Dolar (USD)
32.59
Euro (EUR)
35.00
Gram Altın
2452.72
BIST 100
9776.82
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE


İlahi ikaz (dolu yağışı)

Mayıs 10-12. 2013 tarihlerinde derneğimizin, ilim talebelerinin iaşesi vb. hayır işleri için düzenlediği kermesimiz vardı. (AYDER Ayıntab eğitim, kültür ve yardımlaşma derneği) ikinci gün ikindi namazı sonrası takriben 15 dakika süren bir dolu yağışı oldu. Genel olarak ceviz büyüklüğünde, ancak içlerinden bir kısmı resmen yumurta büyüklüğündeydi. 150-200 gr. Gaziantepte 40.000 aracın doludan etkilendiği söyleniyor. Bir arkadaşım, yağıştan bir hafta sonra servise gitmiş olmasına rağmen aracını onaramamış. Çünkü hala sırada 300 aracın beklediği söylenmiş. Benim araç da bekleyenlerdenu2026

Kermes alanındaki ağaçların yapraklarının mübalağasız yarısı yere indi. İnce dalların epeycesi deu2026 İçinde yeğenimin de olduğu birkaç kişinin dolu darbesiyle başları yarıldı. Yeğenim beş yaşlarında darbe sonrası bayılıp düşmüş hastanede üç dikiş atıldıktan sonra ayılmış. Apaçık ve ilahu00ee bir ikazu2026

İki gün önce imamlık yapan bir öğrencimizin umre ziyaretinde dolu ve dolayısıyla ilahu00ee ikaz konusu açıldı. Sene 1982 de daha derin bir ilahi ikaz yaşanmıştı. Misafirlerden birisi: "Biz o anda mercimek yomasındaydık, tarlada alüminyum bir ibriğim yumruk büyüklüğündeki dolu darbeleriyle adeta preslenmiş gibi iki kat oldu." Diğer biri o yıl komşu köyde 90 tane küçükbaş hayvanın dolu darbeleriyle telef olduğunu söyledi.

Ben aynı yıl Gaziantep Nizip ilçesi Karacurun köyünde imamlık yapıyordum. Dolu yağışından bir gün sonra trenle köye doğru giderken tarla, bahçe ve bağlarda dolu hasarını bizzat müşahede ettim. Trendeki görevliler vagonların 27 tane camının kırıldığını söylediler. Halbuki tren vagonlarının camları oldukça kalın ve tamamen dikeydir.

Asırlık fıstık, erik, kayısı, zeytin, ceviz vb. ağaçların, kol hatta bacak kalınlığında dallarının binlercesi yerlerdeu2026 Bazı ağaçların kökleri darbelerin baskısıyla ortadan ikiye ayrılmış, dallar iki taraflı yere oturmuş. Ağaçların üzerinde neredeyse yaprak kalmamış. İşin uzmanı olan köylülerden bazıları, bu bahçelerin 20 yılda eski haline gelmeyeceğini, diğer bazıları, artık eski haline gelmelerinin mümkün omadığını, epeyce bir kısmının sökülüp yerine yeni fidanların dikilmesi gerektiğini söylüyordu.

Tren Nizip ilçesinin içerisinden geçerken yol boyu gördüğüm arabaların tavan, bagac ve motor kaputları resmen çekiçlenmiş gibiydiler. Hem de boyaları patlayacak derecede ve oldukça derin darbeler. Bizim bu yıl yaşadığımız araba darbelerinin 3-5 misli daha fazlaydı. Yanlış hatırlamıyorsam o yıl birkaç ölüm vakası da yaşanmıştı.

Dolu İpekyolu boyunca Gaziantep'ten Nizip'e oradan Şanlıurfa Birecik, oradan da Halfeti içesine dönüş yapmıştı. Birinci bölgede 400, ikinci bölgede 600 üçüncü bölgede 800 gram ağılığında dolu tartıldığı rivayetleri yayılmıştı o zaman. Alüminyum ibriği preslenen ve önündeki şeker kasesini göstererek "dolular bu büyüklükteydi" diyen misafir de Birecik ilçesi mezra kasabasındandı.

Ancak 1982 yılındaki tren yolculuğunda öyle ibretamiz manzaralar gördüm ki ibret doluu2026 Bazı tarla ve bahçelerin tam başlangıç noktasında dolu yağışı durmuş, bitiş noktasında yeniden başlamış. Yani dört veya iki tarafın dövülmüş sapasağlam yemyeşil bir tarlau2026 bir tarla hasat dönemine yaklaşmışken, adeta sürülmüş gibi kırmızı toprak görünümünde, yanı başındaki tarla dimdik ayaktau2026 Resmen adrese teslim yağışu2026

Aradan 30 yıl geçti Gaziantep Nizip arası bir köye imamlık tayinim çıktı. Yani bundan iki buçuk yıl önce. Köylülere 1982 iki yılında yaşanan ve ilahu00ee ikaz olan dolu yağışını sordum. Onlar, hem yaşanan hasarları hem de bahsettiğim manzaraları uzunca anlattılar. O sapasağlam kalan tarla ve bahçe sahiplerinin, yıllardır mahsullerinin zekatını/öşrünü eksiksiz verdiklerini anlattılar. Öyle ki dört tarafı doluyla dövüldüğü halde kendi fıstıkları ve ekinleri sağlam kurtulan hacı efendinin yaşlandıktan sora çocuklarının bir yıl öşür vermediklerini, o yılda hazır harman yerine taşınmış tüm mahsullerinin bir yangına kurban gittiğini de anlattılar.

Tüm musibet ve belalar elbette ilahi ikazdır. Bir baba, asi olan çocuğuyla, bir dediğini iki etmeyen itaatkar çocuğunu aynı tutar mı? Bir öğretmen, çalışkan öğrencisiyle tembel olana aynı notu veri mi? Bir işveren, sadık ve çalışkan işçisiyle, tembel, işinin hakkını vermeyene aynı muameleyi yapar mı? Bizim 100-200 metrekarelik evimizde kiracı olarak kalan kişi bir ay kira ödemese uyarırız, ikinci ay kızarız, tartışırız, üçüncü ay ise evimizden atarızu2026 Biz ki Allah (cc) ın uçsuz bucaksız arzında yaşıyoruz. Orada; binalar, fabrikalar yapıyoruzu2026 Tarlalar bahçeler ekiyoruzu2026 Oradan petrol, doğalgaz ve enva-ı çeşit madenler çıkarıyoruz. Soluduğumuz hava, içtiğimiz su, yediğimiz tüm gıdalar alemlerin rabbi olan Allah (cc) tandır. Onun bunca in'am ve ihsanına rağmen bunca isyan ve nankörlüklerimiz karşılıksız mı kalmalı?

"O, yeryüzünü sizin ayaklarınızın altına serendir. Haydi, onun üzerinde yürüyün ve Allah'ın rızkından yiyin. Dönüş ancak O'nadır. Göktekinin sizi yere geçirivermeyeceğinden emin mi oldunuz? (O zaman) bir de bakarsınız yeryüzü şiddetle çalkalanıyor. Yahut göktekinin, üzerinize taş yağdıran rüzgar göndermeyeceğinden mi emin oldunuz? O zaman, uyarım nasılmış bileceksiniz! (Mülk 67/15-17)

"De ki: "Söyleyin bakalım: Suyunuz çekiliverse, size kim temiz bir akarsu getirir?" (Mülk 67/30)

"O, çardaklı-çardaksız olarak bahçeleri, ürünleri, çeşit çeşit hurmalıkları ve ekinleri, zeytini ve narı (her biri) birbirine benzer ve (her biri) birbirinden farklı biçimde yaratandır. Bunlar meyve verince meyvelerinden yiyin. Hasat günü de hakkını (öşrünü) verin, fakat israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez." (En'am 55/141) Sübhanekeu2026 Bihamdikeu2026 Esteğfirukeu2026

[email protected].