Dolar (USD)
34.51
Euro (EUR)
36.16
Gram Altın
2984.29
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
30 Ekim 2022

İmam Gazali ve felsefe

İmam Gazali’ye yönelik eleştirilerin üçüncüsü olan, “Tefahüt ile Gazali'nin felsefeyi reddetti, aklın önünü kesti” iddiasını haklı bulmuyorum. Bu iddia sahipleri rahmetli Gazali’yi ya okuyup anlamamışlardır ya da anladıkları halde batılı eleştirmenlerin etkisinde kalarak bu iddiayı tekrarlamışlardır. Çünkü,

İmam Gazali r. aklı önemseyen, medrese öğrencilerine mantık okumayı zorunlu kılan âlimdir. Bir usul kitabı olan El-Mustasfa’nın girişinde 70 sayfa boyunca akıl-mantık-yöntem konusunu ele alan bir âlim için “akla karşıydı, mantığı dışladı” iddiasında bulunmak iyi niyetli eleştiri olmasa gerek.

Aslına bakılırsa İmam Gazali, Meşşai geleneğe daha doğrusu İbn Sina’ya yönelik tenkidlerle dolu olan Tefahüte’l Felasife kitabıyla hem ulema arasında metoda dayalı bir eleştiri geleneğini kazandırmış hem de Müslümanların nezdinde felsefeyi meşru hale getirmiştir. Evet, Gazali felsefenin sakıncalı yönlerini söyleyerek okuyucuyu dikkatli olmaya sevk etmiştir. Hem müktesebatı yetersiz olanların okudukları felsefenin okuyucusuna ne tür zararlar verdiğini günümüzde de görüyoruz. Ayrıca mantık ve matematik için, “Bu ilimler gibi kesinlik ifade eden her görüşü kabul ederiz” diyen bir Gazali nasıl olur da akla, bilime, mantık ve matematiğe karşı çıkar? Gazali, “Filozofların söylediklerini mutlak hakikat kabul etmek aklen de ilmen de doğru olmaz, çünkü bu fikirler matematik gibi kesin bilgiler değildir” der.

İmam Gazali’nin Felsefe ile derdi neydi?

Gazali, bu konuda Tefahüte’l Felasife/Filozofların Tutarsızlığı kitabını yazmadan önce Mekasidu’l Felasife/Filozofların Maksatları kitabını yazmıştır. Bu kitapta İmam Gazali’nin filozofların eserlerini çok iyi incelediği, felsefi delilleri bir bir değerlendirdiği kolaylıkla görülebilir. İbn Sina’nın Danişname kitabının özeti olarak kabul edilen Makasıd’da felsefe ve filozofların amaçlarını anlatan İmam Gazali bu kitaptan sonra yazdığı Tefahüte’l Felasife’de 20 başlık altında filozofları eleştiriyor.

İmam Gazali bu 20 maddenin üçünde filozofların küfre girdiklerini söylüyor.

Bu üç maddeden birincisi Âlemin Kıdemi meselesidir. Tefahüt’ün 1. Maddesinde Platon’u eleştiren ve “Alemin kadim (başlangıçsız) olduğu görüşlerinin gerçeğe uymadığını göstermek hakkındadır” diyen Gazali, filozofların delillerini bir bir çürütür ve yoktan yaratılmayı reddettikleri için filozofların küfre düştüklerini söyler. Filozoflar ise (İbn Rüşd) bu iddiayı ele alırken, “Âlemin hudûs ve kıdeminden dolayı kimseye küfür isnad edilemez” der ve “Âlemin varlığı her şartta Yaratıcıya bağlıdır, bu konuda kimi kelamcıların da farklı düşüncelere sahip oldukları biliniyor” der.

İkinci konu olan Allah’ın Tikelleri Bilmesini Gazali, Tefahüt’ün 11, 12 ve 13. Maddelerinde ele alır. 13. madde:

“Allah'ın zaman bakımından ‘olan’, ‘olmuş’ ve ‘olacak’ diye kısımlara ayrılan cüzleri bilmediğine…” başlığıyla ele alan Gazali, güneş tutulması örneği ile “Bu feylesoflar, Allah cüzleri külli şekilde bilir” yani Allah cc tikelleri bilmez diyorlar. Mealen bunun Allah Subhanehu Teâla için kifayetsizlik olacağını ve bunun küfür olduğunu söyler. İbn Rüşd bunu kabul etmez; filozofların, Tanrı’nın tikelleri bilmesinin biz sonlu varlıklar gibi olmadığını, dolayısıyla tek tek değil, Tanrı’nın bilgisi şeyleri bütün olarak bilmesidir dese de Gazali’ye göre bu küfürdür.

Bu hususun küfrü gerektirip gerektirmediği konusunda yorum yapmış değilim, sadece mevzuyu açıklamaya çalışıyorum.

İmam Gazali’nin filozofları tekfir ettiği üçüncü husus da ruh-beden, ilişkisi yani Haşr-i Cismani konusudur. Cennet, cehennem vb fiziki olup olmadığı, ruhun ebediliği konularında Gazali, filozofların ruhun ölmeyeceğini, ahirette insanların bedenen değil, ruhen yaşayacaklarını, ahiretin fiziki olmadığını söylediklerini iddia ederek bunun inkar olduğunu söyler. İbn Rüşd, kelamcılar arasında bile bu hususta farklı düşünenlerin olduğunu söyleyerek bu sebepten dolayı küfür isnadının ağır olduğunu ifade eder.

Anlayacağınız Gazali Yunan geleneğine bağlı felsefi düşünceye (Meşşailiği) eleştiriyor. Bu tenkiddir ve sistemli bir tenkid anlayışıdır. Gazali kafadan filozofları eleştirmiyor, ilmi delillerle bir eleştiri geleneği oluşturuyor.

Bu sebeple Gazali için, “tenkidi düşüncenin babasıdır” diyenlerin haklı olduklarını düşünüyorum.

Kısacası;

“Gazali’den sonra felsefe ya da bilim öldü” iddiasını sürdürenlerin gösterecekleri hiçbir örnekleri yoktur. Akademiyada bu konu tartışılır olmaktan çıkalı epey zaman oldu.

Peki bu iddia nereden çıktı?

Bu, İngilizlerin, “Ey Araplar, siz her yönüyle iyiydiniz, ama Türkler (Selçukiler) ve Fars Âlim (Gazali) sizi geriletti” uydurmasıdır. İngilizler siyasi olarak bitirdikleri Osmanlı’yı kültürel olarak da olumsuzlamalıydı, bunu da Gazali’ye saldırarak yaptılar. Bizimkiler de bunu satın aldı.

Gerekirse ileride konuya devam ederiz.