İlmihâlimiz olmalı
Fıkıh ilminin halka bakan yönünü yansıtan ilmihal kitapları dinin pratikte yaşanmasında önemli rol üstlenmiştir. Konularını kısa ve sade bir şekilde Müslümanlara arz eden ilmihaller Cumhuriyet döneminin en revaç bulan yayını olup, Ömer Nasuhi Bilmen’in Büyük İslam İlmihali de birincidir. Yayınlandığı dönemden itibaren onlarca baskı yapmış, ilim ehlinden sade vatandaşlara kadar birçok Müslümanın başucu eseri olmuştur. Hatta İslâmî ilimler alanında çalışan çoğu kimsenin bu ilmihalden beslendiğini ifade edersek yanlışlık yapmayız. Rahmetli babamdan intikal eden kitaplığımın başucu kitabıdır. Yayınlanmış bir çok fıkıh kitabının hülasası, fıkıh ilminin hapı olarak düşündüğüm Büyük İslam İlmihali kitabının Hanefi fıkhına tabi olan her Müslüman’ın elinin altında bulunması gerektiğine inanıyorum.
Kendisini
İslâmî bilgilerle yetiştiren kardeşlerimizin diğer dinî yayınlarla müşerref
olmaları elbette güzeldir. Başta Kur’an-ı Kerim Tefsir kitapları olmak üzere,
sahih kaynaklara dayalı hadis külliyatlarından da haberdar olanlarımızın aliyü’l
âlâ iş yaptıklarını belirtelim. Ancak normal bilgilerle mücehhez bir mü’mine
lazım olabilecek bilgileri ihtiva eden ilmihal kitaplarının her evde
bulundurulması önemlidir. Adı üstünde içinde yaşadığı hâlin ilmi. Yapılması
gerekenleri sıraladığı gibi, yapılmaması gerekenleri de uyarıp istikametimize
yön veren yayınlardır.
Gençlik
yıllarımızda Hacı Bayram Camii
civarındaki kitapçılarda günümüzü geçirirken fıkıh kitaplarına merak saranımız
çoğalmıştı. O günleri yaşayanlarımız hatırlayacaktır. İbn-i Abidin Tercümesi 16
ciltlik eser en çok satılan yayın olarak gözdeydi. Hatırımda kaldığı kadarıyla
3. Cilde kadar suların temizliği veya abdestle ilgili bilgilerden sonra diğer
ciltlerde namaz ve diğer mevzuların yer aldığı hacimli bir eserdi. Tavsiye edildi
aldık ama okuyamadık. Gazete köşesinde fıkhî suallere cevap verirken kaynak
olarak gösteren hocaya eseri aldığımı söylediğimde “Senin almana gerek yok, sana ilmihal yeterli” deyince elimdeki bu
ve benzer ne kadar yayın varsa hepsini yeni açılan bir ilahiyat fakültesinin
kütüphanesine bağışlamıştım. Düşünüyorum hoca haklıydı. Tercüme eserlerle âlim olacak halimiz
yok. Konu uzmanlarının orijinal
metinlerden okuyup izahları bizler için yeterlidir.
İstanbul Ahmed
Said Matbaasında 1958 yılında basılmış kırmızı bez ciltli Büyük İslam İlmihali’nin Ön sözünde “Müslüman için her hususta bilgi sahibi olmak bir vazifedir. Din
hususunda bilgi ise (İlmihal) adını alarak en birinci vazifeyi teşkil eder” diye
söze başlayan Ömer Nasuhi Bilmen
hocamızın eserini diğer ilmihallerden ayrı tutarım.
Yazımızı Erzurumlu Naim
Hoca’nın Ömer Nasuhi Bilmen Hoca
ile hatırasıyla noktalayalım ve her ikisini de rahmetle yâd edelim; Zamanın
Diyanet İşleri Başkanı Ömer Nasuhi Bilmen Erzurum'a gelmişken okuduğu medreseyi
de ziyaret etmek ister ve Şeyhler medresesine gider. Naim Hoca hem Şeyhler
Camiinde müezzinlik yapmakta hem de yanındaki medresede talebe okutmaktadır.
Uzun ağızlığına cıgarasını takmış, bir ayağını uzatmış, Bilmen Hocanın verdiği
selamı "elesine" almıştır. Gelen başında biraz bekleyince:
-Gurban
adın bağışla, der Naim Hoca.
Başında
bekleyen:
-Ömer
Nasuhi
Naim
Hoca'da jeton düşer gibi olur.
-Bülmeni
de var mi?
-Evet.
Naim
Hoca yerinden fırlar ve Ömer Nasuhi Hocanın eline uzanırken:
-Buyurun
ceneze namazına, der.