Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
21 Eylül 2023

İlkay Coşkun ile 'İç hatlar' yolculuğu

“Canlı olmakla insan olma arasındaki ince çizgiyi oluşturan etkin fark İnsan Modu! İnsanlara zarar vermemek için insanın kendisini uçak moduna alması misali zararsızlaştırma modu.” Öyle diyor 2020 yılının Ekim ayında Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık tarafından deneme türünde yayınlanan İç Hatlar kitabının ilk denemesinde Sevgili İlkay Coşkun.

İnsan, Kitap, Dava, Şiir Sanatı ve Dönüş isimli beş başlıktan müteşekkil olan kitabın ilk bölümü olan İnsan’da iç dünyasının en ince ayrıntılarına kadar yolculuğunu sürdürüyor ve konunun anlaşılmasında meramına ziyadesiyle ulaşıyor. Bir bakıma da insanın kendi iç dünyasına yolculuk imkânı sunuyor.

Bazen çocukluğumuza inerek orada bıraktığımız mutluluk kırıntılarını bulup çıkartarak bugünün huzursuzluğunda bizi umutlandırmayı başarıyor. Bugünün huzursuzluğunda neleri kaybettiğimizi de inceden inceye gözlerimizin önüne seriyor. Sonra da içine düştüğümüz yanlışları ve eğrilikleri nasıl düzeltebileceğimizi de en edebi üslupla sözün hal diliyle anlatıyor. Mesela Yaşlılık Aylığı yazısında bir denemeden ziyade bir öykü ile karşılaşıyorsunuz. Bir öykü okuyor olsanız da öykünün içindeki hayattan dersleri çıkarabiliyorsunuz kendinize. Nihayetinde “Nasipten öte köy yok!” dedirtiyor insana.

Geleceğe kayıtsızlığımızdan sıyrılıp bir pandemi ile gelecek adına distopik tezler savurmaya başlar olduk. Kendi iç yolculuğumuza hayatın içinden örneklerle hayatımıza el feneri olan yazılar, kalbimize dokunarak yolumuzu aydınlatıyor ve bizi distopik halimizden uyandırmaya gayret ediyor.

Canına yandığımız şu dünyada konuşarak anlatamadığımız o kadar çok şeyimiz var ki; acaba susarak anlaşılabilir miyiz, diye düşündüğümüz zaman “Susmak, bir iç çekiş, kendine yöneliştir. Susmak; tüm sesleri, acıları sessize almaktır. Susmak, sözün soğutulma aşamasıdır.” diyor İlkay Hocam. Belki de susarak daha iyi anlaşılırız. Her ne kadar susmak ıstırap yüklü olsa da…

Kapı, kilit noktasıdır hayatın. Tarihin miladı, sıfır noktası ise hayatın miladi da kapıdır desek yanılmış sayılmayız. Hayatın, ötesi ve berisidir. Ötesine dikkat edilmezse uçurum, berisi ise bataklık olur, saplanır kalır insan. Kapı figürünü de sıcak çay eşliğinde içimizi ısıtacak şekilde sunuyor bize İlkay hocam. Ki, çay taze ise muhabbet daha yeni demini alıyor demektir.

Hayatın içinden örneklerle ve çözümlemelerle dolu olan kitapta mevcut şehir yapısı ile gelenekten gelen yapı arasında şehir hayatının geldiği noktanın sıkıntısı imgelenirken Çiçero'ya sorulan Roma imparatorluğunun nasıl yıkıldığını sorusunun ‘Bilgisizdik ve çok konuşuyorduk.’ cevabı bize pek de yabancı değil sanırım!

Her kitap, yeni bir şey öğretir insana. Bazen daha önce bildiklerinizi dahi ilk defa öğrenmiş olursunuz kitaplarda. İlkay Hocam, İç Hatların ikinci bölümünde kalem, kâğıt ve okuma ekseninde okuma ve yazmanın kıymetine değinirken Üstad Nuri Pakdil'in ‘Güvercin bir sevincin, yükselişin ve umudun simgesi. Köpek; yalnızlığın, korkunun, savunma gereğinin simgesi. İstanbul’da ne kadar güvercin varsa Paris’te o kadar köpek var’ mekân kıyasında ince bir dokundurmanın müşahhas örnekliğini taşıyor. Ki mevzu İstanbul ise Paris bizim için teferruattır. Her ne kadar Paris Âşıklar Şehri olsa da İstanbul da Aşkın Şehridir.

Kalemi kuvvetli bir yazar olmasının yanında iyi bir okur da olan İlkay Coşkun, kitap okumaları ile ilgili değerlendirmeleriyle bir bakıma yazarların eserlerine duyduğu saygı ile takdire şayan bir vefa örnekliği sunuyor.

Her şairin, yazarın bir duruşu vardır. İlkay Hocam da bu duruşunun şifrelerini kitabının Dava bölümünde gösteriyor bize. Kendi satırlarında gizlidir detayı yazarın. Okurken bu detaylara vakıf olacağınızı ümit ediyorum.

Otuz yıla yakın bir zamandır şiir ile hemhal olan İlkay Coşkun, şairliği ve şiir anlayışı ile şiire ilişkin görüşlerini Şiir Sanatı bölümünde bizimle paylaşıyor. Ona göre, ‘Derdini, hayalini, itirazını şiire dökene şair denir.’ Şiir için ise ‘Devrimleri, özgürlükleri başlatan ilk adımın sesidir.’ der.

Hayatın devam ediyor olduğunun en önemli işaretlerinden birisi dünyanın kendi ekseni ve güneşin etrafında sürekli dönüyor olmasıdır. Bu dönüşüm, hayatın garantisidir. Durmak, durağanlık öldürür insanı. Nereye giderse gitsin nihayetinde kendine, içine, özüne dönmeli insan. Bundan da öte bize şahdamarımızdan daha yakın olan Allah'a dönmeli. Ki o zaman dönüşlerin bir anlamı olur. Bütün dönüşlerin nihai dönüşünün ölüm olduğunu vurgularken İlkay hocam, “Allah’tan geldik ve hiç şüphesiz yine O’na döneceğiz.” ayetini hatırlatıyor bize.

Hülasa okurken birçok satır ve cümlenin altını çizdiğim kitap, iç yolculuğumda güzel bir yoldaş oldu. Aslında İlkay Hocam, hepimizin bildiği lakin göz ardı ettiği meselelerin önemine değinirken okuruna da iç hesaplaşma imkânı sunuyor.

Okurken ziyadesiyle müstefid olduğum İç Hatlar'dan sizin de istifade edeceğinizi umarak okumanızı tavsiye ederim.

Kalemin kuvvetli ve okuru bol olsun İlkay Coşkun Hocam. Kalemine, yüreğine sağlık…