İkinci NATO: Yeni bir beyin arayişi
1949 yılında Kuzey Atlantik Paktı adıyla kurulan NATO, 70 yaşına varmışbulunmaktadır. NATO’nun 70’nci yaşında Londra’daki zirvede biraraya gelen devlet ve hükümet başkanları, NATO’nun gelecekteki güvenlik stratejisini tartışma imkanı buldular.
NATO’nun 70’nci yılında yapılan zirve, Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un “NATO’nun beyin ölümünün gerçekleştiği” şeklindeki sözlerinin oluşturduğu sarsıntının gölgesinde geçti. Macron’un sert sözleri, aslında NATO zirvesinin gündemini belirleyen ana dinamik haline geldi. Londra zirvesini, NATO’nun beynini yeniden hayata döndürme ve canlandırma arayışı olarak ifade edebiliriz. NATO’nun eski beyninin öldüğünü, ama NATO’nun kendisine yeni bir beyin inşa etmek için yoğun bir çaba ve arayış içinde olduğunun altını çizmek lazımdır.
NATO, İkinci Dünya Savaşından sonra Avrupa’ya yönelik Sovyetler Birliği tehdidine karşı kurulan bir savunma paktıdır. Soğuk Savaşın bitmesinden sonra Sovyetler Birliği dağılmasına rağmen NATO beyni, Rusya’yı tehdit olarak görmeye devam etmektedir. Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesi ve Ukrayna’yı bölmeye kalkması, NATO’nun Baltık ülkelerini ve Polonya’yı aktif bir şekilde savunma şeklinde yeni bir stratejiyi uygulamaya koymasına yol açmıştır. Rusya, NATO’yu etkisizleştirmek ve işlevsizleştirmek için her türlü adımı atmakta ve yeniden küresel hegemonik güç olmak için ciddi stratejiler takip etmektedir. NATO-Rusya arasındaki gerilim ve rekabet, önümüzdeki yıllarda uzun süre devam edecektir.
NATO, terörizmin bütün türlerini ve görünümlerini tehdit olarak kabul etmektedir. Terörizmin kapsamının geniş tutulması, ilerleyen süreçlerde NATO’nun DEAŞ ve El-Kaide başta olmak üzere değişik terör yapılanmalarına müdahalelerde bulunabileceğinin işaretini vermektedir. Terörün bütün türlerinin ve görünümlerinin tehdit olarak değerlendirilmesini, NATO’ya dünyanın her yerinde müdahalede bulunma imkanı veren bir yaklaşım olarak yorumlayabiliriz.
NATO beyni, Rusya’yı ortak düşman olarak görmeye devam etmektedir. NATO beynini, yeni rakip ve büyük meydan okuma olarak gördüğü Çin üzerine yormaktadır. Batı, Avrupa ve NATO, Çin Sorunu olarak niteleyebileceğimiz yeni bir meydan okumayla karşı karşıyadırlar. NATO, Çin’in yükselen gücü, etkinliği ve yayılması karşısında nasıl bir yol takip edeceğini belirlemiş değildir. 70’nci yılında NATO’nun Çin sorununu resmen tehdit olarak ilan etmesi çok stratejik bir değişim anlamı taşımaktadır. NATO beyni, hiçbir ülkenin tek başına Çin’le başa çıkamayacağını, NATO ittifakı içinde bütün ülkelerin dayanışma içinde Çin’le başa çıkabileceğine dair bir perspektife sahiptir. NATO için yeni dönemin Sovyetler Birliği, Çin’dir.
Avrupa içinden NATO’ya yönelik birtakım eleştiriler yapılmasına rağmen, hiçbir ülkenin NATO’dan vazgeçme lüksü bulunmamaktadır. Üye ülkelerin hiçbiri NATO’dan kopma konusunda bir irade beyanını zirvede dile getirmemişlerdir. Zirve, Avrupa’nın hala NATO savunma şemsiyesine ihtiyaç duyduğunu ve NATO’dan daha iyi bir alternatife sahip olmadığını net şekilde ortaya koymuştur. Rusya ve Çin, NATO’ya rakip ve düşman olmalarına rağmen, ona karşı bir güvenlik blogu oluşturacak güçten henüz uzaktırlar.
NATO’nun güvenlik kavramını geleneksel kalıpların ötesinde anladığı görülmektedir. NATO, uzayı yeni güvenlik alanı görmekte, siber ve hibrit tehditleri bir bütün olarak ele almaktadır. NATO beynini, güvenlik alanındaki yeni meydan okumalara uygun olarak yeniden şekillendirmektedir. Uzayın güvenliği ve siber güvenlik, gelecekte nükleer güvenlikten daha önemli birincil konu olmaya adaydır.
NATO’nun dağılma sürecine girdiği şeklindeki söylemlerin hiçbir gerçek temeli bulunmamaktdır. Son zirvenin ortaya koyduğu üzere NATO kendisini toparlamaya, yeniden birlik olmaya ve yeni bir beyin oluşturmaya çalışmaktadır. İkinci NATO olarak nitelediğimiz yeni süreçte, NATO, yeni bir beyin doğumu için çabalamaktadır.