İlk İslami dergimiz: Sırâtımüstakim-Sebîlürreşâd
Sırâtımüstakim-Sebilürreşâd, bizim ilk İslami dergimizdir. Mehmed Âkif’in başyazarı olduğu derginin kurucusu ve yaşatıcısı Eşref Edib.
Bir mecmua kurmanın, bir dergi çıkarmanın ne kadar zor
olduğu bilinir. Ama önemli olan bu yayın organını, uzun yıllar istikrarlı bir
şekilde ve bir ‘mektep dergi’ hâlinde devam ettirmektir. İftiharla
hatırladığımız İslami hassasiyete sahip ilk mecmuamız, Sırâtımüstakim olarak yayınına başladı, Sebîrürreşad olarak neşriyatını sürdürdü. Sırâtımüstakim-Sebîlürreşâd, devrinin bir ilim, fikir, iman ve
aksiyon dergisi olup İslami anlayışı benimsemiş yayıncıların da miladı, ilk göz
ağrısıdır.
Türkiye’de son yıllarda yapılan en güzel hizmetlerden
birisi de geçmişte yayımlanıp iz bırakmış, ‘okul dergi’ olmuş bazı yayınların
tıpkıbasımının yapılması. Türk Yurdu,
Hareket, Serdengeçti ve Oku
mecmuaları günümüz okuyucularına kazandırılan fikir ve sanat dergilerimiz.
Bağcılar Belediyesi ise en zahmetli ve kıymetli bir hayırlı hizmete imza attı. Sırâtımüstakim-Sebîlürreşâd’ın bütün
sayılarını başlangıçtan itibaren irfanımıza kazandırdı. Külliyatın 1908-1925
yılları arasında neşredilen sayılarının basımı gerçekleşti. “Meşrûtiyet’ten
Cumhuriyet’e Yakın Tarihimizin Belgesi” üstbaşlığıyla kütüphanelerdeki yerini
alan bu muazzam hizmete emeği geçenlere şükran borçluyuz. Mehmed Âkif merkezli faaliyetlerin
emektarı kıymetli ilim ve fikir adamı M. Ertuğrul Düzdağ’ın ‘Proje Yürütücüsü’
olduğu çalışmayı inceledim. Editörlüğünü Mustafa İsmet Uzun, Yayın
Koordinatörlüğü’nü Kenan Gültürk’ün üstlendiği külliyatın neşrinde emeği geçen
diğer isimler: İskender Türe, Metin Mergen, Fuat Recep, Osman Uslu, Nevzat
Sağlam, Sabri Atay ve Cafer Yücel.
TOPLUMA
YÖN VEREN DERGİ
Birinci cildinin ikinci baskısı 2013 yılında yapılmış
ve ‘Takdim’ yazısını, o dönemde Bağcılar Belediye Başkanı olan Lokman Çağırıcı
kaleme almış. Şu satırlar çalışmanın mahiyetine ışık tutuyor: “Sırâtımüstakim dergisi, bir döneme ışık
tutan, yayımlandığı dönemde topluma yön veren önemli bir yayın organıdır. Eşref
Edib Fergan, Ebululâ Mardin tarafından 1908 yılında çıkarılmaya başlanan
dergide İstiklal Marşı Şairimiz Mehmed Âkif Ersoy önemli görevler almıştır. Sırâtımüstakim ismiyle yayın hayatına başlayan
dergi, 182 sayı bu isimle çıkmış daha sonra ise Sebîlürreşâd adıyla yayın hayatına devam etmiştir. Mehmed Âkif
Ersoy’un başyazarı olduğu derginin, özellikle Kurtuluş Savaşı dönemlerinde, çok
büyük görevler üstlendiğini biliyoruz. Âkif’in Balıkesir Zağanos Paşa ve
Kastamonu Nasrullah camileri başta olmak üzere farklı yerlerde, halkı Kurtuluş
Savaşı’na destek vermeye çağırdığı vaazlarının; Sebîlürreşâd dergisinde yayımlayarak, Mehmetçiğin savaştığı
cepheler başta olmak üzere ülkenin dört bir yanına ulaştırıldığını görüyoruz. Sebîlürreşâd dergisi, özellikle bu
yönüyle Anadolu insanının manevi motivasyonunu artırmış, Kurtuluş Savaşı’nın
kazanılmasına olan inancını perçinlemiştir.”
İstiklal
Marşı’nın Bülbülü Mehmed Âkif Ersoy kitabını hazırladığımda
bu gayreti görmüştüm. Âkif, Eşref Edib’le birlikte davet edildiği Ankara’ya
gidiyor ve Anadolu’da yakılan Millî Mücadele Hareketi’ne Sebîlürreşâd mecmuasıyla destek oluyor. Ki o zaman derginin
Anadolu’da büyük bir etki gücü vardır. Âkif sadece bununla yetinmez, camilerde
vaazlar vererek, halka hürriyet ve istiklalin ehemmiyetini anlatıyor. Millî
Mücadele’ye destek verilmesini teşvik ediyor. 1908-1925 yılları arasında
Osmanlı Türkçesi ile neşredilen Sebîlürreşâd,
medeniyet merkezli bir yayın olarak temayüz etmiş, hatta devrin tanınmış büyük
âlimlerinin buluştuğu bir merkez hâline gelmiştir. İlim, fikir, sanat ve inanç
insanları bu çatı altında toplanmış, Osmanlı’nın son döneminde yaşanan çetin meseleleri
çözmek için birlikte çareler aramışlardır.
DÜZDAĞ’IN
ÜSTÜN GAYRETİ
Ömrünü ilmî çalışmalara ve bilhassa Mehmed Âkif’in eserlerine
hasreden, Mâhir İz’in seçkin bir talebesi olan M. Ertuğrul Düzdağ ‘Önsöz’de,
vücuda getirilen külliyatın hikâyesini dile getiriyor. Eşref Edib ile
tanıştığını anlatan Düzdağ, “Ona biraz hizmet edebilmek de nasibim oldu…
Kendisinin M. Şevket Eygi Bey tarafından çıkarılan ve o yıllarda milletimize
çok önemli hizmetlerde bulunmuş olan haftalık Yeni İstiklâl gazetesine, eski harflerimizle yazıp verdiği
makalelerini yeni harflere çeviriyordum.” diyor. Düzdağ, daha sonra mecmuanın
fikir ve inanç dünyamızdaki yerini tespit ediyor ve ser levhasında “Din,
felsefe, edebiyat, hukuk ve ulûmdan bâhis haftalık gazetedir.” ibaresinin yer
aldığına dikkat çekiyor. İlerleyen sayılarda ‘gazete’ kelimesi kaldırılarak
yerine ‘risâle’ kelimesi eklenmiştir. İlk sayıları birkaç sefer basılan
derginin bazı nüshaları, askerlerin okuyup moral bulması için cephelere gönderilmiştir.
İSLÂMÎ
VE MİLLÎ BİR MÜESSESE
Giriş’te Sırâtımüstakim-Sebilürreşâd’ın
“bir devri temsil eden” dergi ve “yakın tarihimizin canlı şahidi” olduğu
vurgulanıyor. Eşref Edib, “Sebîlürreşâd’ın
millî bir müessese” olduğu gerçeğini şöyle izah ediyor: “İşte İslâm dâvası… Sebîlürreşâd’ın yarım asırdır takip
ettiği dâva budur. Muârızlarla esas çarpışma sahası da budur. Bu itibarla Sebîlürreşâd’ı, alelâde bir mecmuadan
ziyâde, İslâm’dan ve millî ruhtan uzaklaşma hareketi karşısında mevki alan
İslâmî millî bir müessese telâkki ve kabul etmek daha doğru olur. Hele İslâm’a
karşı dil uzatanlar hakkında mecmuamız hiç müsâmahakâr olmayarak lâzım gelen
ilmî cevapları vermiş, İslâm dininin müdafaasına kanatlarını germiş, her türlü
tehlikelere göğüs gererek, yapılan taarruzları bertaraf etmeğe çalışmıştır.”
MÜSLÜMANLARDA
HEYECAN
Eşref Edib’in anlatımından, derginin ilk çıktığı
günlerde, hem bizde hem de İslâm dünyasında büyük bir heyecan uyandırdığını
öğreniyoruz. Düzdağ’ın mihmandarlığında Eşref Edîb’den o günleri dinleyelim:
“İlk çıktığı günlerin heyecanını hiç unutmuyorum.… Sırâtımüstakîm unvanıyle ilk nüshamız çıkıncı Bâbıâli alt üst oldu.
Müvezzilerin ‘Sırâtımüstakîm,
Sırâtımüstakim’ âvâzeleri caddeleri kapladı. 24 saat sürmedi, on binlerce
nüshası yağma oldu. Tekrar astık, yine bitti. Arkasından ikinci nüshası
yetişti. Memleketin her tarafından telgraflar yağmaya başladı. Matbaalar gece
gündüz çalıştığı hâlde yetiştiremez oldular. Az zamanda İşkodra’dan Bağdad’a ve
Yemen’e kadar bütün memleket Sırâtımüstakîm’le
doldu ve bütün İslâm dünyasına taşmaya başladı. Büyük âlimlerin, kudretli
üstadların eserleriyle, kıymetli şiirleriyle Sırâtımüstakîm en birinci mecmua hâlini aldı. Hele Âkif’in şiirleri
bütün gönüllere öyle heyecanlar verdi ki…”
57
SENE 42 CİLT 1107 SAYI
Giriş’te Düzdağ bizi bilgiyle donatıyor. İlk sayısı 27
Ağustos 1908 tarihinde yayımlanan Sırâtımüstakim’in
ilk 7 cildinin bu isimle yayımlandığını, 8. sayıdan 25’nci cilde kadar da Sebîlürreşâd adıyla okuyuculara
ulaştığını öğreniyoruz. “22 yıllık mecburi bir aradan sonra” dergi 1948’de
yeniden çıkmaya başlar ve 1966’ya kadar devam eder. Kurucuları Ebu’l-Ulâ Mardin
ile Eşref Edib’tir. Mardin’in yedinci cildin sonunda müesseseden ayrılmasından
sonra Eşref Edib, Mehmed Âkif ve arkadaşlarıyla birlikte mecmuayı Sebilürreşâd adıyla yine haftalık olarak
devam ettirir. Toplamda 57 sene altı ay boyunca, 42 cilt ve 1107 sayı çıkan
derginin sayfa sayısı 12 bini buluyor. Sadece Osmanlı coğrafyasında değil İslam
dünyasının hemen hemen bütün bölgelerinde takip edilen mecmuanın 15 farklı
merkezde muhabirleri varmış. “Muhalif, fakat daima mutedil bir tavır”la yayın
yapılan dergide, düzenli olarak yazanların arasında devrin mümtaz pek çok âlimine,
müellifine, edibine ve şairine rastlıyoruz. Bu da onun sıradan bir dergi değil,
tesiri ve gücü yüksek bir fikir mecmuası olduğunu gösteriyor. Eşref Edib,
İstiklâl Savaşı sırasındaki bütün hizmetlerinden sonra Mehmed Âkif’in Mısır’a
gidişini ve kendisinin de 22 yıl boyunca mesleğinden men edilmesinin serencamını
da anlatıyor.
HALKA
DİNÎ BİLGİ VERİLDİ
Nisan 1948’den itibaren Sebîlürreşâd’ın onbeş günde bir yeniden yayımlanmasıyla dinî
konularda eksik bilgiye sahip olan halkın dergi vasıtasıyla bu ihtiyacının
karşılandığı ifade ediliyor. Büyük bir hizmet olan bu neşriyat, 25. cilde kadar
tamamlandı. 625-641 arası numaralar son ciltte toplanmış. 13 Kasım 1924’te
başlayan yayın, 5 Mart 1925’e kadar devam ediyor. Belediye bünyesinde kurulan
“Âkif Araştırma Merkezi”nin yayını olarak irfanımıza armağan edilen külliyatın
tamamlanması, isabetli olacaktır. İnanıyoruz ki Bağcılar Belediye Başkanı
Abdullah Özdemir, bu hayırlı teşebbüsü tamamlayacaktır. 1948’de başlayan ve
1966’ya kadar devam eden Sebîlürreşad’ların
neşredilmesi konusunda da elinden gelen gayreti gösterecektir. Bu örnek davranış, yerli ve millî anlayışla gerçekleştirilen
bu kutlu hizmet, diğer belediyelerimize örnek teşkil edecek mahiyettedir. Bu
vesile ile başta M. Ertuğrul Düzdağ ve Mustafa Uzun hocalarımız olmak üzere,
külliyatın neşrinde emeği geçen herkese yürekten teşekkür etmek bir vicdan
borcumuzdur.
KİMLER
YAZDI?
Abdülaziz Çâviş, Abdürreşid İbrahim, Ahmed Câvid,
Ahmed Hamdi Aksekili, Ahmed Naim (Babanzâde), Ali Ekrem (Bolayır), Ali Haydar
Efendi, Bediüzzaman Said Nursi, Bursalı Mehmed Tâhir, Ebululâ Mardin, Elmalılı
Hamdi Efendi, Eşref Edib (Fergan), Fazıl Ahmed, Ferid (Kam), Hasan Basri
(Çantay), Hüseyin Cahid, Hüseyin Câvid, Hüseyin Vassâf, İsmail Hakkı İzmirli,
Kâzım Nâmî, Manastırlı İsmail Hakkı, Mazhar Osman, Mehmed Âkif (Ersoy), Mehmed
Âsıf İskilipli, Mehmed Tahir, Mehmed Vehbi, Midhat Cemâl (Kuntay), Musa Kâzım
(Şeyhülislâm), Mustafa Sabri (Şeyhülislâm), Osman Fahri, Ömer Nasuhi (Bilmen),
Ömer Rıza (Doğrul), Ömer Seyfeddin, Rıza Tevfik (Bölükbaşı), Said Halîm Paşa
(Prens), Said Halim Paşa, Sâmih Rıfat, Süleyman Nazif, Süleyman Şevket,
Tahirü’l Mevlevî, Veled Çelebi, Velid Ebuzziya, Yusuf Akçura.