İmanın Faydaları Saymakla Bitmez-2
Geçen hafta
başladığımız; “imanın insana sağladığı bazı dünyevî faydalar” konusuna
kaldığımız yerden devam ediyoruz:
4- İman, insanı sabırlı ve başarılı kılar: İman eden kişi, bu dünyanın sıkıntı ve zorluklarına karşı çok sabırlı ve dayanıklı olur. Evet bu dünyanın fâni olduğunu bilen ve gerçek hayatın âhiret hayatı olduğuna inanan insan; hastalık, ölüm, haksızlık, iftira ve yoksulluk gibi sıkıntı verici durumlar karşısında sabır ve metanetle hareket eder. Çünkü o, isyan etmeden ve günaha girmeden bu sıkıntılara sabırla direnirse, AllahüTeâlânın onu ahirette mükâfatlandıracağını düşünür. Dolayısıyla böyle bir imana sahip olan kişiyi; musibetler, felaketler ve elemler yıkamaz. Âyet-i kerimede buyuruldu ki: “Andolsun ki, sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz. Sabredenleri müjdele. Onlar; başlarına bir musibet gelince, “Biz şüphesiz (her şeyimizle)Allah’a aidiz ve şüphesiz O’na döneceğiz,” derler. İşte Rableri katından rahmet ve merhamet onlaradır. Doğru yola ulaştırılmış olanlar da işte onlardır.” (Bakara 155-157)
5- İman, insanı huzurlu kılar: Allahü Teâlâya iman; insanın kalbini boşluktan ve güvensizlik duygusundan kurtarıp içini huzurla doldurur. Çünkü mümin; Rabbi’nin rahmetinden asla ümidini kesmez. Bunun için o, hiçbir şekilde strese ve bunalıma meydan vermez ve onun kalbi Rabbini zikretmekle huzurla dolup mutmain olur. Âyet-i kerimelerde buyuruldu ki: “Bunlar, iman edenler ve kalpleri Allah’ın zikriyle mutmain olanlardır. Haberiniz olsun; kalpler yalnızca Allah’ın zikriyle mutmain olur.” (Ra’d 28) “Allah’a ve ahiret gününe inanan ve salih ameller işleyenler için hiçbir korku yoktur. Onlar mahzun da olmayacaklardır.” (Maide 69)
6- İman, insanı boş emellerin peşine takılmaktan korur: Gerçek
iman, insanla Rabbi araında mutlak bir alakayı temin eder ve bunun dışındaki bütün
bâtıl emelleri, sahte emniyetleri hükümsüz kılar. Böyle gerçek bir imana sahip olmayanlar
ise, başarı ve kurtuluşu yanlış yerlerde ararlar. Bu, bazen elleriyle
yaptıkları bir put, bazen dünya malı, bazen kendi nefisleri olabilmektedir.
İşte böyle yanlış yerlerde gezinenlerin sonu ise, hüsran ve felakettir.
7- İman,
insana şecaat ve cesaret verir: Mümin; sahip olduğu
iman gücü ve cennet özlemi ile doğal bir şecaat ve cesarete sahiptir. Bunun
için onun her davranışı son derece samimi ve cesurcadır. Kaldı ki onun bu
şecaati, belirli şartlara bağlı da değildir. O; her ortamda ve her durumda Allahü
Teâlâya güvenmenin verdiği büyük bir şecaat ve cesareti sergiler. Mesela o, yardıma muhtaç birini
gördüğünde, kimin ne diyeceğine ve bu iyiliğin neye malolacağına bakmadan büyük
bir şecaatle elinden gelen yardımı yapar. Çünkü o biliyor ki; bu yardıma muhtaç
olan insanı yaratan ve onun karşısına çıkaran Allahü Teâlâdır. Âyet-i kerimelerde
buyuruldu ki: “Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler. Onlar mü’minlere
karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı güçlü ve onurludurlar. Allah yolunda cihad
ederler. (Bu
yolda) hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar. İşte bu, Allah’ın bir
lütfudur. Onu dilediğine verir. Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.”
(Mâide 54) “Onlar öyle seçkin kimselerdir ki, Allah’ın buyruklarını
tebliğ ederler, Allah’tan korkarlar, Allah’tan başka hiç kimseden korkmazlar.
Hesap gören olarak da Allah yeter.” (Ahzap 39)
8- İman, insanın ahlakını ve amelini ıslah eder: İman, kişinin ahlakını ve amelini düzeltir. Çünkü iman, kişiye nefis muhasebesi yapma melekesini kazandırmakta, bütün iş ve davranışlarını büyük bir sorumluluk bilinci içinde yapmasını sağlamaktadır. İşte hiçbir kuvvet, imanın insana kazandırdığı bu nefis muasebesini, dolayısıyla her zaman ve her yerde mesuliyet şuuruyla hareket etme özelliğini verememektedir. Binaenaleyh imanın sağladığı bu yüksek insanî bilinç ve şuurla hareket etmeyi, imansızlardan asla beklememek gerekir. Bu yazı boyunca anlattığımız üstün özellikler, imanın insana sağladığı faydaların küçük bir kısmıdır.