İmam Hatip bana ne öğretti
Ceberut sistemin hüküm sürdüğü
yıllarda hayatımız rehin alınmak istemişti. Dindar kesim, İmam Hatip nesli
olarak olmadık engellemelerle karşılaştık. Kuran kursları kapatıldı. Başörtüsü
yasaklarıyla kız öğrencilerin eğitim hakkı ellerinden alındı. Yıllarca “İrtica ile mücadele” gerekçesiyle
zulmün her çeşidine maruz kaldık. Bütün bunlara rağmen devletimize küsmedik, sevmeye
devam ettik, öç alma duygusuna kapılmadık.
“Bin yıl sürecek” denilen o bozuk ve o zalim düzen
ancak on yıl gidebildi. Zalimlerden ahirete gidenler oldu, ateşleri bol olsun.
Yaşayanlar ise hukuk karşısında hesap veriyor. Allah, Erdoğan’dan razı olsun.
Bir Mustafa Sevim hoca vardı
Rahmetli babamın yakın dostuydu. MSP,
Akıncılar ve İmam Hatip Okulu Derneği’nde faaliyetler yürütüyordu. Arkadaşları
ile birlikte Akıncılar Kulübü’nü kurarak gençlere spor yapma imkânı ve Mahalle’de
bilinçli gençlerin yetişmesi için büyük katkılar sağladılar. Bizlere güçlü bir iman ve davaya
adanmışlığın çok şeyleri değiştirip dönüştürebileceğini bizzat yaşamıyla
anlattı.
Onun bir hayali de Mahalleye bir İmam
Hatip kazandırmaktı. Okulun yapımına CHP belediyesinden izin çıkmaması üzerine
‘ben burayı yaparım” dedi ve tüm engellemelere rağmen halkı arkasına alarak inşaatı
başlattı ve bitirdi.
Bir pazar günü ve akşam okul
inşaatından çıktıktan sonra namazını kılıp evine giderken Komünist bilinen militanlar
tarafından şehit edildi. Şehit edildiğinde eşi altıncı çocuğuna hamileydi
ve babasını hiç görmeyen oğlunun adını Mustafa koydular. Bunu neden mi
anlattım?
Bu davanın içinde olmamış, cefasını
ve yükünü çekmemiş, bedel ödemiş birilerinin kalkıp İmam Hatipler hakkında
ileri geri konuşmasını, İmam Hatip karşıtlarının değirmenine su taşımakla
eşdeğer görüyorum.
İmam Hatipten ne öğrendim?
Bizim için dava, İslam’ın davasıdır.
Memleket millet meselesidir. Memleketimize faydalı olmaktır. Hem kendimizi hem
de ülkemizi her türlü kötülükten korumaktır. Biz buna millet ve memleket davası diyoruz. Bizim yerimiz ve yurdumuz
Türkiye’dir. Ne bayrağımızı yere düşürürüz ne de düşmanın toprağımıza ayak
basmasına müsaade ederiz. En başta bunu öğretti.
Unutmayalım ki, ümmetin davası bütün
Müslümanların davasıdır. Tartımız ve terazimiz adalet ve İslam’dır. İslam’ı her
türlü grup, meşrep, cemaat ve her şeyin üstünde tutuyoruz. Her şeyin ölçüsü
İslam olmalıdır.
Cemaatleri, grupları, partileri,
makam ve mevkileri kendimiz için bir sıçrama tahtası görmüyoruz. Hele bunları
dava olarak hiç görmüyoruz. Bizim davamız Allah’ın davasıdır ve onun rızasını
kazanmaktır.
Memleketimiz beka, ümmet ölüm kalım
mücadelesi verirken asla sessiz kalamayız. Dava ehlinin işi davasını ölümüne
savunmaktır. Vatan, millet ve din diyenlerin zor zamanlardaki tavrı fitneye
taraf olmak değil bertaraf etmektir.
Her milliyetçiyi vatansever ve her
dindar görünümlüyü Müslüman sanıp aldanmamayı öğrendim.
Bir İmam Hatipli olarak vefayı ve “ancak Müslümanlar kardeştir.”
öğrendim. İslam ve ümmetin düşmanlarının değirmenine su taşınmayacağını öğrendim.
Gerçek iman etmiş onların bütün renk
ve ırklarıyla kardeş olduklarını öğrendim. Hepsinin merkezinde İslam
vardır.
“Allah’a ve Resul’üne itaat edin ve
birbirinizle çekişmeyin. Sonra gevşersiniz ve gücünüz, devletiniz elden gider.
Sabırlı olun. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.” (Enfal suresi, 46)
“Dinlerini parçalara bölen, gruplara
ayrılan ve her grubun kendi yaşındakiyle böbürlendiği kimselerden olmayın.” (Rum suresi, 32) Allah’ın emirleri bizim
kılavuzumuzdur.
İmam Hatip bana; her sakallı ve
cübbeliyi hoca sanma diye öğretti.