Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
23 Temmuz 2020

İkinci Murad’san oğlun Fatih’tir

Anne babalara kişisel tavsiyemiz olsun. Belki çocuklar ve gençler darılabilir, gücenebilirler. Ne alakası var da diyebilirler? Çocuklar darılmasın, gençler gücenmesin. Ebeveynler, sanal ve smart olan bu çağda bu kadar erken bir buluğa giriş varken çocuklarının otuzlu yaşlarına kadar mesafeli bir kontrol sağlamalıdır. Sürekli olarak çocuklarını koruyup gözetmelerinde mutlaka çok fayda göreceklerdir.

Hayatın silgisi yoktur diye meşhur bir söz vardır. Ancak hayatın silgisi çocuklar için anne babalarıdır. Çocukların birçok hatasını anne babalar ödüyor ve örtüyor. Çocuklar ne hata yaparsa yapsın bedelini anne babalar ödemek zorunda kalıyor. Cam da kırsa biriyle kavga da etse asıl muhatap her zaman anne babalar oluyor. Durumu düzeltmek çocukluk çağında anne babalara kalıyor.

Çocukların yaptığı iyi şeylerin de karşılığını anne babalar alıyor. Çocuklar, gençler bizim için gelecekteki ikametgâhımızı, durumumuzu belirleyecek olan unsurlardan birisidir. Ne ektiysek onu biçip onu yiyoruz. Toprağa verdiğiniz domates fidesinden asırlar geçse de asla elma alamazsınız. Ne sakladıysak onu bulup onu kullanıyoruz. Ambara sakladığınız darı ile birçok yemek yaparsınız ama asla menemen yapamazsınız.

Dünyaya getirdiğiniz çocuk, dünyaya gelmesine sebep olduğunuz genç sadece size ait değildir. Onun yaptığı her iyi ve kötü tüm topluma tüm millete hatta tüm insanlara aittir. Onun yapacakları da yapmadıkları da dünyayı mutlaka etkileyecektir. İnsanları iyi ya da kötü değiştirecektir.

Meselâ şöyle düşünün: Babanız Padişah ikinci Murad, siz de hayatta ve oğlu iseniz mutlaka İstanbul fâtihi ikinci Mehmet’siniz demektir. Bu durumun tersinin olması mümkün değildir. Bu örneğin mantığına, tarih ilminde dönem felsefesi denir. Siz Osmanlı padişahı veya onun eşi Hüma Hâtun olacaksınız ki evladınız ya Fatih Sultan Mehmet ya da Sultan kızı Hatice Hâtun olacaktır. Belki babanız ikinci Murat olmayacak. Ama sizin gayretiniz ve duanızla belki de evladınız ikinci Murad olacak.

Herkese göre çok değişken olabilen bir dönemden, buluğ çağından bahsettik geçen yazımızda. Çocuktan çocuğa çok değişik olan, kullanılan kimyasallar, alınan gıdalar, hava, su, seyrettiği film, oynadığı oyun, ... her şey buluğa giriş yaşlarını çokça değiştirdiği için dikkatiniz ve rikkatinizin artması gerekmekte. Maalesef bazı çocuklar, artık dokuz-on bir yaş aralığında bu döneme girebiliyor. Kız çocuğu erkek çocuğu hiç fark etmiyor. İster beden ister ruh, buluğun tüm özellikleri çocuklarda çok erken yaşlarda başlayabiliyor.

Ne yazık ki buluğ çağı, olması gerekenden üç dört sene daha erken başlamış oluyor çocuklarda. Bu, çok kötü bir şey. Erken yaşlarda aşırı bir karmaşa ile karşılaşan, hem ruhen hem de bedenen karşılaşan bir çocuk ne hale gelir? Neler yaşar? Ne gibi bunalımlarla tanışmış olur? Bunu her ebeveyn bilemeyebilir, anlamayabilir.

Ebeveynler bu durum karşısında bocalayabilir, affedilebilir hatalar yapmasına müsaade etmeyebilir. Aşırı zorlayıcı, baskıcı bir tutum da takınabilir. Hatta ebeveynler çocuklarından kendi gençliklerinin hâli olmalarını bile isteyebilir. Bu durum, korkunç şeylere de sebep olabilir.

Buluğ çağındaki kızlar ve erkekler arasında davranış bakımından çok farklılıklar var olduğu için siz de farklı davranmalısınız. Yaradılış özelliklerine bağlı olarak bu dönemi her ikisi de bambaşka yaşar. Siz de bambaşka olmalısınız. Mesela bazı çocuklar ders çalışmaya daha çok yöneliyor. Derslerle duygusal bağ kuruyor. Arkadaşları yerine dersleriyle bağ kuruyor. Bazen o yaşlarda sahte kahramanlar, bazılarının da (kullanmak istemesek de) idolü oluyor. Yüce Allah affetsin ki o kelime bildiğiniz üzere put demektir.

Bu yaş grubunda çocuklar maalesef aklını kontrol edemedikleri için idol sözü gibi bazı sapkın sözleri, uyuşturucu kullanımı gibi cinsel sapkınlıklar gibi badirelerin içerisine maalesef girebiliyor.

Bu dönem çocuklarımızın çocuk, gençlerimizin genç olduğunu unutmadan yönetmeliyiz. İyi birer örnek olamadıktan sonra ne çocuklarımız ne de gençlerimiz bizimle olur. Sen bal yemeyi çok sev ama çocuğa bal yeme de. Olmaz. Yapmadıklarınızı yaptık diye anlatmamalısınız. Sen bal ye sonra ancak bal ye de. Yaptıklarınızı da tavsiyelerinizi de “yapalım, sence nasıl olur” dili ile öğütlemelisiniz.

Kuralları koymayı asla unutmamalısınız. Buluğdan önce koymadığınız her kuralın etkisi, çocuğunuzun gençliğinde size pahalı bir maliyet ile mutlaka geri dönecektir.

Sağlıcakla kalınız. Haneniz, şifahaneniz olsun.