‘İlan Et Olsun Bitsin!’
Dini içten yıkmakla vazifeli tiplere dikkat çekmek için yazdığım bir yazıda:
Allah’ı Peygamberinden öğrendik !
“Biz, Allah’ı Peygamberinden öğrendik. Peygamberi Sahabelerinden... Sahabeleri Tabiin, Tebei tabiin, imamlar, alimler, Allah dostları evliyalarla günümüze kadar gelen silsileden öğrendik. Silsileyi bugünden başlayarak birer birer itibarsızlaştırma gayesi, bugün ufak ufak yapmaya çalıştıkları gibi “hadisler uydurma, sünnet o zamana mahsustu, mezhep yok, imamlar benim kadar bilmez, tarikatlar zaten Yunan felsefesinden geldi” neticesinden yola çıkarak; "Kur-an'ı ancak indirilmiş dinin temsilcisi olarak ben yorumlarım" değil midir? Hatta daha ötesi "Kur-an Allah tarafından korunmuştur tabii ki de, o Kur-an, bu Kuran mı ?" sorusunu "açıkça" dile getirmek olmasın?” demiştim…
“Kur anı” sadece kendisinin doğru anladığını ispatlamak adına aradaki bütün ulema âlim zahit imam müçtehit ve tabi ki sahabeleri tabiri caizse “harcayan” edepsiz taifenin varacağı nokta “Peygamberi” de aradan çıkartmaktı. Peygamberden bahsederken askerlik arkadaşından bahseder gibi edepsizce konuşan, İnsan olma liyakatinin zirvesinde, alemlere rahmet olarak gönderilmiş insanı, zahiren doğru ama içi ve kullanış manası zehirli “o da bizim gibi bir insandı” cümlesiyle, kendi seviyesine indirmeye çalışan sinsi din tahrifçisinin geleceği nokta dini Allah’a öğretmekti!
“Siz Allah’a dininizi mi öğretiyorsunuz” (Hucurat S.16)
Allah’ın ayetlerini Peygamberinden daha iyi anladığını iddia etmek, Allaha din öğretmeye kalkma sefilliğin nirvanasına çıkmak değilse nedir ? Hafazanallah !
Peygamberliğini ilan et olsun bitsin !
Yaşantısıyla, amel ve itikat, duruş ve hakikatiyle “güvenilir ve sahih” insanlar silsilesiyle bugüne gelen hakikatleri tahrif etmenin yolu, bu “güvenilir ve sahih” insanları itibarsızlaştırarak güvenilmez kılmaktı. Yüz yıllar boyunca İslam’a düşman Hristiyan ve Yahudilerin, Müslüman ulemaya uyguladığı taktiktir. İtibarsızlaştırdığın insanın sözü ve eseri de itibarsızlaşır. Ve bunu yaparken de aynı zamanda “İndirilmiş din” temsilcisi olarak adını koymadan Peygamberliğini ilan eder, kitlelere kendini pazarlamaya başlarsın... Bugün bu tiplerin söyleyemediği tek cümle “Ben yeni Peygamberim!” cümlesidir. Öyle ya, Allah’ın ayetlerini Peygamberinden bile doğru ve iyi anladığını söylemenin başka türlü bir manası var mıdır ?... Cürete bakar mısınız?
Tarihselcilik klişesi de hikaye. İddia ettikleri gibi “ilmi bir tartışma veya fikri bir çaba” söz konusu değil. Açıkça İslam’ı tahrif etme çabası bu.
“Ehli Sünnet, İslam'ın ana yoludur! Kim ki Ehli Sünnet yolunu tahrif etmek istiyor, o İslamı tahrif etmek istiyordur. İtikadi olarak insanların ahiretlerini heder etmelerinin çok ötesinde dünyalarını da heder etme peşindedirler. Dikkat edin, içimizden görünen ama Ehli Sünnet yoluna karşı ortaya çıkmış bütün akımların güdücüsü olan bir devlet, bir güç odağı bir merkez vardır. İster Batı-İngiliz merkezli oryantalist, ister İran merkezli Şii, Suud merkezli vehhabi, şu bu... Ortak noktaları Ehli Sünnet çizgisini tahrip etmek olan 72 fırka... Kur'an’dan başka ölçü tanımam diyen 'indirilmiş dincinin vardığı nokta “Peygamber Allah’ın Ayetlerini kendi istediği gibi yorumlamış. Bunu ben “AKIL VE BİLİM IŞIĞINDA” daha iyi yaparım”dır. Yani adını koymadan Peygamberliğini ilan etmek…
İslam tarihinde dıştan güdümlü ve iğdiş olmuş zihinli birçok tip İslam’ı tahrif etmeye çalıştı ve tarihin çöplüğüne gönderildi. Bunların gideceği yer de o çöplük olacak. Ama dikkat etmek gerek. Nesillerin imanını heder tedip zihinleri ifsad etmelerine fırsat vermemek gerek.