İklim Krizi mi?
Bilimsel araştırmaların ispat ettiği ve birazcık aklı olan her insanın idrak ettiği gibi; yeryüzüne ve canlılara en çok zararı insanoğlu vermektedir.
Sömürü ve güç için yapılan savaşlar, sayısı on milyarlardan fazla olan İnsan ürünü teknolojik araçlar, nükleer silah-reaktörler, konformist yaşama hevesinin tüketim malzemeleri… Bunun ötesinde yenilenebilir enerji adı altında hayvanlara ve doğaya zarar veren santraller, emperyalist Batı ülkelerinin doymak bilmez sömürü faaliyetleri, gıda, temiz su ve enerjiyi tekeline almak isteyen şeytani organizasyonlar vs vs. insana ve doğaya zarar veren bu tür faaliyetler “iklim krizi tellalları” tarafından neden hiç gündeme getirilmiyor biliyor musunuz?
Çünkü küresel şeytanların para ve güç kaynakları bunlar.
Mesela; İklim Krizi var iddiasında bulunanların en çok kullandığı argümanlarından biri olan yarasa ve küçük uçucu hayvanların toplu ölümlerine, aslında yenilenebilir rüzgar enerjisi dedikleri tesislerin sebep olduğu ortaya çıkartıldı. Buna rağmen “yarasa ölümlerini” kriz tellallığında kullanmaktan çekinmediler.
Mesela, küresel ısınmanın oluşturacağı iklim krizinin, özellikle dünyanın fakir bölgelerinde yaşayan insanlara etkisinin kat kat fazla olacağı ve o bölgelerde yaşayan insanların yaşanacak doğal afetlerle gıda ve su kıtlığına maruz kalacaklarını dile getiriyorlar devamlı.
Bu kadar saçma bir yalanı söylemek yüzsüzlükte olsa maharet gerektirir. Dünyada her gün binlerce insan sadece aç oldukları için ölüyor. Temiz su ve hijyen şartlarını sağlayamadıkları için on binlerce insan ölüyor hastalanıyor. Yıllık orana baktığımızda her yıl milyonlarca insan açlık ve susuzluktan ölüyor, gıda yetersizliğinden hastalanıyor. Dünya nüfusunun neredeyse yarısı, yani dört milyar insan temiz suya ulaşmakta zorluk çekiyor.
Ve bütün bunların sebebi suyun, gıdanın, ilacın hasılı kelam kaynakların yetersizliğinden değil. İklim krizinden hiç değil. Yeryüzünde bulunan kaynakların yüzde seksenini kendi çıkarları için kullanan, har vurup harman savuran emperyalist küresel güçlerin yani Batı ülkelerinin doymak bilmez iştahı ve sömürgeci politikaları yüzünden.
Şimdi halihazırda neredeyse yüz yıldır dünyada yaşanan savaşların, açlığın susuzluğun ve yokluğun sebebi ve faili olan emperyalist ülkeler toplanmışlar “insanlığın faydası, dünyanın geleceği için iklim kriziyle mücadele” adı altında karar alıyor ve bu kararları da dünyaya dayatmaya çalışıyorlar.
Şeytanın cennet vaadine aldanacak kadar aklımızı, imanımızı ve dirayetimizi kaybetmedik çok şükür.
Sorunu teşhis etmeden çözüm ne kadar doğru olabilir?
Gıda eksikse üretimi artır. Su eksikse su kaynaklarını paylaş. İlaç eksikse ilaç lobisine dur de. Tekelleşmiş güçleri dağıt, kaynakları insanlığa eşit paylaştır değil mi? Peki bunları yapanlar, yani gıdayı kontrol eden ve özellikle insanlığı adeta köle yapmak için gıda üretiminden paylaştırılmasına kadar her noktayı elinde tutan, suyun, ilacın, hijyen malzemelerinin, servetin tepesinde oturup üstüne bir de “dünyanın geleceği ineklerin osuruğunu kesmemize bağlı” diyenlere ancak “hadi ordan” denilebilir.
“Ekinleri ve nesilleri ifsat ederler…”
LPG lobisini finanse eden, “bilim insanı, sanatçı, akademisyen, yazar çizer aydın politikacı görünümlü kuklaları” eliyle dünya genelinde LBGT propagandası yapan, aileyi yok edip gelecek nesilleri hedonizm bataklığında çürütmek isteyen merkez ile, iklim krizi masalını dünyada yaymak için olağanüstü bir bütçe ve küresel bir ekonomik, siyasi ve kültürel dezenformasyon yapan merkez aynı.
Yine aynı şekilde Pandemi yalanıyla dünyayı iki sene boyunca hallaç pamuğu gibi rüzgarda savuran ve bu yalan üzerinden trilyonlarca dolar para kazanan merkez ile, halihazırda dünyanın mazlum bütün ülkelerini sömüren, toprakları işgal eden, insanları katleden savaşlar çıkartan darbeler yaptıran merkez yine aynı.
Bazı şeyleri anlayabilmek için o mesele üzerinde çok fazla bilgimizin olması da gerekmiyor. Bilgi, özellikle günümüzde bilgi denilen şey çoğunlukla küresel şeytanların insanlığın “hakikati” görmesini engellemek için piyasaya sürdüğü doru taraflarıyla zihin karıştıran sürekliliğiyle insanların inanmasını sağladıkları safsatadan ibaret bir şey haline geldi.
Bilgi sahibi olmak için önce bilginin kaynağı nedir onu anlamak gerek.
İnsanın iklim krizine dair hiçbir bilgisi olmasa sadece bu muhakemeyle bile bu meselenin arkasında nasıl bir şeytani organizasyon olduğunu anlayabilir.
Devletimiz, iklim krizi adı altında insanlığı kendi çıkarları için kullanmak isteyen küresel çetelere boyun eğmemeli. Pandemide DSÖ Dünya Sağlık Örgütü’ne millet iradesini hiçe sayan yetkiler verilmiş, dayatmalarına boyun eğilmişti. Aynı hataya iklim krizi yalanlarına aldanarak düşülmemeli. Milleti bağlayacak herhangi bir karar alınmamalıdır.