İlle edep ille edep!
Edep; iyi tutum, incelik, güzel terbiye, toplum töresine uygun davranma...
“Edep, aklın suretidir” diyor Hz. Ali.
İnsanların
toplumdaki mevki ve statüleri kendilerinden beklenen edep çıtasını ve
beklentileri farklılaştırır.
Hiç kimse
edepsizlikten hoşlanmaz;
Muhatabınız
pazarcı olduğunda da edep ararsınız, polis olduğunda da. Taksiciden
beklediğiniz edep çıtasını bir genel müdürden de beklersiniz.
Belediye
başkanı da edepli olmalı, parti başkanları da. Edep valiye de yakışır bekçiye
de. Edepli olmak iyidir...
Edepli olmak
için ben edepliyim demeniz yetmez. Edepli gibi görünmek de insanı edepli
yapmaz. Toplum töresine uygun davranmadınız mı edepli görünmeye çalışsanız da
olmaz. Edep; iyi ahlak, incelik ve
terbiye gerektirir, bu güzel hasletleri ruhunda barındırmayan asla edepli
olamaz.
Edep tahtası
çürümemeli
Devlet
imkânları veya siyasi erkin verdiği güç, insanın edep tahtasını çürütmemeli,
kimliği büyüdükçe kibri azalmalı, yükü arttıkça öfkesi dinmeli, ''ince ruhlu ve terbiyeli'' olmalı,
edep bilmeli, edepli olmalı...
Tüm değerler
içinde en kıymetlisi edeptir. Çünkü toplumları ayakta tutan en önemli
unsurdur. Ve bu minvalde bunu ihlal eden
bir toplum temsilcisi ise, seçilmiş bir vekil ise edebi noksan bu şahıs, toplum
için salgın hastalıktan daha tehlikelidir. İçten içe çürütür toplumun genç
dimağlarını...
Bu nasıl bir
yıkımdır
Bizler kurgu
dizilerdeki hilaf-ı edep sözlerinden muzdaripken, vekil kisvesindeki şahsın
ağzından sinkaflı sözler duymak nasıl bir yıkımdır.
"Benim kardeşimin vücudu
parçalandı. Günlerce ayaklarını aradık" acılı şehit yakınına sinkaflı küfür eden, vicdanları
kanatan bu şahsa herkesten önce kendi partisi hesap sormalıdır.
Aksi hali
zulümdür...
Vicdani
sorumluluğunuzdur.
Siyaset
temiz bir dille yapılmalıdır hele hele cinsiyetçi, edep sınırı hep anne, bacı
ve eşe yani kadına dayanan söylemler artık ivedilikle terkedilmeli
Vicdan...
Kadın
onuru...
Analık
hakkı...
Kadim
töremiz…
Bunu
gerektirir.
Yeni nesil
siyaset bu minvalde,
Temiz bir
dil ve gönül ile şekillenmeli.
Vicdanları
kanatan olayda, küfrün edepsizliğine mi yoksa bir kadının onurunu ayaklar
altına alarak küfredilmesine mi yanalım.
Hani
neresinden tutsan elinde kalır misali...
Gün gelir
sorulmaz mi hesabı? Milletimiz verdiği yetkiyi misliyle geri almasını da bilir.
Ve
Türkiye'deki kadın hakları savunucuları, vakıflar, dernekler kadın onurunu
hedef alan bu cinsiyetçi küfre karşı en sert tepkiyi vermelidir.
Bekleyip
göreceğiz.
Yunus Emre
der ki;
“İlim meclislerinde aradım kıldım
talep, ilim geride kaldı; İLLE EDEP İLLE EDEP”