İlkel İnsan Masalı
Mükemmele kurulmuş ilkeldir insan.
Sanki ilk annemiz ve babamız kahve yudumluyorlar ve biz de kardeşler arası takılıyoruz birbirimizeu2026Hiç biri gerçek değil kavgalarımızın. Aslı astarı yok küfürleşmelerin. Esamisi okunmuyor kargaşanın, kavganın. Hiç savaş çıkmamış daha. Çok önceleriu2026İlkken. İlkelken İnsanu2026
Saf değerler hükmediyormuş henüz yeryüzünde. Bir kayıt altına alınmamış bile. Sadece ilk var oluşta, fıtratın içten gelen emriyle, tam "olduğu gibi" yaşanıyormuş. Bir de mükemmel ve öz olası bir kaç söz. O kadar.
İnanç her kalbin içine doğru tek başına yürüyüp sonra hayatına hürce çıkardığı özgün bir seçimmiş. -Benim inancım senin inancından- diye başlamıyormuş cümleleru2026 Dış dünyaya korkusuzca serpiliyormuş kendi özündenu2026Her kalbin kendi huyuna kavuşması ve yaşaması kadar tabii karşılanırmış inanç.
Kimse kimseyi -bütün özellikleriyle ölçü aldığı beni üzerinden-değerlendirmiyormuş. Yargılamıyormuş . Sadece olduğu gibi tanımaya çalışıyormuş. Ön yargıları yokmuş.
Yoksulluğunda hep birlikte tıka basa doyulabiliyormuş. Herkes yetindiğinde artıyormuş zaten her şey. Yeni bir ürün, paylaşmak için yeni bir neden sayılıyormuş. Hayat baştan sona paylaşım sevinciymiş. Daha çok olan daha az olana gidiyor ve dengeleniyormuş toplum. "Pek" olmayan bir "sırt" kalmıyormuş. Herkesin karnı tokmuş. Kimse biriktirme hırsı, tüketim çılgınlığı nedir bilmiyormuş. Zenginliğin gün gelip kahredici bir üstünlük olacağına kimse inanmazmış. İnsan kardeşini önce yoksul bırakıp sonra da yoksul diye ezmiyor, başkasının önündekine uzanmayı bilmiyor, önündekiyle doyuyor, elindekiyle yetiniyor, paylaşmak bir üretim kaynağı olarak değerlendiriliyormuş.
Renk skalasına her geçen gün bir başkasını ekliyormuş. Beyaz kibre düşmediği gibi, siyah ta bir güceniklik duymuyormuş. Renk huymuş. Kişilikmiş. Rengarenk dokuyormuş yer o vakitler, kuşağını. Yağmurun güneşi bölüştürmesine bakarak. Ahenk yakalamaca oynarmış farklılıklar; birlikteliklerinde. Olabildiğince zıt olsalar bileu2026Hem zıtlık; varoluşun dostluğuymuş bir bakıma. Kasıtlı uyumsuz renkten sayılmıyormuşu2026Asıl renk insanlıkmış. İnsanlık iyilikmiş.
Dilsizliği evrenselmiş. Dili deu2026Anlaşmak için kullanıyormuş dili. Üstünlük kurmak, silip sömürmek ve kavga etmek için değil. Asıl dil gönül diliymiş.
Irk, köken farklılıkları tanışıp kaynaşmak için, bilinip sayılmak için gerekli tabii bölümlenmelerden başka bir şey değilmiş. Görüş ayrılıklarının tekamülün gereği olduğu biliniyormuş. İlerlemenin, farklılaşmanın olgunlaşma yolculuğuna uygun olarak ayrılığa, yabancılaşmaya, hasrete bir gerekçe olmasına izin verilmiyormuş.
Ayrılıklar birlik olmak için kaçırılmayacak birer imkanmış! Ayrılıklar ayırmamış insanları. Ayrımcılığa dönüşmemiş farklılıklar. Aşağılama tahtına kurulmamış hiç öyle kibiru2026Meta, mal olmamış ruhlar. İnsan insan, hayvan hayvanmış. Beyaz karartmıyormuş içini, siyahın alnı ak ve nurluymuş. Dil aşağılanmıyormuş. Hele gönül...Kırk ırk hep birlikte bir yaşam düğünü kuruveriyormuş oracıkta. Dünyada. İlkken. İlkelken İnsanu2026
Şimdi çok gelişmiş artık! O kadar gelişmiş ki...