Dolar (USD)
35.15
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2964.56
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
11 Nisan 2015

İlacı bulunan hastalıklar

İnsanoğlu doğuştan zaaflı yaratılmış.herkişide farklı olan bu zaaflardan bir taneside unutkalık.Unutma tıpkı hatırlama gibi mucizevi yönü olan bir hadise.Uzaya kadar gidebilmeyi keşfeden insan beyni hatırlama ve unutma meselesini hala çözebilmiş değil.

Beynimiz ,ki görsel olarak bakıldığında yağ tabakasından zengin bir lapa et.Derinlerine elektron mikroskopla inildiğinde ise anlaşılması mümkün olmayan bir şebeke.Akla mantığa göre bu şebekenin gizemini hala çözmüş de değiliz.

Hergün yeni bir keşifle bazı hastalıkları nakavt eden meslektaşlarımız yeni yeni hastalıklarla yüzlemekte.Tıp endüstrisi teknolojinin yardımı ile bu engelleri aşadursun bizler alacağımız bazı basit tedbirler ile hastalıklarımızın bir kısmını ilaçsız tedavi edebiliriz.

Günümüz insanının nerde ise hepsini etkisi altına alan unutkanlık bunlardan bir tanesi.Sokakta gelişigüzel bir röportaj ile insanlara basit bir soru ile bu mesele test edilse belkide yüzde yüz oranında insanlar unutma-hatırlama ile ilgili sorunlu çıkar.

Yani toplumsal bir dert unutma.Kimi telefonunu kimi anahtarını ,saatini,şemsiyesini ,kalemini, defretini , vesselam..Herkesin ortak paydasında önemli yada önemsiz unutma ile ilgili unutamadığı bir hadise var.

Unutkanlık sorunu yaşayan bir insanın sorunu biyolojik saati olabilirmi? Bu soru ciddi bir sorunun belkide ana çözücüsü. Günümüz insanı yaşadığı hayatın hızına kendini öyle bir kaptırmış ki, biyolojik saat da neymiş der durumda.

Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya gailesi insanımızı öyle bir narkozla uyutmuş ki,uyandıracak tek ilaç ölüm maalesef.Gerçekten aciz olan zayıf olan zaaflı ve ölümlü olan bizlere ne oldu da bu kadar gerçek varken sanal alemede kendimizi oyalıyoruz? İlla başımıza bir bela musibetmi gelecek uyanmamız için.

Mesleğim gereği beyin-sinir zihin ile ilgili hastalıklarla sıkça karşılaşıyorum.Unutkanlık nerede ise en sık yakınma konusu olan şikayet.Herkesin sanki ortak derdi olmuş.Bu yakınmalarla meslektaşlarımıza koşan insanlara çok sayıda tetkik tahlil ve filmlerden sonra genellikle bir sebep de bulunamayarak çeşitli tedaviler öneriliyor.Bu tedaviler sonucu koskoca bir HİÇ kazanan kişiler acaba kendi biyolojik saatlerine baksalar nasıl olur diyorum.

Değerli dostlar biyolojik saat,her bir hücremizin günlük kalibrasyonunu yaparak onun daha sağlıklı ve verimli çalışması için Yaradanımız tarafından sistemimize yerleştirilmiş.Saatin merkezi beynimizde mercimek tanesi kadar büyüklükte bir bez . Adı pineal gland.Salgıladığı madde melatonin.Bu madde tüm sisteme kalbimizin pompaladığı kan ile günde iki kez ayar çeker.Bu ayarın zamanlamasına göre her bir hücremiz gece en geç 23 de kendini uyku moduna getirerek ertesi güne kendini hazırlar.Sabahları ise yaz kış durumuna göre 6-7 civarında bu tazelenmiş yeniden ayarlanmış hücre vazifesini kusursuz olarak kendine verilen emir doğrultusunda yerine getirmeye başlar.

Rabbimiz akledmemizi özellikle sık sık bize salık verir .Hüsranda olmamak için doğruyu ve sabrı öğüdler . Yukarda ilmi gerçekliği apaçık meydanda olan bilgilere rağmen ibret almaz isek, vay halimize değerli dostlar. Birimiz unutkanlıktan yakınıyor ise, halsizlik yorgunluk gibi sık şikayet konusu olan bir derde düşmüş ise hekimlerimize koşmadan kendini bir sorgulasın.

Her gece ve her sabah hücrelerine günlük ayar çekilirken kendisi ne yapıyor acaba ? Gaflet uykusunda mı? Yoksa emanete sahip çıkarak onu koruyup kolluyor mu? Biyolojik saati bozmamak için o gün ne yapmış ? soruları çoğaltmak elbette mümkün ancak amaç hasıl oldu sanırım.

Her koyun kendi bacağından misali , bu durumda da herkes aynaya kendine bakarak kendisi ile yüzleşsin . Belki de bu kadar çektiği dertlerin ,uyku düzensizliğinin, unutkanlığın, gerilimin, sıkıntının sebebini bulur, gereksiz ilaçlarla kendini oyalamaya son vererek gerçekle yüzleşir.Ne dersiniz? Ben denemeye değer diyorum.Sağlık ve mutluluk dileklerimle.