İman, bilgi ve düşünce
İnsan, iman eden, bilgi sahibi olan ve düşünen bir varlıktır. İman, bilgi ve düşünce, birbirinden ayrılamaz. İnsan için en büyük açmaz, imanın, bilginin ve düşüncenin birbirinden ayrılmasıdır. Ahlak, akıl ve amel üçlüsü, ancak imanla, bilgiyle ve düşünceyle gerçekleşebilecek tecrübelerdir.
Bilgi sahibi olmak, insanın en büyük sermayesidir. Bilgi, kolay ve hazır elde edilebilen bir şey değildir. Kişinin bilgi sahibi olmak için bilginin peşine düşmesi ve bilgiyi araması gerekmektedir. Bilginin peşine düşmeden ve bilgiyi elde etme arayışına girmeden bilgiye sahip olunacağını vehmetmek, büyük bir yanılgıdır. Bilginin arayışına girmeden bilgi sahibi olduğunu vehmeden insan, ziyandadır.
Bilginin peşine düşmek, insanın sadece fiziksel veya kognitif olarak gerçekleştirebileceği bir çaba değildir. İnsan, gözüyle, kulağıyla ve gönlüyle bilginin peşinden koşması gerekmektedir. Başka bir ifade ile bilgi arayışı, insanı bir bütün olarak kapsayan bir tecrübedir. Bilgi arayışı, insanın aklını ve kalbini birlikte içermelidir. Aklın ve kalbin içinde olduğu bir bilgi arayışı, insanın düşüncelerinin, duygularının ve davranışlarının formunu ve muhtevasını sahici anlamda oluşumuna kaynaklık etmektedir.
Bilgi arayışı şeklinde bir hakikat arayışına girme zahmetine katlanmak istemeyen birçok kişi, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olacağı kuruntusu içindedir. Bilgiden yoksun sözde fikirlerini fanatik bir şekilde ifade eden, savunan ve dayatan kesin inançlılar güruhu, bilgiyi, düşünceyi ve imanı birlikte değersizleştirmekte, işlevsizleştirmekte ve tüketmektedir. Bilgi arayışı, somut bir pratiktir. Bilgi edinme çabası, insanın önüne ahlak, maneviyat, felsefe, sanat, edebiyat, siyaset, iktisat ve bilim alanlarında yeni ufuklar edinmesini sağlamakta, bilgiye dayalı fikirlerle yeni pratikleri uygulamak için cehdini beslemektedir. Bilgi olmadan fikir sahibi olmak mümkün değildir. İnsan, bilgi ve iman sayesinde fikir sahibi olunacağı gerçeğini idrak etmelidir.
Olgun insan, hak ve batılı, iyi ve kötüyü, güzel ve çirkini birbirinden ayırt edebilen kişi demektir. İnsanın gerçek anlamda hak ve batıl, iyi ve kötü konusunda farkındalık sahibi olması için bilgiye, düşünceye ve fikre ihtiyaç duymaktadır. Hak ve batılı, ancak bilgi ve fikir sahibi insanlar birbirinden ayırt edebilir. İnsanın aktif olarak bilmek ve tefekkür etmek için çalışması lazımdır. Bilgi ve fikir, emekle, aşkla ve imanla elde edilebilecek büyük kazanımlardır. Aşkı, imanı, umudu ve çalışmayı kapsayan bir çalışma, bizi bilginin, fikrin ve inancın sahici aydınlığına götürebilir.
İnsan için sadece emeği vardır. Çalışmadan gidilebilecek bir doğru yol yoktur. İnsanın en büyük kurtarıcısı ve şefaatçisi yapmış olduğu çalışmasıdır. Bizim için çalışmaktan başka bir yol yoktur. Çalışmadan, üretmeden ve terlemeden bilginin, fikrin ve imanın elde edilebileceğini sanmak, aslında hiçbir şey yapmadan her şeyi tüketmek anlamına gelmektedir. Hayatın ataletle, şiddetle ve yüzeysellikle değil, imanla, felsefeyle, sanatla ve cehtle anlaşılmasına ihtiyaç vardır.
Bütün kötülüklerin kaynağı, imansızlık, bilgisizlik, düşüncesizlik ve fikirsizliktir. Bilgisiz ve fikirsiz kimseler, Şeytan’ın şubeleri gibi bulundukları yerlerde her türlü kötülüğü yaymaktadırlar. Şeytan, bilgisizliği, imansızlığı ve fikirsizliği kendisi için en büyük fırsat olarak görmektedir. Şeytanın vesveseleri, manipülasyonları ve baştan çıkarıcılıkları ancak bilginin, fikrin ve imanın ortadan kalktığı durumlarda etkili olmaktadır. Bilgi ve fikir, insanı yoldan çıkarmamakta, bilakis insanı yola sokmakta, fıtratına döndürmekte ve normalleşmesini sağlamaktadır.
İnsan, aklını, bilgisini, fikrini ve inancını, asla hiçbir gücün hizmetine ve kontrolüne sokmamalıdır. Bilginin, düşüncenin ve inancın, Allah’ın dışında sahte güçlere bağımlı kılınması halinde insan, onuruyla birlikte özgürlüğünü de kaybetmektedir. İnsan olmaktan dolayı sahip olduğumuz imanımızı, onurumuzu ve özgürlüğümüzü korumak için öğrenmeli, bilgi edinmeye çalışmalı ve kendimize ait özgün fikirlerimiz olmalıdır.