İlk tur mu?
Değerli okurlarım gündemin birbirini takip hızı öyle bir hâl aldı ki, sorular soruları kovalarken cevaplar arada kaynayıp gidiyor.
Patates soğanla başlatılan süreç evrildi çevrildi ve en son
17/25 Aralık darbe girişimindeki fake kayıtlara kadar geldi.
Seçim haftasına girerken başka ne gibi yaşanmışlıklara ve
yalanlara şahitlik yapacağız doğrusu merak ediyorum.
Önümüzdeki hafta içerisinde seçimin kaderini belirleyecek
gelişmelerin olacağı nerede ise tüm vatandaşlarımızın dilinde.
Sık değişen gündem içerisinde satır aralarında gizlenmiş
olan ayrıntılardaki resimlerde görülenler perşembenin gelişini çarşambadan
belli ediyor sanki.
Altılı masa sakinlerinin çantada keklik olarak gördükleri Cumhurbaşkanlığı
seçimleri, o gün yaklaştıkça masa etrafında arz-ı endam edenlerin sayısının
günlük artışlarla ona hatta on bire kadar çıkması, durumun hiç de tahmin edilen
gibi olmadığı, masada ise keklik değil belirsizliğin hâkim olduğu gerçeği ile
karşılaşılınca olanlar oldu ve olmaya da devam edecek.
Bu süreç içerisinde aranan şamar oğlanı da çok geçmeden
bulundu.
3 Mart krizinde Hacı bacı ablamıza yapılanların nerede ise
aynısını şimdi buldukları şamar oğlanına yapıyorlar.
Adam, “Etmeyin tutmayın ben sizin geçmiş Cumhurbaşkanı
adayınızdım, yanlış yapıyorsunuz tıpkı ablanız gibi size bir gün lazım
olabilirim” diyor ama nafile.
Yapanların kimliklerine bakıyorsunuz. Kelli felli(!)
insanlar. Diplomalar mebzul. Paralar gani. Toplumda tanınırlık durumu en
yükseklerde.
Halkın değerlerini aşağılayarak sanat yaptığını iddia
edenden tutun da yalan üzerine doktoralı olanlara kadar sürüsüne bereket bir
güruh. Kimi araştırmacı, kimi soruşturmacı gazeteci. Televizyonlarda atıp tuttuklarına
bakıyorsunuz içleri boş teneke ve tın tın.
Değerli okurlarım. Âyinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz kelâmı,
kibar bir atasözümüzdür.
Bu güruhun büyük bir kısmının işten çok laf ürettiği, yani
laf cambazı olduklarını görürüz. Mangalda kül bırakmadıklarına bakmayalım.
Patates ve soğanla işleri olmadığı halde bu iki fakir gıdası
ile algı ticareti yaparlar. Sırça köşklerinde bir elleri yağda diğer elleri
balda olduğu halde garip gurebâ edebiyatı ile kamuoyu oluştururlar.
Velhasıl yapıp etmezler ama, yapanlara muhalefetleri ise
acımasız ve insafsızdır. Sayısal gücü zayıf olan bu güruha değişik isimlerle
hitap edilir.
Kimi, beyaz Türkler der, kimi üstün sınıf der, kimi de muktedirlerin
yandaşı haram lokmacılar der. Tıpkı bukalemun gibi renkten renge kılıktan
kılığa girmede de maharetlidirler. Bu güruh her devirde işini görür veya
gördürecek piyonları bulur. Yeri ve
zamanı geldiğinde onları bulur ve acımasızca kullanır. Seçimlerde kullandıkları oyların; mazlumların ve
gariplerin oyları ile eşit olmasından da hep yakınırlar. Çünkü ne yapsalar ne
etseler garip gurebâ mazlum halk çoğunluğu aklı selimini kullanır ve seçimlerde
kendinden yana olanları başa getirmek için olmayan gücüne rağmen tek gücü olan
oyu ile destek olur.
Şimdi bu seçimlerde de aynısı olacak. İlk tu mu? İkinci tur
mu? Mazlumlar, ezilmişler ve hakir görülen garip gurebâ buna karar verecek. 20
yıldır dediği gibi der ve 14 Mayıs’ı önemli bir milat olarak görürse Erdoğan
birinci turda yine başkan. Yok demez ve dedikodu pazarında satılan bayatlamış
sloganların cazibesine kanar, birlik ve bütünlüğümüzü patates ve soğana satarsa
seçimler ikinci tura kalır.
İnanmış olmak böyle zamanlarda başka bir öneme haiz. Olanda
hayır aramak inanmışlığın bir şiarı.
Hangi durum ve şartta olursa olsun birlik hamurumuzu
sulandırmak isteyen yerli ve yabancı unsurların tüm çaba ve gayretlerini
milletin feraseti boşa çıkartır kanaatinde olan bir vatandaşım.
Olanda hayır var derim. Şerre fren ,hayra ise gaz olmaya
devam ederim. Siz de böyle yapın demiyorum. Hesabın hasbi olduğu güne alnı ak
gönlü pak gidenlere ne mutlu.
Sağlık ve mutluluk dileklerimle.