'İmam Hatipler' Tartışması
Biçimsiz yer ve zamanlardaki "namaz eylemleri"ni Atatürk heykellerine seri saldırılar takip ettiğinde, malzemesi "laiklik" olan yeni bir furyanın geldiğini anlamıştık.
Yeni Asya yazarı Güleçyüz'ün, CHP etkinliğinde 'İmam Hatip Camiası'nı hedef almasını "tesadüfe" bağlayan, bağlamaya devam etsinu2026
Ben böyle düşünmüyorum.
Gelişmeler manidar:
İktidarın DAEŞ terör örgütüyle işbirliği yaptığı yönündeki korkunç yalanlar, "tarafsız" imajlı bazı televizyonlara çıkartılan CHP temsilcileri eliyle işleniyor, "MİT tırlarının ne taşıdığına ve nereye taşıdığına dair soru işaretleri giderilemedi!" kıvamında.
MİT tırları tartışması, bir yanıyla "laikçi hassasiyetleri" diğer yanıyla da, Güneydoğu merkezli "etnik hassasiyetleri" ilgilendiriyor.
AK Parti civarlarında, sınırlarımızın dibinde 2'nci İsrail'in kurulmakta olduğu gerçeğini gözlerden gizleyerek, "Kürt Devleti'ne niye karşı çıkıyorsunuz ki!" sorusunu inceden inceye işleyenler var.
Kürt kardeşlerimize tabii haklarını başını taşın altına koyarak veren Recep Tayyip Erdoğan'ın "Güneydoğu kanadını kopartmaya çalışanlar" sadece CHP'liler değil, nice A-Ke-Pe'liye de dikkat!..
Siyonizm ağlarını örüyoru2026
ABD-İsrail'in Türkiye'yi "Güneyden Kuşatma Hamlesi"nde son durum:
Suriye ile aramızdaki beş kapının Suriye tarafları, terör örgütü PKK'nın elinde!..
Islahiye, Mürşitpınar, Akçakale, Ceylanpınar, Şenyurt sınır kapılarımızın karşı tarafı ABD-İsrail'in desteğiyle PKK'ye verilmiş durumda!..
Afrin Akbez, Ayn El Arap, Tel Abyad, Rasulayn, Dırbesiye sınır kapıları PKK'nın kontrolünde!..
Resulayn, Ceylanpınar'a karşılık gelen kapı.
Siyonistlerin Ceylanpınar'daki toprak ele geçirme faaliyetlerine dair haberlerimizi, takip edenlerimiz bilir!
Biz ne dersek diyelim, işlerini görüyor ve kuşatma operasyonunu tıkır tıkır yürütüyorlar.
PKK'ya, Kamışlı-Dırbesiye bölgesindeki alan hakimiyetinden sonra, Haseke, Deyrizor, Rakka, Cerablus ve Halep'i de içine alan geniş bir bölgenin hakimiyetini vermiş durumdalar. (Yeni Şafak'tan Yılmaz Bilgen'in haberinde çok detaylı olarak işlenmiş terör örgütünün atağı.)
Sınırlarımızın ötesinde acayip işler oluyor, gelişmeler bizi rakibimizin ABD-İsrail olacağı bir sıcak savaşa itiyor!..
Su kaynadığında "Türkiye DAEŞ'e yardım etti!" yalanını iyice köpürteceklerdir.
Bunu peşinen kabule hazır "CHP-HDP bloğu" var.
CHP'nin ağır toplarından Sezgin Tanrıkulu'nun terör operasyonlarında etkin rol alan SİHA'lardan (Silahlı İnsansız Hava Araçları) rahatsız olduğunu söylemesi, CHP yönetiminin de tepki çeken Tanrıkulu'na tam destek vermesi boşuna değil.
CHP'nin HDP'yle ittifakı ortada.
Sayın Cumhurbaşkanı'nın ifade ettiği gibi, "Türkiye'ye ne olursa olsun, yeter ki Recep Tayyip Erdoğan gitsin!" zihniyetindeler.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun kendisine "kaset yoluyla" genel başkanlık yolunu açanlarla ittifakı da kesintisiz devam ediyor.
ABD-İsrail'in kuşatma harekatı, içeriden çok büyük destek görmekte.
Türkiye'nin "hedefe yerleştirildiği" her durumda "karşı tarafı" destekleyen bloğun son referandumda yüzde 49'a yakın destek bulması tehlikenin büyüklüğünü ortaya koyuyor.
"Şer odakları, Recep Tayyip Erdoğan'ın şahsında Türkiye'yi yıkmak için birleşti!" söylemine en azından kulak asmayanların oranı kabul edilebilir sınırların çok üzerinde.
Öte yandanu2026
FETÖ ile mücadelede algı yönetiminin iyi yapılamadığını da görüyoruz.
"Damat tartışmaları" mücadeleye büyük zarar vermişti malum.
Üzerine, FETÖ üyesi olmak suçundan hapis cezası alan bazı üst düzey kamu görevlilerinin tahliye edilmeleri de eklendi!..
"Tahliye hiçbir durumda olmamalı!" demiyorum ama benzer bazı durumlarda olup bazı durumlarda olmayınca, FETÖ'ye istismar malzemesi çıkıyor!..
Yargı kararlarının mesulü elbette hükümet değil ama fatura bir şekilde hükümete çıkartılıyor.
Dalga boylarının geminin ilerleyişini, hatta su üzerinde duruşunu ciddi biçimde tehdit ettiği bir süreçten geçiyoruz.
Bunu görenler, kriz üzerine kriz çıkartmak için ellerinden geleni yapıyor.
Yeni Asya mensubu Güleçyüz'ün, CHP etkinliğinde 'İmam Hatip Camiası'nı topyekün hedefe yerleştirmesi,
önümüzdeki günlerde İmam Hatipliler üzerinde yürütülecek "kampanya"nın işaret fişeğidir.
Kazım Güleçyüz, dolduruşa gelmiş, bundan dolayı da maksadını aşan ifadeler kullanmış olabiliru2026
Bilemem.
Esas mesele, O'nu dolduruşa getirenlerin niyetidir.
FETÖ her yere sızdı da İmam Hatiplere sızmadı mı?
Sızmıyor mu?
Veu2026
Güvenlik birimlerinin yakın takibine muhtaç bir konu:
"2019'daki kritik seçimlere kadarki süreçte, imam hatiplere yerleştirilmiş birileri üzerinden hepimizi sıkıntıya sokabilecek bir takım işler yapabilir, ABD-İsrail ittifakı ve başka bir koldan bize saldıran Almanya!.."
Milli Eğitim müfredatının "laikliğe bağlılık bakımından" hedef alındığı bir dönemde, imam hatiplerin de hedefe yerleştirilmesine dikkat!..
İmam Hatipli Cumhurbaşkanı ve İmam Hatipli Anayasa Mahkemesi Başkanı'nın eş zamanlı olarak hedef alınması da çok anlamlı!..
ABD'deki "Zarrab Davası"na dair son gelişmeler ise, '17-25 Aralık ABD-İsrail Güdümlü Darbe Girişimi'nin devam ettiğini gösterir mahiyette!..
Dört koldan geliyorlar!..
BANKACILIK SÜPER Ku00c2RLI!..
Bir önceki yazımızda, faiz reklamlarının yasaklanması gerektiğini ifade etmiştik.
Öyle ya, "sağlığa zararlı olduğu için" sigara reklamını yasaklayan Devlet, faiz gibi her bakımdan zararlı (ve her türlüsü haram) olan bir "ürün"ün reklamını niçin yasaklamasın?
Denecektir ki;
"Faiz reklamları birçok medya organına önemli miktarlarda gelir sağlıyor!"
Tamam dau2026
"Hesabu00ee değil, Hasbu00ee olmak" gibi bir meselemiz var bizim.
Cumhurbaşkanımız, "Lira veya altına dönün" dediğinde, sokaktaki gariban gereğini yapmadı mı?
Sokaktaki gariban, O hain darbe girişimini püskürtmek için canını hiçe saymadı mı?
Şimdi fedakarlık vakti; uyguladıkları yüksek faiz oranlarıyla üretimin önünü kesenlerin reklamını yapmak yerinde bir tutum mu?
Ha bu arada;
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'ndan yapılan son açıklamaya göre, bankacılık sektörünün net karı, bu yılın ocak- temmuz döneminde 2016'nın aynı dönemine göre yüzde 28 artarak 29 milyar 48 milyon liraya yükselmiş!..
Bankacılık sektörünün aktif büyüklüğü yüzde 9.8, krediler yüzde 12.1, menkul değerler toplamı da yüzde 4.4 artış kaydetmiş!..
Bankacılık sektörü çok mutlu çok!..
"8 YIL İSRAİL MERKEZ BANKASI BAŞKANI OLARAK GÖREV YAPTI!.."
Kişisel sebepler nedeniyle istifa ettiğini açıklayan ABD Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Stanley Fischer kimdir?
CHP Eski Genel Başkanı Bülent Ecevit'in başbakanlığı döneminde, Türkiye'nin başına İthal Bakan olarak getirilen ve bir dönem de CHP'den vekillik yapan Kemal Derviş'le aynı okuldan mezun:
London School of Economics.
AK Parti iktidarından önce Türkiye ekonomisine yön veren bu ekonomistin en önemli vasıflarından biri de,
8 Yıl boyunca İsrail Merkez Bankası Başkanlığı yapmış olması!..
Çapraz ilişkiler!..