekli görülür ise özel bir başlıkla KADER konusunu yine yazacağımızı ifade edelim.
@ahmetay_
[1] Ercüment Özkan, İnanmak ve Yaşamak, s. 130.
[2] Lütfi Cengiz, Emeviler Döneminde Kader Problemi, Marife Dergisi, Yıl: 1, Sayı. 2, s. 121-123.
[3] Sözler, 24. Söz, İkinci Dal, (Birleştirilmiş II Ciltlik Eser) Cilt, 1, s. 144.
[4] Kamer, 54/49.
[5] Furkan, 25/2.
[6] Ra'd, 13/8.
[7] Ali Arslan Aydın, İslam'da İnanç Esasları, s. 360.
[8] Age. S. 361.
[9] M. Watt, İslam Nedir? S.202.
[10] Konuyu daha geniş olarak Dr. M. Sait Özervarlı'nın Kelam'da Yenilik Arayışları adlı eserinden okuyabilirsiniz.
[11] Tekvir/29. u0648u064eu0645u064eu0627 u062au064eu0634u064eu0627u0624u064fu0648u0646u064e u0625u0650u0644u0651u064eu0627 u0623u064eu0646 u064au064eu0634u064eu0627u0621 u0627u0644u0644u0651u064eu0647u064f u0631u064eu0628u0651u064f u0627u0644u0652u0639u064eu0627u0644u064eu0645u0650u064au0646u064e
[12] Prof. Dr. Musa Bağcı, Kader İnancının Siyasetle İlişkisi, D.Ü. İlahiyat Fakültesi, s. 120-121
[13] Lütfi Cengiz, Emeviler Döneminde Kader Problemi, Marife Dergisi, Yıl: 1, Sayı. 2, s. 122-123.
[14] M. A. Cabiri, islam'da Siyasal Akıl, s. 591