Dolar (USD)
34.49
Euro (EUR)
36.25
Gram Altın
2960.27
BIST 100
9367.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
10 May 2023

İmam Ali tebâsı ve Türkiye seçimleri

Gökkubbenin altında söylenmemiş söz yoktur, vecizesini bilirsiniz ancak bir şey daha bilmemiz gerek:

Biz söylenmiş her sözü duymadık ki…

Evet, söylenmiş sözlerin duyulması gibi o sözlerin etki etmesi de önemlidir. Bazen bir “merhaba”nın ihmal edilmesi yıkıntıya sebep verirken başka zaman dünya dolusu sözün bir kıymet-i harbiye taşımadığını da biliyoruz.

Seçimlere 4 gün kala dünyalar dolusu konuşmalar yapıldı, bir o kadar yazılar yazıldı. Pek çok yaşanmış hikâye anlatıldı. Bugün ben de sizlerle böyle bir olayı anlatacağım.

Öncelikle anlatmam gerekir ki anlatacağım hadise bana başkası tarafından gönderildi. İsmini yazmama izin vermese de BUHARALI rumuzunu yazmam konusunda izin verdi.

Bu yazının önemi ne?

Patates ve soğan fiyatlarını gerekçe göstererek oy kullanacağını düşünen kesimin tarihten çıkarması gereken bir ders olması hasebiyle anlatacağım hadise büyük önem taşıyor:

Hz. Ali Efendimiz’in (kv) hilafeti döneminde bir yandan Cemel Vak’ası, bir yandan Sıffin, bir yanda da Hariciler sorunu büyük tahribatlara yol açmıştı. Ve bu süreçte Hicaz’da kıtlık başlamış devamında da açlıktan kaynaklı sorunlar yaşanmıştı. Yaşanan anlaşmazlıklardan dolayı zor dönemden geçen Medine’de bu sorun daha belirgin bir hal almaya başlamış. Öyle ki kısa süreli de olsa Medine-i Münevvere’de kimi yoksul ailelerin çocukları açlıktan ölümle burun buruna gelmişlerdi.

İmam Ali (ra) bu durumun sürmemesi için alternatifler aramaya başlarken fazla seçeneğinin olmadığını görür. Ekmek yapmak için buğday lazım, lakin diğer mamullerden sonra buğday da bulunamıyor. Aramalar sonucunda istedikleri gıda ürünleri bulunamıyor, ama en son Yahudi bir tüccarın buğday stoğunun olduğu öğrenilir.

İmam Ali yanına bu işten anlayan birkaç yaranını da alıp Yahudi tüccarla görüşmeye giderler. Görüşme ve pazarlık başlar. Normal zamanlarda ölçeği 10 dinar olan buğdaya tüccar 100 dinar ister. İmam Ali’nin başka çaresi yoktur ve ölümler olmasın diyerek Yahudi tüccarla anlaşmaya varır lakin Yahudi tüccardan buğdayları öğütüp ekmek haline getirmesini şart koşar.

Yahudi tüccar bu şartı kabul eder, kısa süre içinde ekmekleri pişirip en yoksul mahalleden başlayarak dağıtmaya başlar ancak Medine’de hangi kapıyı çaldıysa Medineli "Bizim ekmeğimiz var" diyerek Yahudi tüccarın getirdiği ekmeği almak istemezler. Yahudi tüccar mecburen durumu İmam Ali (ra) Efendimize anlatır ve ne yapması gerektiğini sorar.

İmam Ali (r) Yahudi tüccara,

“Ekmekleri dağıtmaya yeniden başlayın ve ekmek vereceğiniz ailelere deyin ki, ‘inandığınız Allah ve Resulü Muhammed aşkına sizin aç kaldığınızı biliyorum ve bu ekmeği Halife Ali (ra) size gönderiyor. Siz böyle aç ve muhtaç olduğunuz halde neden ekmekleri almıyorsunuz?’ de” diyor.

Buğdayların sahibi Yahudi tüccar İmam Ali’nin söylediklerini harfiyen uygular. Gittikleri her haneye İmam Ali’nin selamı ile birlikte yukarıdaki sözleri tekrarlar ama nafile. Çünkü ekmek götürdükleri aileler Yahudi tüccara:

“Biz ki Müslümanız, zalimlerin ordularını dağıtan, Hak için küfür kalelerini yıkan, Allah'ın Arslanı Ali’yi sana muhtaç edeceğimize açlıktan ölürüz daha iyi.” diye cevap verirler.

Yahudi tüccar bu sözlerden çok etkilenir ve ekmekleri almaya yanaşmayan ailelere:

“Sizin dininiz size bu şerefli duruşu vermiş ise dinleyin o zaman” der ve hançeresi yırtılırcasına:

‘Eşhedu en LA İLAHE İLLALLAH ve eşhedu enne MUHAMMED’UN RASULULLAH!’ diyerek Müslüman olur. Akabinde de, “Artık ben de Müslümanım! Bu ekmekte Allah için sebildir, parasızdır” deyip ekmeklerin tamamını dağıtır.

Şimdi,

Ey Allah (c.c) için yola çıkanlar: Bütün küfür âlemi ile içimizdeki ehl-i sâlibin askerleri ve onlara ilaveten dinini bir sandalyeye satacak kadar alçalan Müslüman görünümlü müsveddeler bir araya gelseler bile sizi mağlup edemeyeceklerdir. Zira Allah (cc) dinini sizin elinizle ayakta tutacaktır.

Başta riyasetiniz Recep Tayyip ERDOĞAN Beyefendi olmak üzere, yardımcıları olan serdengeçtilerin yardımcısı Rabb’imizdir.

Unutmayın ki Bedir'in, Uhud'un, Çanakkale'nin ve geçmişte vatan için serini veren Âli Osman Devleti şehitlerinin ruhaniyetleri gölgenizdir. Ayrıca Hind'in, Yemen'in ve Buhara'nın manevi sultanlarının ervah-ı sizin için ayakta ve duadadır. Bunlara ilaveten mazlum Müslüman milletlerinin ve özellikle Türkiye’deki ahalinin her seherdeki duası budur:

Ya Rabbi! Bizi küffara zebûn etme, neyimizi istiyorsan, canımız, malımız ve varlığımız hepsi senindir ancak dinimizi, izzetimizi ve iffetimizi muhafaza eyle!

Bize düşen bu duanın gereğini yerine getirmektir, sonrasını Alemlerin Sahibi olan Allah’a (cc) bırakın.