Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
24 Ekim 2015

İktidar Şansı Neden Kaybedilir?

İktidar şansı, sadece seçmeni yeterince tatmin edecek icraat yapmamakla ya da seçmeni yeterince ikna edememekle kaybedilecek bir şey değildir. Siyasi partiler ve hükümetler iktidarı, başka ama çok farkında olunmayan hatalar yüzünden de kaybedilir. Mesela bürokrasiye hakim olamamak, kendi kadrolarını yetiştirip istihdam edememek de iktidardan düşme sebepleri arasında sayılabilir. At sahibine göre kişner. Eğer siz, elinizde imkan varken hakim olmanız gereken bir yapıya hakim olamaz ve "bürokratik oligarşi bize iş yaptırmıyor" diye şikayet ederseniz, seçmen bunu şöyle algılar: "Bunlar iktidardalar ama muktedir değiller". Seçmen algısı bu yönde gelişince laf değil icraat üretmesi gerekenler seçmen önünde cevap veremez hale gelirler. Şunu da ayrıca ifade etmek gerekir ki yolda bulunanlarla yola yürünenler arasında tercih yapmakta zorlanan siyasetçiler bir gün gelir yola yürüyecek adam bulamazlar etraflarında. "Bizim bir davamız var" diyen partilerde en büyük sıkıntı, kitleselleştikleri andan itibaren önce davanın gerçek sahiplerinin başını yerler. Yani evin danalarının kıymeti olmaz, olamayacaktır da. Çünkü Kur'an'ın ifadesiyle insanoğlu pek nankördür, pek zalimdir. Ve de cahilu2026 Vesselam!

Eğer Siyasette Yeni Bir Nefese İhtiyaç Varsa

Ak Parti seçimlerden sonra bölünür mü bölünmez mi diye tartışanların zihninin bir köşesinde belki bir Ak Parti alerjisi vardır. Ancak bunu düşünenlerin hepsi böyle midir? Bence hayır. Her siyasi partinin ve organizasyonun bir ömrü vardır. Bu ömrün bir kısmı tek başına iktidarda, bir kısmı koalisyonda bir kısmı ise sadece tabela partisi olarak tüketilebilir. Bunların süreleri parti üzerinde emeği olanlarla, partiyi yönetenlerin yaklaşım, tavır ve kararlarına bağlıdır. Eğer kendinizi doğru ifade edemezseniz, sürekli yaptıklarınızı anlatmak yerine yapacaklarınızı da anlatmayı tercih etmezseniz, kendinizi yenileyemezseniz, samimi, dürüst ve çalışkan insanları koruyup kollamazsanız, içinizdeki çürük elmaları temizleme erdemi gösteremezseniz vatandaşın gözündeki itibarınız ve size olan güven azalır. Zira siyasetin ana sermayesi güvendir. Bu her siyasi parti için geçerli evrensel bir ilkedir. Sadece filan partinin sorunu değildir. Öte yandan fani olan siyasi organizasyonlara baki muamelesi yapmak da ahmaklıktır, cahilliktir. Dünya tarihinde devletler yıkılmış, ülkeler batmış, yüzyıllık şirketler iflas etmiş, kapanmıştır. Bir dönemin güçlü markalarının artık adı anılmaz hale gelmiştir. Başarısız olanların yerini her zaman yeni sesler, yeni nefesler doldurmuştur. Bu bir bayrak yarışıdır. Biri bırakır, diğeri devralır. Bu vesileyle seçimlerden sonraki sürece dikkat edin, Türkiye'yi yeni siyasi gelişmeler bekliyor!

Erdoğan'ın Emeğini Zayi Edenler

Recep Tayyip Erdoğan'ı verdiği mücadelede yalnız bırakanlar sadece "birlikte çalışmadıkları" değildir. Ben bu davaya baş koydum deyip de taşın altına elini koymayanlar, yerleşik bürokrasiye teslim olanlar, geometrik devlet yapılanmalarıyla sözde mücadele ediyormuş gibi gözüküp de gerçekte etmeyenler, etrafındaki insanları ahlaksız ama beceriklilerden seçenler, hem becerikli hem de ahlaklıyı aramayanlar, "ben bu koltuğa oturduysam etliye sütlüye karışmama gerek yok, günümü gün edip keyfime bakayım, bunun şanı bana yeter" diyenler de Erdoğan'ı mücadelesinde yalnız bıraktılar. Erdoğan küresel güçlerle, yerleşik düzenle, medyayla, Batı çıpasındaki beyinlerle, bölgedeki terörist devletlerle mücadele verdi, bazıları da bunun tahsilatını şahsi emellerine siyasi sermaye yaparak kendilerine makam ve şöhret devşirdiler. Yani, Erdoğan'ın emeğini zayi ettiler. Eğer onlar da Erdoğan kadar cesur ve gayretli olsalardı, ülke bugün bambaşka bir yerde olurdu!

Laf İle Verir Aleme Nizamat!

Ziya Paşa'nın güzel bir sözü var der ki "Laf ile verir dünyaya nizamat, bin türlü teseyyüb cardır hanelerinde" Yani sözle bütün dünyaya nizam vermeye kalkar ama kendi evinde bin türlü perişanlık vardır. Biraz düşündüm de. Evet biz büyük bir imparatorluğun bakiyesiyiz. Etki ve kültür coğrafyamız çok geniş. Büyük iddialarımız da var. Mesela Ortadoğu'yu boş bırakmamak, çevre ülkelerle olan münasebetlerimizde aktif dış politika takip etmek, gerektiğinde bazı meselelere müdahil olmak gibi. Ara ara büyük laflar da ediyoruz, büyük lokmalar da yiyoruz. Bu büyük lokmalar biz henüz yeterince büyük olmadığımız için bazen boğazımıza da takılıyor. Diğer taraftan kendi sokağımıza, caddemize, mahallemize sahip çıkamamak gibi bir problemimiz de var. Yeterince anlaşılmıştır herhalde.