İlle de sağlık
Değerli okurlarım tüm dünyayı kasıp kavuran covid-19,bundan sonra hiçbir şeyin eskisi gibi devam etmeyeceğine adeta haykırıyor. Bizler birer birey olarak üzerimize düşeni yaparak son pişmanlığın para etmeyeceği bir savrulma yaşamayalım.
İlle de sağlık dememin asıl sebebine gelince, virüs kimini anasından doğduğuna pişman edebiliyor. Tedbiri elden bırakmayarak bu gurubun içerisinde olmamak büyük oranda elimizde.
Dillere pelesenk olmuş ve evvelki gün Cumhurbaşkanımızın TAMAM ile tanımladığı temizlik-maske-mesafe üçlüsü virüsün yol haritasını darmadağın ederek bulaşma ve yayılma hatlarını keserek hastalıkla aramıza mesafe koyuyor.
Cumhurbaşkanımızın açıklamalarından bugüne geçen dört beş gün içerisinde caddede sokakta özellikle dikkat ederek gözlemlediğim insanların bayağı bir kısmında maske mesafe konusunda hassaslık ve duyarlılıktaki lakaydiliği gördükçe bu kadarına pes diyerek içim sızladı.
İlle hasta mı olmak lazım. Virüsün acımasız saldırısında başta akciğerler olmak üzere tüm doku ve organlar yara bere içerisinde can derdine mi düşmeli. İş işten geçtikten sonra kalan sağlar bizim mi demeliyiz.
Virüsün yayılmasında en büyük aracı kurum bizleriz. Bunu aklederek bu günleri geçirebilirsek her akşam merakla beklediğimiz günlük vaka sayılarını hayal ettiğimiz yerlere doğru çekebiliriz.
Yani iş büyük oranda bizlerin virüsle dansında işi ciddiye almamıza bağlı.
*******
Gerici kafa
Geçtiğimiz yıl ekim ayında dünyasını değiştiren devrimci, değişimci, Kudüs aşığı, Allah dostu merhum Nuri ağabeyimizi ağzına almaya layık olmayan malum güruh bugünlerde mal bulmuş mağribi gibi bu abide insana salya sümük saldırıyor.
Sebebi her ne olursa olsun saldırının altında her zaman olduğu gibi yine din düşmanlığı var. Bu seferki gerekçeleri ise harf devrimi ile Kuran’ı kerimi tarihe gömdüğünü iddia eden birisinin adını taşıyan bir kültür merkezi ile ilgili.
Allah aşkına zihniyetinizin kusmukları ile Müslüman mahallesinde salyangoz satmayı bırakın. Bu millet çektiği onca eziyete rağmen dinini diyanetini terk etmiyor.
Etmeyecek de.
Nuri ağabey son nefesine kadar bu ülkede dini mübini İslam için ilayı kelimetullah yolunda ömrünü harcamış İslâm davasını kendisine dert edinmiş bunun dışında başka bir gayesi de olmamış Müslüman bir münevver.
Malum zihniyet çamur at izi kalsıncı bir kolaycılığa kaçmadan üstadın yazdığı birkaç esere şöyle bir göz atsa zaten utanacak ve yerin dibine girecek ama nerde o akıl. Nerde o feraset.
Bu kafa sürü mantığı ile din düşmanlığı üzerinden hep atmış tutmuş. Yerine göre dini hassaların canlanmaması için ülkemizin bölünüp parçalanmasını dahi göze alacak kadar da adileşebilmiştir.
Kahramanmaraş’ın ve ülkemizin medarı iftiharı, hemşerisi olmaktan gurur duyduğum merhum Nuri Pakdil ağabey ile ilgili son günlerde konuşan ve yazıp çizenlere baktım da nerede ise hemen hepsi aynı fabrikanın ürünü.
Nuri ağabeyin kesip attığı tırnağı kadar olamayacak kadar müptezel, zekaları gezide, kafaları kaz ve huyları da mız mız. Aynaya bakma özürlü ve mızıkçılık ise hünerleri.
Belki cevap vermek bile zül ama işkembeden ulu orta atıp tuttuklarını görünce zoruma gitti. Her ikisi de dünyasını değiştirmiş. Birisini tarih kitaplarından, üstadımı ise hemşerisi olup yakinen tanımam hasebi ile meseleyi aydınlatmaya çalışmak istedim.
Dünyanın fezaya dolmuş ayarladığı günümüzde bu kadar gerici ve çağdışı beyinle dolaşan yaratıklar içerisinde yaşamak gerçekten zor. Doğum gününü İstanbul’un fethine atfen 29 mayıs olarak kabul eden, Maraş’ın yedi güzel adamından biri olan Nuri Ağabey yayınladığı 40 dan fazla kitabi ile ümmete yaşayarak örnek olmasına rağmen cımbızla çekilmiş birkaç kelime ile üstadın şeref olarak kabul ettiği şeriatçılığı üzerinden vurmaya kalkmamalıydınız.
Rezil rüsvaydınız zaten. Daha beter olursunuz.
Beyler köprünün altından çok sular aktı. Eski çamlar çoktan bardak oldu. Aklınızı başınıza alın artık. Hoşunuza pek gitmese de bölücü terör de artık yok olmak üzere. Dünyayı kasıp kavuran vertikal bela covid-19 savaşında da şükür mağlup olmadık.
Bugün demir gülleler halinde birlik içinde olup iç ve dış düşmanların dişlerini dökme zamanı. Görenler görüyor. Artık eski Türkiye yok. Yurtta ve cihanda susma dönemi son buldu. Milletimiz her şeyin farkında. Halkımız bundan böyle susmaz. Bor’un pazarı çoktan geçti.
Adına ağıtlar yaktığınız Mustafa Necati bakanlığı döneminde ülkemizin geriletilmesinin sebeplerinden biri olan harf devrimi ile kutsal kitabımız Kuran-ı kerimi de tarihe gömdüğünü iddia eden bir aceze.
Ankara’da milletin değerlerine ters birinin adını taşıyan kültür evi, Kültür bakanlığımızın isabetli bir kararı ile Nuri Pakdil edebiyat müzesi olmasından daha isabetli bir karar olur mu?
Bakanlığı bu onurlu davranışından dolayı tebrik ediyor Nuri ağabeye Rabbim rahmeti ile muamele eylesin diyorum. Sağlık ve mutluluk dileklerimle.