İmanın Faydaları Saymakla Bitmez-1
İman; Allahü Teâlâ’nın, insanlara en büyük
lütûf ve ihsanıdır. İman, insanın zorluklara ve güçlüklere karşı dayanıklı
olmasını sağlar. İnsana yaşama, çalışma ve başarma gücü verir. İnsan, hayata
imanla başlar ve onunla değer kazanır. Çünkü imanı olan kişi, imanının gereği
olarak kendisine ve birlikte yaşadığı topluma faydalı olmaya çalışır. İmanın insana verdiği ve vereceği faydaların haddi ve hesabı yoktur. Biz
bu makalede imanın dünyaya bakan faydalarından birkaç tanesini maddeler halinde
hatırlatmaya çalışacağız, şöyle ki:
1- İman,
insanın ufkunu genişletir: Allahü Teâlâ’ya iman eden kişinin ufku, âlem
ve kâinat kadar genişler. Çünkü mümin; evrendeki her şeyi, Rabbinin varlığını ve
birliğini haykıran birer sanat şaheseri olarak görür, onları bu nazarla temaşa
eder ve her şeyde bir mânâ, bir hikmet arar. Yine o, bütün İnsanları kendisi
gibi, Rabbinin birer kulu; bütün müminleri de kendi din kardeşi olarak görür. Aynı
zamanda o; diğer canlılara ve yaşadığı çevreye de aynı minval üzere bakar. Binaenaleyh
o, herkese ve hereğe böyle yüksek bir mesuliyet şuuruyla yaklaşır. Zira o,
yerde ve göklerde bulunan her şeyin, Rabbi olan Allahü Teâlâ’ya ait olduğunu ve
hiçbir şeyin boşuna yaratılmadığını bilir: Âyet-i kerimede buyuruldu ki: “Muhakkak
ki göklerin ve yerin yaratılışında, gece ve gündüzün birbiri ardınca gelip
gitmesinde akl-ı selîm sahipleri için deliller vardır. O, (akl-ı selîm sahibi) kimseler;
ayaktayken, otururken, yan taraflarına yaslanarak yatarken Allah’ı anarlar,
göklerin ve yerin yaratılışı hakkında düşünürler (ve derler ki:) Ey Rabbimiz!
Bunu boş yere yaratmadın. Seni tenzih ederiz, bizi ateş azabından koru.” (Âl-i
İmran 190-191)
2- İman,
insana güçlü bir şahsiyet kazandırır: Allahü Teâlâ’ya iman insanı basitlikten,
bayağılıktan ve alçaklıktan kurtarıp; iffet, vakar ve şahsiyet sahibi güçlü bir
insan haline getirir. Çünkü böyle bir iman ve anlayışa sahip olan kişi; her
şeyin Allah’tan geldiğine, zararları yalnız O’nun defettiğine, faydaları sadece
O’nun celbettiğine, dolayısıyla büyüklüğe sadece ve sadece O’nun layık olduğuna
inanır. Bunun için böyle bir imana sahip olan kişi; çok güçlü ve yürekli olur.
O, dünyevi hiçbir menfaat için kimsenin önünde eğilmez ve hiçbir kimsenin
yalanına yanlışına evet demez. Efendimiz
aleyhisselam, Abdullah bin Abbas’a buyurdu ki: “Delikanlı! Sana bazı şeyler
öğreteceğim; Allah’ı gözet ki Allah da seni gözetsin. Allah’ı gözet ki O’nu
daima yanında bulasın. Bir şey istediğinde Allah’tan iste! Yardıma muhtaç
olduğunda Allah’tan yardım dile! Şunu bil ki bütün insanlar sana fayda vermek
için toplansa, Allah’ın takdiri dışında sana fayda veremezler. (Yine) bütün
insanlar sana zarar vermek için toplansa Allah’ın takdiri dışında sana hiçbir
zarar veremezler...” (Tirmizî)
3- İman,
insanı mütevazı yapar: Kuran-ı kerim, Allahü Teâlâ’yı “bütün kâinatın
sahibi” olarak zihinlere yerleştirmiş ve O’nun yüce iradesine mutlak
teslimiyeti emretmiştir. Çünkü Allah Rab,
insan ise kuldur. Kulun görevi, Rabbinin karşısında mütevazı olmaktır. İhlaslı
bir ibadet, Allahü Teâlâ’ya karşı en güzel tevazu göstergesidir. Bunun için; Allah’a
gerçek mânâda iman etmiş bir kişi, Allah’ın kudretinin önünde herşeyin ve
herkesin âciz olduğunu, büyüklük ve azametin sadece Allahü Teâlâ’ya ait
olduğunu idrak eder. Dolayısıyla onda kibir, gurur, makam şehveti ve azgınlık
olmaz. Çünkü bu vasıfların birer izzet ve şeref vesilesi olmadığını, bilakis bu
vasıfların kişiyi, Allahü Teâlâ katında değersiz kıldığını bilir. Kaldı ki, insanın
imanla kazandığı kuvvetten daha üstün kuvvet de makam da yoktur. Hadis-i
şeriflerde buyuruldu ki:
“Allah rızası
için tevazu edeni, Allahü Teâlâ yükseltir.” (Bezzar)
“Kişi
kibirlenince, iki melek, ‘ya Rabbi bunu alçalt,’ derler. Tevazu ederse, ‘ya
Rabbi bunu yükselt,’ derler.” (Beyheki)
“Kişi tevazu edince, Allahü Teâlâ, onu yedi kat göklere kadar yükseltir.” (Beyheki)
(Devamı haftaya…)