Dolar (USD)
35.20
Euro (EUR)
36.73
Gram Altın
2953.81
BIST 100
9626.56
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
31 Ekim 2020

​İlimsiz bilim olmaz

Ülkemizde güzel şeyler olmuyor değil. Her ne kadar malum zihniyetin yayın organlarında saçma sapan mesnetsiz yaftalamalar yapılsa da çok şükür itibar edeni olmadı.

Geçtiğimiz hafta içerisinde uluslararası yaratılış kongresinin dördüncüsü Kütahya Dumlupınar Üniversitesinin ev sahipliğinde yapıldı. Yerli ve yabancı bilim insanları bir kez daha bilim kılıflı darvinizm dinini ve onun sapık hezeyanlarını yaratılış gerçekliğinin ilmi delilleri ile çürüterek bu rezalete artık bir son verilmesinin zamanının geldiğini tüm açıklığı ve delilleri ile gösterdiler.

geçen sene Iğdır üniversitesinin ev sahipliğinde düzenlenen uluslararası üçüncü yaratılış kongresinde bendeniz de bir bildiri ile katılmıştım. Bildirimin özeti şöyle idi.

"İkinci beyinden sonra bugün de üçüncü gözden bahsedeceğim. Üçüncü göz dediğimiz ve beynimizin orta arkasında bulunan pineal bez ile ilgili yeni bilgilerden birçok insanın haberi dahi yok. Çam kozalağına benzeyen bu bezin boyutu günümüzde küçüle küçüle mercimek tanesine kadar ufalmıştır. Bu kadar küçük olmasına rağmen şimdi anlatacaklarım ile küçük diller yutulabilir. Bu organımızın bu kadar küçük olduğuna bakmayın üç tane hayati önemi olan hormon salgılayarak bütün doku ve organlarımızın sağlıklı çalışmasına vesile oluyor. Bunlar DMT, melatonin ve seratonindir.

Son iki hormonu birçok insan detaylı olmasa da ismen duymuştur.

Melatonin ile uyku sağlığının korunduğunu, seratonin ile de mutluluğunun korunduğunu bilir.

Dimetiltriptin veya kısa adı ile DMT ise henüz bilineni bilinmeyenlerine göre az olmasına rağmen gizemi yüzünden bilim insanlarının dikkatini çekmeye devam ediyor.

DMT enerji bedenimizin hormonudur. Ruhumuzun molekülü olarak da anılır. Her üç hormonun sağlıklı üretilmesinde ortam ışığının azlığı, uyku sağlığının normal olması ve az yeme, az konuşma ve en önemlisi de florlu diş macunlarının kullanılmasına son verilmesi önemli rol oynuyor.

Doğum ve ölüm sırasında DMT salınımının artmasındaki sır perdesi hâlâ aralanmış değil. Bebeklik döneminde epifiz bezi fasulye büyüklüğünde iken özellikle florlu diş macunu kullanımına ve hatalı yaşam tarzına bağlı olarak bu bez kuruyup adeta kireçlenerek mercimek tanesine kadar küçülmesi günümüz insanının mutluluk ve refah arayışında çaresizliğinin bir sebebi olabilir.

Mutsuz, umutsuz ve hafızası dağılmış konsantre olamayan, odaklanamayan insanların çoğalmasının sebepleri arasında da bu bez tarafından üretilen hormonların dengesinin bozulması yatabilir.

Çare ve çözüm için ilaç endüstrisinin çabaları nafile olmaktan öteye geçememektedir. Endüstriyel ürünler her ne kadar iyi niyetle üretilse de bünyemiz tarafında reddedilmeleri ve birçok olumsuz reaksiyonlara sebep olmaları mümkün.

Manevi dinamikleri zayıflamış, diğerkâmlıktan yoksun insanlar içine düştükleri çaresizlik illetinden kurtulmak için ilk yapması gereken şeyin kendisi ile barışması gerekliliğini öneriyorum."

Makalemin özetini sizlerle bir kez daha paylaşıyorum.

Son 20 yıl içerisinde ülke olarak bir sürü badireler atlattık. Çok şükür bu günlere geldik. Cumhurbaşkanımız bizzat açıkladı. Eğitim ve öğretimde çok gerilerde kaldık, reform şart diyerek pandoranın kutusunu açtı. Gerisini akademisyenler, ilgili kurumlar ve kişiler getirsin artık.

Darwin'in saçmalıkları ile artık genç ve körpe beyinler kirletilmesin. Her şey doğa ve tabiat denen ucube kavramların çıkmaz sokaklarında aranmasın. Fıtrat ve Yaratıcı kavramları literatürümüze ve müfredatlara ivedilikle girdirilerek bu tiyatroya bir son verilsin.

Bilim ve teknoloji, akıl almaz bir hızla yol almasına rağmen bugün herhangi bir canlının tek bir hücresini tamamıyla anlamış değil.

Tıbbi gelişmeleri günü gününe takip eden bir hekim olarak endüstrinin tıbba kazandırdıkları kadar kaybettirdiklerini de görüyor ve içimizde hücrelerimizde bulunan eczanelerin ürettiği doğal ilaçların daha sağlıklı şifa sebebi olduğuna bizzat şahit oluyorum.

Makro ve mikro kozmosu Allah yarattı. İnsan aklını denizdeki bir kum tanesi kadar yaratan da Allah.

Kum tanesi akılla had aşacak işlere burnumuzu sokarak rezil rüsvay olmak yerine aklımızın rehberliğinde zekâmızı terbiye edecek bir yaşam tarzını tercih etmek daha doğru olur kanaatindetim.

Sağlık ve mutluluk dileklerimle.